Volatility (Değişkenlik)
Aşırı uçlarda gezinir, ortalamalar artık yetmez, min - max noktalarıyla aralıklar gerekir, bu aralıklara göre A - B - C planları gerekir, programlaması zordur, ne zaman olacağı veya ne büyüklükte dalgalanacağı önceden bilinemez. Dolayısıyla tahmin algoritmaları, optimizasyon yazılımları ve ERP uygulamaları için tek bir değerle ifade edilmesi gereken parametreler çok şüpheli hale gelir.
Kur dalgalanmaları, talep oynamaları, tedarikte çalkalanmalar, ülkelerde rejim değişimleri, ... Emniyet kemeri iyi ama acaba bir de can simidi mi taksam??
Uncertainity (Belirsizlik)
Tahmin edebilme becerisini öldürür, Siyah Kuğuyla daha fazla karşılaşma durumudur. Şartlar hızla değişir, hangi parametrenin bizim işimize etkisi olacağını her zaman önceden bilemeyiz.
Bu operasyon için kaç kişi olmalıyız? Freelance yapsak mı? Farklı ülkelerde yerel kadro gerekir mi? Elimizdeki yazılım yeterli mi? XXX firmasıyla işbirliği yapmalı mıyız? Trump tekrar seçilir mi?Mevzuat değişir mi? Rakip şirketin aynı sokakta mağaza açması veya kampanya yapması bizi ne kadar etkiler?
Complexity (Karmaşıklık)
Her şey birbirine bir şekilde bağlantılı hale geldi. Bir parametre değiştiğinde umulmadık yerlerde etkisi görülüyor. Etki kimi zaman başka bir yerde kimi zaman farklı bir zamanda ortaya çıkıyor.
Gümrük vergileri operasyon esnasında değişirse tedarik zincirini nasıl düzenlemeliyiz? Tarifeler değişirse ürün gamını değiştirmeli miyiz? Teşvikler A ülkesinde B ülkesinde tedarik zincirimizin neresini etkiliyor? Çifte vergilendirmeyle karşılaşır mıyız? Farklı diller - kültürler içeren tedarik zincirinde birbirimiz tam anlayabiliyor muyuz? Üretim kapasitesine yetişmekte zorlanan hammadde akışı bizi ne kadar etkileyecek? Covid nedeniyle işe gelen eleman sayısındaki dalgalanma sıkıntı yaratır mı?
Ambiguity (Muğlaklık)
Elimizdeki data maalesef kirli, doğruluğundan emin olamıyoruz. Kimi zaman acil kararlar vereceğiz ama yeterli veri yok... Farklı değerlerle beslenen amaçların aynı anda en iyilenmesini istiyoruz. O kadar çok hedef / amaç var ki kafamız karışıyor. Aynı anda hem maliyeti düşürmeyi, hem sosyal uygun olmayı, hem sürdürülebilir olmayı, hem müşterilerin istediği her ürünü hazır tutmayı istiyoruz.
Örneğin müşterinin terminine yetişmek için günlük çalışma saati limitinin üzerinde fazla mesai gerektiğinde bir yanımız bugün için (mesai yap malı yetiştir) bir yanımız yarın için (uygunluk bozulursa bir daha sipariş alamayız, mesai yapma, gecikme cezası öde) aksiyon istiyor, kararsız kalıyoruz, yanlış (kime göre? neye göre?) kararlar veriyoruz.
Müşteriler hepsini isterken aynı zamanda daha ucuza istediğinde ahlaki tutarsızlık kafamızı karıştırıyor. Büyük siparişleri hızlı teslim etmek üzere kurulan fabrikaları dolu tutmak için müşterilerin taleplerine "kerhen" razı oluyoruz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder