29 Haziran 2021 Salı

Endüstri Mühendisliği ders programı hayalim...

1991 ODTU mezunuyum. O günden bu güne köprünün altından çok sular aktı. Hayat bana avantajlı bir başlangıç verdi, üstelik okuduğum mesleği icra şansını buldum. Elbette okuldan çıktığımda çok eksiğim vardı ve şimdi de tam değilim. Yine de çok yol kat ettiğimi düşünüp teselli oluyorum.

Taylor ve Gilberth ile başlıyor bu macera... ODTU' de makina mühendisliğinin içinden ayrılarak bölüm oluyor. Birinci ve ikinci sanayi devrimlerinde parlıyor, üçüncü sanayi devriminde idare ediyor, dördüncü sanayi devriminin konuşulduğu bugünlerde gazı yavaşça kaçmaya başlıyor... 1987 de sınava girerken sadece 4 tercih yapmıştım, dördü de endüstri mühendisliğiydi, iyi ki de ısrarcı olmuşum.

Kabaca söyleyecek olursak kendi başına genellikle pek değeri olmayan, albenisi zayıf bir branştır bizimkisi. Makina, elektrik, inşaaat gibi diğer mühendisliklere Fizik, Kimya, Biyoloji dersek bizimkisi ancak Fen Bilgisi oluyor :) Hepsini anlayacak ama hiç birini yapacak kadar değil... Dolayısıyla iş kurması biraz zor, kurulmuş bir iş bulursa parlaması daha kolay...

Sanırım ilk iki yıl temel mühendislik dersleri bölüm dersleri lehine azaltılamıyor; diferansiyel, statik, malzeme bence akademi dışında tipik end.müh için çok gerekli değildi.

ekonomi dersleri iyi ama yetersiz buluyorum; keşke günlük ekonomi haberlerini takip edebilecek kadar finansal okuryazarlık verilebilseydi.

muhasebeyi veriliş yöntemi itibariyle sevmemiştim, GAAP anlatılıyor; keşke örnekli birim maliyet, gelir tablosu, bilanço, tek düzen hesap planının ilkeleri (GAAP), maliyet muhasebesi ve yönetim muhasebesi arasındaki farklar, Throughput Accounting ve geleneksel muhasebe farkları verilebilseydi.

Simulasyon dersi kavram olarak iyiydi ama uygulaması çok zayıftı; keşke DİJİTALİS - CADEM gibi şirketlerden desteklenerek sahici uygulama-staj fırsatı verilebilseydi, Beer Game gibi tedarik zinciri simulasyonu vb gösterilebilseydi.

Fortran77 ve Turbo Pascal yerine keşke analiz nasıl yapılır? algoritma yazımı? RPA başlangıç ve ilk robotun hazırlanması gibi olsaydı, keşke LOGO, SAP gibi kurumsal yazılımlar için laboratuvar ortamı verilebilseydi, keşke MS OFFICE uygulamaları için dış destekli sağlam uygulama yapılabilseydi, keşke güncel Java, Pyhton,C# vb gösterilebilseydi.

Doğrusal programlama, dinamik programlama, LINDO vb belki gerekli ama yeterli değil, elinde çekiç olana her şey çivi görünüyor, keşke system thinking, bağımlılık, geri bildirim, kaos, uyum kabiliyeti, kullanabilmek için gereken şartlar vb gibi genel kültürü  de verilebilseydi.

üretim ve planlama görmüştük ama keşke yalın - toyota - 6sigma - kısıtlar teorisi gibi alternatifler de tanıtılsaydı, keşke endüstri mühendisliğinin gelişimi, sosyo-ekonomik perspektifi, eski paradigmaya göbekten bağımlılığı vurgulanabilseydi.

kaliteyi çok teorik görmüştük; keşke problem çözme metodolojisi, conflict resolution, sebep-sonuç ilişkisi, yalın kültürü, Deming katkısı, AQL örnekleri, grafik çizme pratiği vb içerseydi.

Sürdürülebilirlikten hiç söz edilmemişti; keşke 4P (people, planet, product, prosperity), UNSDG gibi genel çerçeve, sosyal uygunluk için mevcut programlar, en azından ETI ilkeleri, Higg FSML-SLCP, BSCI, çevresel uygunluk için 14001, Higg FEM, BEPI, ürün uygunluğu için BetterCotton, GOTS/GRS/RCS/OCS/RWS/RDS.., ilgili kurumlar, uygulamalar, raporlama ihtiyacı, örneğin Inditex Sustainability Report incelemesi vb verilebilseydi.

Ancak seçmeli iş hukuku dersi alabilmiştim; keşke sözleşme hazırlanışı, sözleşme okumak, borçlar kanunu, iş kanunu anlatılsaydı.

Ergonomi almıştım; keşke beraberinde İSG mevzuatı anlatılsa isteyenler için İSG belgesi alma yolu gösterilseydi.

TOCICO, ISCEA, Yalın Enstitü gibi sertifika programları, Udemy, FutureLearn vb gibi çevrimiçi eğitim portalları tanıtılsaydı.

İletişim dersi olsaydı, beden dili, ben dili-sen dili, rapor-dilekçe-eposta yazım kuralları, ingilizce ticari yazışma teknikleri, adabı muaşeret (dış işlerinin protokol kuralı gibi) salona yakışır mühendis çıkarsaydı, iş görüşmesi - özgeçmiş hazırlamayı öğretseydi.

Girişimcilik dersi olmalıydı, devlet destekleri, TUBITAK-KOSGEB-kalkınma ajansları,... melek yatırımcılar, bu işlerin konuşulduğu platformlar, iş planı hazırlaması, sunum teknikleri vb olmalıydı. Mezunlarıyla mentorluk bağı kurulmalıydı.

Literatürün Türkçe - İngilizce anlaşılması için tercüme dersi olmalı; herhangi bir kalite standardı, herhangi bir belgeye başvuru sözleşmesi, satış-satınalma sözleşmesi, makina kullanım kılavuzu, malzeme güvenlik bilgi formu, çeşitli akademik yazının abstract kısmı,....

Güzel haber! Aşağıdaki linke bakılırsa hayalim büyük ölçüde gerçek olmuş zaten! 

https://ie.metu.edu.tr/tr/endustri-muhendisligi-lisans-ogretim-programi 


20 Haziran 2021 Pazar

İngiliz Doğu Hindistan Şirketi / Taha İsmet Özel / 2021 / kitap özeti

Ülkeler şirketlerini destekliyor, desteklenen şirketler vergi veriyor, vergilerle ülkenin siyasi - askeri gücü artıyor. Bir dönem baharat, sonra tekstil, sonra çay-afyon ticareti büyük avantaj sağlıyor, aşırı bir kar potansiyeli var ve çoğu zaman hakim ülkenin askeri gücünü artırıyor. Coğrafi Keşifler denilenler aslında Ticari Keşiflerdir! Dolayısıyla sadece kaptan olmak yetmiyordu, aynı zamanda kaptan-asker-tacir olmak gerekiyordu. Kaşifler beraberlerinde o kıtada görülmeyen Avrupalı hastalıkları götürdüler, zalim ve güçlüydüler, savaştılar, sömürdüler. Kölelik, değerli metallerin Avrupa' ya taşınması, askeri güce dayalı üstünlük Merkantalizm olarak isimlendirildi.

India veya Indies kavramları Hintli değildi, Avrupalılara göre Avrupalı olmayan herkes vahşi yerliydi! Factor Doğu Hindistanda yerel limanda bırakılan sorumlu müdürdü, Factory fabrika değil, sorumlu müdürün işyeriydi ve genellikle korunaklı bir depodan ibaretti. Hindu dilinde Hindistan anlamına gelen Bharat kelimesi zamanla baharat olarak yerleşmiştir. Hindu dilinde yağma anlamına gelen Lut kelimesi, İngilizce'ye aynı anlamla Loot olarak geçmiştir. Franchise kelimesinin anlamı özgürlüktür. Franchir özgürleştirmek, Francis bir köylüye/köleye haklarını vermek, Enfranchise hakları olmayan hukuki hak vermek demektir. Royalty kelimesinin kökeni Royal Tithes ifadesidir, İngiliz köylülerin toprak gelirinin bir kısmını krala ödemesidir. Oryantalizm İngilizcedeki orient kelimesinden geliyor (Fransızcada Doğu anlamında ama İngilizce kökenli) anlamı yerelde yapılan ticareti her zaman İngiltere lehine (ve yerelin aleyhine) ayarlamaktı.

1402 - Çin'de donanmanın başına hadım-müslüman Zheng He geçiriliyor. Denizlere açılıyorlar ancak amaç ticaret değil, Çin için vergi geliri elde etmek oluyor.

1477 - Çin'de denize açılmak artık istenmiyor, gemi yapmak dahi suç sayılıyor.

1488 - Vasco De Gama Ümit Burnunu dolaşarak Hindistana ulaşan ilk Batılı oldu, navigasyon konusunda İbn Macid' ten çok önemli destek gördü

1494 - Papa IV. Alexander kendi himayesinde  Tordesillas anlaşmasıyla dünyayı İspanya-Portekiz arasında paylaştırıyor ve iki ülke bu anlaşmaya 250 yıl boyunca sadık kalıyor

1453 - İstanbulun fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet ticarette Venedik lehine olan dengeyi Cenevizlilerin lehine bozdu

1585 - Akdeniz Şirketi kuruldu, İngilizdi, Osmanlı Devletiyle ticareti hedefliyordu.

1602 - Hollanda Doğu Hindistan Şirketi kuruldu, hisse senedi ilk defa ortaya çıktı, bankacılık piyasası oluştu, konşimento ticareti yapılabildi. Başlangıçta rekabet halinde 8 şirket vardı, zamanla milli amaç için birleştirildiler. Şirket devletin egemenlik güçlerini de kullanabiliyordu. Yöneticiler belirli bir zümreydi ve denetimleri yoktu. Baharat fiyatı arza göre değişiyordu ve Hollandalılar gerek gördüklerinde Endonezya' daki baharat ağaçlarını keserek arzı kontrol etmekten çekinmiyordu. Yerel şiddet ve elde edilen ticari kazanç başarı için birlikte yorumlanıyordu. Devlet-özel sektör karmasıydı.

1600-1613 - İngiliz Doğu Hindistan Şirketi kuruldu, İlk fazıydı: Ayrık hisseli seferler. Yatırımcı sadece hissesini aldığı seferden etkilenir, diğerleri onu ilgilendirmez. Osmanlı Devletinden ötesiyle ticareti hedefliyordu. Kraliyet desteği vardı, tekeldi. Sermaye toplayabildi, riski çok sayıda yatırımcıya dağıtabildi. Bölge ve işleyiş hakkında neredeyse hiç bilgileri yoktu. Yöneticileri denetleyebilen bir genel kurul ilk defa oluşturulmuştu. Önce en çok ithalat yapılan ürünler, potansiyel müşteriler ve rakiplere göre alınması gereken pozisyon belirlendi, sonra vizyon-misyon hazırlandı, risk yönetimi kuralları ve hedefler oluşturuldu, en sonunda uygulamaya geçildi. Şirketin ürün bazında kalite standardı vardı. Londra'da bankacılık ve ürün borsaları filizlenmeye başladı. bölgelerin performansı karşılaştırılıyor ve kötü olanlar kapatılıyordu. Uzun dönemli başarıları, kısa dönemli başarılara tercih ettiler.

1628 - Portekiz Doğu Hindistan Şirketi kuruldu, mümkün olan her durumda savaşmayı tercih ettiler, önce asker sonra tacirdiler. Oluşan kazanç her zaman ana vatana aktarıldı. Bu yöndeki şirket oluşumları için genel prensipler bu deneyimle belirlendi: Milli tekel, askeri güç, devlet temsili, kaleler kurarak müstahkem mevkii elde etmek. Devletçiydi.

1613-1657 - İngiliz Doğu Hindistan Şirketi, ikinci faz: Birleşik hisseli seferler. Yatırımcı 10 yıllık süre içerisindeki tüm seferlerin ortak risk ve veriminden etkilenir. Arzı kontrol etmek için depolama alternatifi kullanıldı. Çalışanların primleri maaşlarından yüksekti. Gemi sahibi olmak yerine kiralamayı ilk defa denediler. Farklı pozisyonlar için farklı nitelikler gerekiyordu, bunlar listelenmişti ve atamalar-işe alımlar bu listelere göre liyakat esasıyla yapılıyordu.

1657-1757 - İngiliz Doğu Hindistan Şirketi, üçüncü faz: Şirket hissesi oluşumu. Artık süre sınırlaması da yok, bugünün şirketleri gibi borsada ticareti yapılan hisseler var, yöneticiler ve denetçileri var.  Ana ürün baharattan tekstile değişiyor. İngiltere' deki krallıklar Büyük Britanya olarak birleştiler.

1757- 1874 - Askeri güç kullanımı ön plana çıkıyor, artık ülkenin emperyal siyasetinde rol alıyor. Babür İmparatorluğunda vergi toplamaya (bugünkü franchise sistemin başlangıcıdır) başlayınca ithal ürünler için İngiltere'den gümüş çıkmasına gerek kalmıyor, İngiltere' ye zenginlik akmaya başlıyor. Sanayi devrimi sonrasında ticaretin yönü Hindistan'dan İngiltere'ye olmaktan çıkıyor, İngiltere'den Hindistan'a veya Hindistan'dan Çin'e olmaya başlıyor. Artan tekstil üretimine yerel alternatif çıkmasın diye İngilizler Bangladeş' te dokumacıların parmaklarını kesiyor. Şirket Asya' daki kuraklığa rağmen vergi toplamaya devam ediyor, açlığa rağmen tahıl yerine çay-afyon tarımında ısrar ediyor ve 10 milyon insan açlıktan ölüyor. Hindistan koca bir ülkeydi ve İngilizler burayı sadece 3.000 askerin İngiliz olduğu 113.000 kişilik bir orduyla yönetiyordu! 1823 te nüfus sayımı yapıldı ama tek amacı demografik gerçeklere göre doğru vergi miktarını belirlemekti. Dokuma teknolojisi iplikten önce gelişince pamuk arzı sorun oldu, çözümü köle ticareti ve Amerika'da geniş sahalarda büyük çiftliklerle bulundu. Çin pazarına önce yasal sonraları şirketin organizasyonunda yasa dışı kaçakçılıkla ve hatta daha sonra savaşarak büyük miktarlarda afyon ticareti yapıldı, milyonlarca kişi uyuşuk bir şekilde sefil oldu. Afyon satışının geliriyle çay alındı, Amerikadaki sömürgelere ve Avrupaya satıldı. Yelkenli ahşap gemilerin  yerine buharlı çelik gemiler geldi. Hindistan' daki isyandan sonra şirket düşüşe geçti, 1833 ten 1874 e kadar olan dönemde giderek vasıf yitirdi ve sonunda kapandı.

  • Hisse senedi sistemini olgunlaştırdı
  • Yönetici - denetleyici genel kurul fikrini hayata geçirdi
  • Yerelde ticaretle döngü sağlamayı başardı
  • Önce tacir sonra asker oldu
  • Performans ölçümü, liyakate göre adam yerleştirilmesi, milli amaç olması başarıyı getirdi
  • Sanayi Devriminden tam olarak yararlanmayı bildi.
  • Devletle olan ilişkisi her zaman en üst seviyedeydi, hatta bir dönem Hindistan'da devlet = şirketti
Blog sayfamda başka bir kitaptan konuyla ilgili notlarım için bu bağlantıya bakabilirsiniz.