Peter Senge, “bağımlılık (interdependence)” fikrine 20 yaşından beri tutkuyla bağlıymış. Sistem Yaklaşımını (Systemic Thinking) inceledikçe bir çok yazarın “bütün, parçaların toplamından fazladır” fikrini paylaştığını görürüz. Sistemler sadece bir araya gelmiş parçalardan ibaret değildir. Aynı zamanda bu parçaların kendi aralarındaki etkileşimi de ifade ederler. Sistemin çıktısı olan akış (flow) bu etkileşimin ürünüdür ve etkileşim olmadan tüm parçaları bir araya getirseniz bile aynı akışı sağlayamazsınız.
The Fifth
Dicipline / Peter Senge kitabında Sistem Yaklaşımı beşinci disiplin olarak
sunulur. Bu şirketler için fevkalade geçerlidir çünkü şirketler birer sistemdir
ve yöneticiler akışı artırmaya çalışır. Akış hem malzeme / hizmetin müşteriye
doğru gidişini hem de bilgi ve paranın müşteriden gelişini içerir. Öyleyse
kendimize akışı nasıl iyileştireceğimizi sormalıyız. Synchronization
/ Matias Birrell kitabımda önemli noktanın firmadaki değişik akışların
uyumlandırılması (synchronization) olduğunu belirttim. Bunu bozan etkenlerin
sistemik çelişkiler olduğunu ve metodik bir yaklaşımla çözülebileceğini
gösterdim. Ancak burada söz etmek istediğim bir konu daha var..
Uyumlandırmayı
aynı anda yapılan birkaç aktivite olarak tanımlayalım. Şirketler gibi karmaşık
sistemlerde aynı anda yürüyen çok sayıda akış vardır ve çıktıyı elde etmek için
bunları uyumlandırmamız gerekir. Ya bu akışlardan birinin ritmi diğerlerinden
farklıysa? Bir akış günler boyu sürüyorken diğer biri belki de saatler içinde
bitiyordur, bunların çıktılarını nasıl uyumlandıracağız?
Farklı
ritimleri örneklemek için sulanması gereken bir tarlayı düşünelim. Yağışlı
günlerde yeterince sulanan tarlanın ilave sulama ihtiyacı olmayacaktır.
Yağışsız günlerde önceki yağışlarda biriktirilen rezervuardan (gölet, set,
baraj) yararlanabiliriz, bunun için de yağışlı günlerde bir rezervuarda suyu
biriktirebilmemiz gerekir. Böylece yağışın kesikli ama sulamanın sürekli
olmasına rağmen iki akış (yağış ve sulama) birbirinden ayılır ve istediğimiz
zaman devreye alabileceğimiz hale gelir.
Şirketlerde
talep, üretim, tedarik ve nakit akışları vardır. Her birinin ritmi farklıdır.
Uyumlandırmak için rezervuar kullanırız, bu rezervuarlara TOC (Theory Of
Constrains, Kısıtlar Teorisi) literatüründe tampon deriz. Tamponlar fiziki stok
veya zaman veya kapasite cinsinden veya bunların kombinasyonu halinde olabilir.
Örneğin tüketici ürünleri yapıyor ve derhal teslim istiyorsanız ürün bazında
stok tamponu, siparişe üretim yapıyorsanız termin vererek zaman tamponu yaparsınız.
Tamponlar birikme, aslında durma noktasıdır, dolayısıyla mümkün mertebe az
olmalarını isteriz. Çok sayıda tampon olmasını tercih etmeyiz, sadece ritimleri
çok farklı olan akışları ayırmak için tampon öneririz. TOC uygulamalarında
akışın tamponlarla kontrolü uzun yıllardır başarıyla tecrübe edilmiştir. Bu
yöntemde ritim değişikliklerine göre tampon büyüklüğü dinamik ayarlanmaktadır.
Şirketinizdeki
akışlar arasında uyumsuzluk var mı? Belki de seçilmiş noktalara uygun şekilde
yönetilen tamponlar eklemeniz gerekiyordur…
Orjinali: Matías Birrell
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder