15 Ağustos 2021 Pazar

Ulusların Yükselişi / Murat Yülek / 2019 / kitap özeti

Sanayileşmek fabrika açmak DEĞİL, kapasite geliştirmektir. Gelişmiş ülkeler; sömürgecilik, korumacılık, tekelleşme, kendi lehine ticaret anlaşmaları, kölelik, sanayileşme ile geliştiler ancak bu izlek artık geçerli değildir. 

İmalat zengin ülkelerin işidir: Bir ülkede kişi başı gelir arttıkça toplam üretim içindeki imalatın payı önce artar, sonra düşer. Sanayileşme seviyesinin gösteriminde en anlamlı gösterge Kişi başı katma değer üretimidir. Ortalama gelir seviyesi yükseldikçe ülkeler daha fazla mamul sanayi ürünleri ihraç etmektedir. İmalat verimlilik-yenilik kuluçkasıdır, hizmetler istihdam sağlar. Orta gelir seviyesi aşıldığında daha yüksek ücretli istihdam önemli bir politika hedefi olacaktır.

İmalat GSYH büyütür: Kaldor Kanunları olarak bilinir; imalat verimlilikle büyür, bu sanayi dışı sektörlerin büyümesine yol açar, dolayısıyla GSYH (gayrisafi yurtiçi hasıla) büyür. Hizmetlerin uluslararası ticareti yapılamaz ama sanayi mallarının yapılabilir, rekabet daha ciddidir. Hizmetlerde verimlilik sanayiye göre düşüktür. Hizmet ürünleri, sanayi ürününe göre daha kolay farklılaştırılabilir. Sonuçta hizmet ürünleri sanayi ürünlerine göre daha yüksek fiyatlanır. Sanayinin güçlü geri bağlantıları vardır (otomobil üretiyorsanız yan sanayinizde şasi, cam vb, onların yan sanayisinde ....), bazı alt sektörlerde bu bağ daha güçlüdür, yerli tedarikçiler kuvvetliyse çarpan etkisi güçlenir. 

Küresel dengesizlikler: Döviz, cari açık veren ülkelerden fazla veren ülkelere akar. Kalıcı hale gelen ticaret açıkları ülkenin uluslararası borç yükünü (ve döviz kurlarına karşı kırılganlığı) artırır. Artan "gereksiz" ithalat, ithalatçı ülke için daha az büyüme  ve artan işsizliktir (ihracatçı ülkenin istihdam ve üretimini desteklemiş olur).  

Katma değerin GSYH katkısı: Tedarik Zincirinin Arge-tasarım başlangıç evreleri ve markalaşma-pazarlama bitiş evreleri her zaman imalat evresinden daha yüksek katma değer yaratır, sadece fasonculuk kalkınmaya yetmez! Katma Değer, şirketin (ya da sektörün) toplam satışları ile tüm dış (girdi) maliyetleri arasındaki farktır. Geri bağlantılar nedeniyle bir adet ekmek satıldığında üretilen katma değer sadece fırındaki değil, geriye doğru değirmendeki ve hatta çiftlikteki katma değerlerin toplamıdır. 

GSYH deki büyümenin tipik iki kaynağı vardır: Üretim faktörlerinin daha fazla kullanımı (faktör birikimi) ve ülkedeki firmalar ve devlet kurumlarının işlerini daha iyi yönetmesi (toplam faktör verimliliği). Sadece verimlilik artışıyla gelişmiş ülkelerle aradaki açığı kapamak mümkün değildir.

Aradaki farkın en büyük çarpanı küresel fiyatlardır. Fiyatlar Tebessüm Eğrisinden (tedarik zincirinin evrelerinin fiyat grafiğidir) görüldüğü gibi en düşük seviyesine imalatta gelir. Bu evreleri kapsamadıkça gelişmiş ülkelere yetişmek mümkün değildir.

Sanayileşmenin Aşamaları: 







Evre I: üretim makinaları ithal edilir, çalıştırılır, verimlilikte bir sıçrama olur, çalışanların makinelere alışması zaman alır.

Evre IIa: teknolojinin benimsenmesidir, sermaye yatırımı artmadığı halde verim artışı sağlanır.

Evre IIb: kullanılan makinelerin bakım ve onarımının yapılabilmesidir, kayıpları azaltır.

Evre III: taklit aşamasıdır, tersine mühendislikle ithal makineleri veya benzerlerini üretir. Kapsamı dar olmasına rağmen hızlı-kolay bir arge faaliyetidir.

Evre IV: yenilikçilik ve ürün geliştirme aşamasıdır. Yüksek nitelikli çalışanlar gereklidir.

Sanayi Katmanı: Sanayileşme süreci öncelikle sınai firmalar tarafından gerçekleştirilir. Sanayileşmenin birincil ve doğrudan aracıları olarak bu firmalar sanayi girişimcileri tarafından kurulur ve yönetilirler. Sanayi firmaları sınai iş gücünü istihdam eder, sınai finanstan sermaye arar, imalat teknolojilerini seçer, fabrikalar kurar, sanayi ürünleri geliştirip imal eder ve bunları yurtiçi / yurtdışı pazarlarda satar.

Sanayi sektörünün rekabetçiliği ve sanayi politikasının verimliliği sanayi katmanının niteliğine bağlıdır. Sanayi girişimciliğini belirleyen faktörler: kişi başı gelir, ekonomik/mesleki yapı, ekonomik olmayan (psikolojik-sosyolojik) yapıdır. Sınai işgücü için devletin güdümü gerekir, eğitim-sanayi politikaları uyumlu olmalıdır, mesleki/teknik eğitim sağlanmalıdır. Sınai finansmanda önemli olan uzun vadeli ve uygun maliyetli kaynak sağlanabilmesidir.

Kapasite İnşası: Önemli bileşenleri beceri birikimi, teknik ilerleme ve fiziki alt/üst yapıdır. Teknik yetenekler 3 kategoride incelenir: Üretim Yetenekleri, genel kabul görmüş verimlilik seviyelerindeki belli bir teknoloji ile yapılan imalat için gereken yeteneklerdir. Teknolojik Yetenekler, üretim ve yatırımda teknolojik bilginin etkin kullanımını sağlamak için kullanılan operasyonel yeteneklerdir. Bunların işletme - sektör - ulusal düzeyde ayırt edilmesi gerekir. ArGe Yetenekleri, ürün ve süreç geliştirebilme yetenekleridir. Diğer ikisinin aksine sadece fabrikada öğrenmekle kazanılamaz. Küresel Teknoloji Sınırına yakın ülkelerde daha kritik önemdedir.

İşletmeler 3 süreçte öğrenir: Fabrikada üreterek (yaparak) öğrenme, taklit ederek (tersine mühendislikle) öğrenme, Arge ile öğrenme. Akademiyle sanayinin hizalanabilmesi için devlet güdümü gerekir.

Devlet Kapasitesi toplanan vergilerin milli menfaate uygun bütçelendirilmesi (vergilendirme kapasitesi) ve uygulamasıdır (idari kapasitesi). Kalkınmacı devlet ile otokratik devlet aynı şey değildir. Kalkınmacı etkinin etkinliği ve verimliliğini idari kapasite belirler. İzleme kapasitesi aksiyonların hedeflere uyumunu değerlendirmek ve gerekiyorsa düzeltme yapabilmek becerisidir.

Eğitim: Kamu hizmetidir. Devlet politikasıdır. Bilim-teknoloji-mühendislik-matematik eğitim kalitesiyle GSYH arasında doğrudan ilişki vardır. Mesleki eğitimde iyi örnek Almanya'dır. Ara eleman ve sanayiye uygunluk gereklidir.














Orta Gelir Tuzağı: 2005 yılı fiyatlarıyla 10.000 - 11.000 USD ve 15.000-16.000 USD düzeyinde iki ayrı orta gelir tuzağı tanımlanmıştır. Senelerce (Türkiye 50 senedir bu bantta) bu bantta kalmaya orta gelir tuzağı deniliyor. 

Makroekonomik politikalar kısa ömürlüdür ve hedefleri kısa vadede üretim açığını kapatmaktır, dolayısıyla orta gelir tuzağından çıkmak için yetersizdirler. Sanayileşmenin I ve II evrelerinde sıçramalar nispeten kolaydır, zor olan II den III e ve II ten IV e geçiştir.

Sanayi politikası - Eğitim politikası - Bilim, Teknoloji, Yenilik politikası uyumlu olmalıdır. Katma değer üretimi potansiyeli, geri bağlantıları, yaparak öğrenme potansiyeli ve teknolojik öğrenme potansiyeline göre seçilmiş sektörlere odaklanma sağlanmalıdır. Devlet Kalkınma Temelli Kamu Alımıyla özel sektörde faaliyeti değil sonucu ödüllendirmelidir, yerli üretimi özendirmelidir.

İmalat sanayi hala iyidir. Sanayileşme tesadüfen DEĞİL, uyumlu sanayi politikasıyla sağlanır. Sanayi politikası ve genel sanayileşme politikası aynı şey değildir. Hükümet stratejik sektörleri belirlemelidir. İhracata dayalı büyüme hedeflenmelidir. Fabrika yapmak yetmez, kapasite inşa edilmelidir. Sınai katman güçlendirilmelidir. Tebessüm eğrisine dikkat edilmelidir (arge, tasarım, markalaşma, pazarlama). Sanayi - Eğitim - Bilim, Teknoloji, Yenilik Politikaları uyumlu olmalıdır. Kalkınma Temelli Kamu Alımı benimsenmelidir.

Ülke Örnekleri

Japonya: incinmiş ulusal gurur, değişen dünyanın iyi analizi, sanayi devrimini takip, ithal ikamesi ve ihracata yöneliş, çalışkanlık ve girişimcilik, sanayi politikalarına odaklanma gibi etkenler var. Kamuda beşeri kaynak hazırlandı, mühendislere yurtdışı eğitim fırsatı verildi, yurtdışındaki kalifiye Japonlara ülkede olanak sağlandı. Devlet ağır sanayiyi (imalat makinesi imalatı) destekledi. Sanayileşmede Evre IV tedir.

Fransa: Esnaf localarını destekledi, imtiyaz verdi, dış rekabetten korudu, iş bilen ustaları başka ülkelerden Fransa'ya getirdi, altyapıya önem verdi, devlette tasarruf ve disiplin sağladı, çıraklık okulları açtı.

Almanya: Devlet güdümünde ve askeri öncelikliydi, özel şirketler ve bankaların çapraz ortaklığı finansmana erişimi kolaylaştırdı, ağır sanayide devlet yatırımı öncüydü ve peşinden özel sektöre teşvik verildi, makine ithalatıyla birlikte teknisyenler de getirilerek tersine mühendislik için yerel eleman eğitimi sağlandı, meslek okulları açıldı, yurtdışında eğitim desteklendi, fuarlar düzenlendi, nitelikli personel için göçmenlik özendirildi. Fabrika Eğitim Sistemi olarak tanına eğitim sisteminde Almanya'ya sadık ve imalata faydalı eleman yetiştirmek esası var. Nüfusu dünyanın %1 idir, ihracatı %8,1 dir ve toplam ihracatın %95 i mamul üründür. Sanayileşmede Evre IV tedir.

Rusya: Çar Petro vizyonerdi, yurtdışında sanayide bizzat çıraklık edecek kadar meraklı ve ilgiliydi. İdari yapı, eğitim ve sanayinin birlikte gelişmesi gerektiğini kavramıştı. 

Güney Kore: Enerji fakiriydi, nükleer enerjiye geçiş yaparken yerel eleman eğitimi ve teknoloji transferi şartı koydu, zamanla ithalattan önce lisanslı üretime sonra kendi üretimine sonra ihracata geçmeyi başardı, kamu-özel işbirliği yapıldı. 1960 larda otomobil yoktu, ithal makine, lisanslı üretim, dışarıdan nitelikli personelin Kore'de çalıştırılması, markalaşma derken bugün ihracatçı oldu. Sanayileşmede Evre III tedir.

Türkiye: Sanayileşmede Evre II dedir. Sektörel bazda farklılıklar vardır, örneğin hazır giyimde III, tekstilde IIb, temel elektronikte I gibi). Tarım istihdamının azalacağı tahmin edilmektedir. Toplam ihracatımızda yüksek teknolojili ürünler %5 ten azdır. Arge harcamalarının GSYH ye oranı Kore'de %4 iken bizde %1 dir. Avrupa Yenilikçilik Endeksinde 2014 yılı için ortalama 0,52 iken bizimki 0,26 dır. Endekse göre bizim en zayıf alanımız eğitimdir. 

Güney Koreyle kıyaslandığında 4 ders var: 

  1. Kore ihracata dayalı öğrenmeye bizden 20 sene önce başlamıştır. 
  2. Kore'de odaklı sektör ve Kamu satın alma politikaları uygulanmıştır. 
  3. Eğitim sistemleri bize göre daha odaklı ve başarılıdır, PISA skorlarından belli oluyor. Beyin göçünü tersine çevirebilmişlerdir.
  4. Devlet ve özel sektörün kapasite inşa kabiliyeti ve performansı bizden iyidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder