Henry Ford’ u yanlış anlamışım… My Life and Work kitabını okuduktan sonra günah çıkarıyorum.


“Ne zaman iş yapacak bir çift el istesem, arasında bir de beyin geliyor”. Çalışanın sadece kol gücünü isteyen, hatta onu hâkir gören kibirli bir adam….
Aslında yeterli görgüsü olmadığı halde “uzman” olanlardan, denemekten kaçınanlardan, ahkâm kesenlerden, her şeyi bildiğini sananlardan usanmış. Ford bünyesinde tecrübesiz insanları işe almış, hata yapmaktan değil, iş yapmamaktan korkmuşlar, öğrenmişler, denemişler, tüm ilerleme bu sıradan insanlarla sağlanmış, uzmanlarla veya danışmanlarla değil.. O dönemde diğer otomobil üreticileri sendikalıyken Ford için sendika konusu uzun süre olmamış. Sektörün çok üzerinde ücret veriyormuş, bir çeşit kâr ortaklığı olarak tarif ediyor, üstelik bu paraya hak kazanabilmesi için çalışanın ailesine düzgün bir hayat sağlaması (aile fikrine vurgu) istenmiş, hatta bunun için Ford bünyesinde denetçiler istihdam edilmiş, Ford’ da çalışmak ayrıcalık haline gelmiş. Sosyal açıdan çocuklara tasarrufu değil, yatırımı öğretmek gerektiğini iddia etmiş.


 “Araba siyah olduğu sürece her müşteri her rengi isteyebilir”.  "Eğer müşterilerime ne istediklerini sorsaydım, 'daha hızlı bir at' derlerdi". Müşterisini dinlemeyen, kendisini müşteriden üstün gören, kibirli sanayici…
Siparişe üretim, zanaatkârlık, tek tek üretim, standart hiçbir parça yok, çok pahalı, satıldıktan sonra hizmet namına bir şey yok, her kafadan bir ses çıkıyor.. Böyle bir ortamda sosyal açıdan otomobili halka mal edebilmek için “fedakârlık” yaparak tüm çeşitliliği göz ardı etmiş. Açlık varken önce ekmek gerekir, pasta sonraya kalsın diyebilmiş. Böylece ölçek ekonomisine ulaşmış, her sene bir önceki seneden daha iyi otomobilleri daha ucuza satmış. İşçisine o günün şartlarında görülmemiş yüksek ücret ödeyerek ve çalışma saatlerini kısaltarak (hafta sonu kavramını yaratmış) onları müşteri haline getirmiş. Üretimi “ucuza alıp pahalıya satmak DEĞİL, adil alıp en az maliyetle son tüketiciye ulaştırmak” olarak tanımlamış.


 Kapitalist, zalim, bencil bir adam…
Öncelikle elit tabakadan değil, bir çiftçinin oğlu, alaylı. Kariyerinin iki yerinde kariyer-hayal seçimi yapmak zorunda kalmış, her ikisinde de hayallerini seçmiş. Aslında idealist ve bir o kadar da gerçekçi bir adam. Otomobil yarışlarıyla ilgilenmiş çünkü en verimli reklam mecrası olduğunu görmüş. Ticari girişimlerin finansla değil, üretimle yönetilmesi gerektiğine inanmış. “İşimiz hizmet etmektir, iyi yapıyorsak zaten para gelir” diye düşünmüş. Topluma faydası olmayacak bir iş ne kadar kârlı görünse de istemem diyebilmiş. Otomobili zenginleri hobisi olmaktan çıkarıp topluma mobilite sağlamayı hedeflemiş, başarmış. İş bölümüyle işi vasıfsızlaştırmış ama zaten vasıflı işçi bulunamıyor ve vasıfsızlar işsizlikten kırılıyorken bunu yapmış, topluma istihdam sağlayabilmiş. İşe alırken tecrübe, tahsil aramamış, insanlara fırsat vermiş. Fabrikadaki işleri sınıflandırmış, yaratıcılık gerektiren, engellilerin de yapabileceği vb ayrımlardan sonra sırf engelli diye kimseye düşük ücret önermemiş. İş güvenliği ve emniyetine çok özen göstermiş. Çalışmanın erdem olduğuna inanmış, insanı yaptığı işin yücelteceğini söylemiş, dolayısıyla fabrikadaki tüm unvanları ortadan kaldırmış, organizasyon şemasını yok etmiş. Tarım ile sanayiyi ortak bir paydada buluşturmaya çalışmış, fabrikaları kırsala götürmüş. Her sene bilinçli olarak fiyatı düşürmüş, düşürdükçe sürekli iyileştirme çabası artmış, israflardan arındıkça verimi artmış.


Daha iyisinin yapılabileceğini göstermek için Teknik Okul kurmuş, fabrika çalışanları öğretmen, fabrika derslik olmuş. Akademik müfredata ek olarak fiilen çalışılan, vasıf kazanılan, burs verilen, değer verilen bir okul ortamı sağlamış. Havuz problemleri yerine sahiden işletmede karşılaşılan konularla matematik çalışılmış. Bitirdiklerinde mecburi hizmet yokmuş ancak çoğu yine Ford’ da kalmak istemiş.


Daha iyisinin yapılabileceğini göstermek için Hastane kurmuş. Sanayideki prensiplerle sadece masraflarını karşılamayı ilke edinen, tüm hastalara eşit hizmet verilen bir tesis olmuş. Kişisel kibir kaynaklı teşhis hatalarını önlemek üzere her hastayı farklı hekimler birbirlerinden habersiz olarak muayene etmiş, daha sonra bulgular birleştirilerek teşhis konmuş. Hasta bilgileri aile hekimleriyle paylaşılarak koruyucu hekimlik yolu açılmış. Sağlık personeline iyi maaş verilmiş ve dışarıda çalışmaları önlenmiş.