1. Yönetim Muhasebesinin Rolü
Paradigma değişiyor,
geleneksel Maliyet Muhasebesi (Cost Accounting) bir çok yönetici için hâlâ
karmaşık ve firmanın gelişimi için doğru yönü göstermekte yetersiz kalıyor.
Dönüşüm Muhasebesi (Throughput Accounting) daha sade, anlaşılır, işletme
katında doğru kararlara yardımcı oluyor.
Firmalar aynı anda hem stabiliteyi
korumak hem de değişen şartlara uyum sağlamak zorundalar, bu da çatışmayı
getiriyor. Rekabetçi kalabilmek için bugünün şartlarına uymak gerekiyor.
2. Maliyet Muhasebesinin Tükenişi
Maliyet Muhasebesinde ana
kavram birim maliyettir, birim maliyet düşerse kâr artar. Dolayısıyla sürekli
bu yönde teşvik vardır. Firmanın tüm kaynakları “eşit” kabul edilir,
darboğazlar dikkate alınmaz.
Gelirler ürün bazındadır,
giderler departman bazındadır, elma-armuttan kurtulmak için maliyet dağıtımı
(cost allocation) icat edilmiştir.
Maliyet Muhasebesinin
varsayımları Henry Ford dönemine aittir, bu yöntem o kadar başarılı oldu ki bu
varsayımları geçersiz hale getirdi. Örneğin doğrudan işçilik artık parça başı
değil, artık maliyetin en büyük kalemi değil ve dolaylı giderler artık en
önemli maliyet kalemi... Bu şartlarla dolaylı giderleri doğrudan işçilik
anahtarıyla dağıtmak artık doğru değil. Net kâr, ROI (Yatırımın geri dönüşü) ve
nakit akışı ana kriterlerdir ancak işletme katında günlük karar vermek için pratik
değillerdir.
ABC (Activity Based Costing)
özünde hâlâ eski paradigmanın bir uzantısı, yine maliyet dağıtıyor, üstelik çok
ağdalı veri girişi ihtiyacı var, karmaşık, çok sayıda maliyet anahtarı
tanımlanabiliyor. En kritik varsayımı firmanın gelirlerinin giderleriyle
orantılı olduğunu kabul etmesidir, bunu garanti etmek çok zordur. Örneğin basit
bir parça eksiği nedeniyle bitmiş arabayı teslim edemediğinizi düşünün, maliyet
sadece parça bedeli midir?
Maliyet dağıtımına (cost
allocation) gerçekten ihtiyacımız var mıdır?
3. Kısıtlar Teorisi (Theory of Constraints )
Eliyahu Goldratt tarafından
tanıtılmıştır. Temelde 5 Odaklanma Adımını takip eder: Kısıtı belirle, kısıtı
değerlendir, diğerlerini kısıtla ilişkilendir, kısıtı iyileştir, en başa dön (atalete
kapılma).
Kısıtlar fiilen vardır, iyi
veya kötü değil sadece gerçektirler. Siz kısıtları yönetmezseniz, kısıtlar sizi yönetir.
Ana ölçümleri önemlerine göre
öncelik sırasıyla aşağıda gösterilmiştir:
T (Throughput) Dönüşüm : satışlarla birlikte
yaratılan gelir, dışarıdan gelen taze para, satış fiyatından doğrudan giderler
(TVC:Totally Variable Cost) eksiltilerek hesaplanır
I (Investment) Yatırım : Dönüşümü sağlamak
için gerekecek tüm hammadde, malzeme, makine, demirbaş,… Stoklar hangi aşamada
olursa olsun sadece hammadde içerikleriyle değerlenir, hiç bir işçilik veya
dolaylı gider biriktirilmez
OE (Operating Expense) İşletme Gideri : yatırımı,
dönüşüme çevirebilmek için harcanan tüm paralar. Bu kavramda maliyetler sabit-değişken
veya doğrudan-dolaylı olarak sınıflanmaz, kısaca TVC olmayanların hepsidir.
Kısıt dahiliyse T / kısıttaki süre ile birim kısıt
zamanındaki dönüşüme göre karar verilir. Kısıt hariçteyse (piyasa) sadece Dönüşüme (T) göre karar verilir.
4. Dönüşüm Muhasebesi Tablo ve Raporları
Tipik aylık veri tablosunun
sütun başlıkları sırasıyla gösterilmiştir:
A– Ürün : adı veya kodu
B– Ürünün satış fiyatı : (aynı ürün aynı müşteriye
farklı fiyatlarla satılıyorsa ağırlıklı ortalaması, farklı müşterilere
satılıyorsa her biri gösterilecek)
C – TVC : fire dahil bir ürün daha yapmak için gereken
tüm doğrudan harcamalar
D – Dönüşüm : B – C olarak hesaplanır
E – Kısıttaki süre : Gereken tek süre bilgisidir,
diğer kaynaklardaki sürelerin önemi yoktur
F – Kısıttaki Birim Dönüşüm : D / E olarak hesaplanır,
liste buna göre büyükten küçüğe sıralanır.
Tipik aylık (tahmin
dönemlerine uygun seçilebilir) raporun sütun başlıkları sırasıyla
gösterilmiştir:
G – Ürün : adı veya kodu
H – Talep Tahmini : her fiyat noktasında tahmin
edilen satış miktarı
I – Max Dönüşüm Karması : firmanın en kârlı ürün
karmasıdır, kısıtın %100 doluluğa geldiği yere kadar
J – Satış Karması : belli nedenlerle kârlılığına
aldırmaksızın bazı ürünlerin tezgahta olması gerekebilir
K– Kısıt Kullanımı : iki sütundan oluşur,
birincide ilgili ürünün kullanımı, ikincide kısıtın toplam kullanımı %
cinsinden gösterilir. %20 koruyucu kapasite tutulması önerilir.
L – Toplam Dönüşüm : I veya J ile D çarpılarak
hesaplanır. İki sütundan oluşur, birincide ilgili ürünün dönüşümü, ikincide
toplam dönüşüm gösterilir.
Raporun devamında iki sütun
halinde Max Dönüşüm Karması ile Satış Karması karşılaştırmalı olarak gösterilir
Kısıtın kapasitesi : kullanılan zaman birimi
cinsinden, bakım-arıza-tip değişimi vb düştükten sonra net olarak
Kısıtın Kullanımı : seçilen karmaya göre %
cinsinden
Toplam Dönüşüm : önce max sonra satış karması
için
İşletme Giderleri : her ikisi için de aynı, yine
de önce max sonra satış karması için
Net Kâr : önce max sonra satış karması için
Net Kâr farkı : max karmadan satış karması
eksiltilerek yazılır, fırsat maliyetidir
Alternatifler arasında Net Kâr Farkı : karma
değişince net kâr değişecektir
Alternatifler arasında Yatırım Farkı : ilave
yatırım gerekiyorsa gösterilir
Alternatifin yıllık ROI : alternatife uygun kâr ve
yatırım değiştiği için gösterilir
Yatırım : her ikisi için de aynı, yine de önce max sonra
satış karması için
Yatırımın Yıllık Geri Dönüşü (ROI) : aylık
sonuçları yıla iblağ ederek önce max sonra satış karması için
Birden fazla ürün ailesinde
kısıt olduğunda veya birden fazla işletmenin konsolidasyonu gerektiğinde her
biri için tablolar hazırlanır, tablonun altındaki kısım toplam için tek seferde
not edilir.
Hiç bir maliyet dağıtılmaz !
Aslında karar verirken hiç bir ürün maliyeti de hesaplanmaz!
5. Dönüşüm – Maliyet Muhasebesi Karşılaştırması
Basit bir örnek üzerinde
Maliyet Muhasebesinin nasıl yanlışa sürüklediği gösteriliyor. Aynı örnekte
Dönüşüm Muhasebesi ile daha doğru kararlar alınabiliyor.
ABC yönteminin kullanılması
bir uygulama kısıtıdır (policy constraint). Dönemsel olması gereken maliyetler
bilançoya saklanarak kısa vadede yüksek kâr gösteriliyor ancak yüksek
maliyetler nedeniyle yüksek fiyatlar ve belki de potansiyelin altında satış
gerçekleşiyor, uzun vadede firma kaybediyor. ABC yönteminde aktivite ve dağıtım
anahtarı değiştirildiğinde bilinen ürün maliyetleri değişir, aslında fiilen hiç
bir değişiklik olmamıştır! Ürün maliyeti
hayalettir!
6. Lokal Verimin Tahribatı
Satışlar artınca firmanın tüm
maliyetleri artmaz, sadece kısıttakiler artar. ABC yöntemini tanıtan Kaplan ve
Cooper dahi “karar verirken sadece ABC yöntemine güvenmeyin, kaynak
kapasitelerine de bakın” derler (Cost & Effect, 1998).
Birim maliyeti düşürmek için
lokal verimin artması istenir. Bu işletme içinde daha büyük partilerle satın
alım veya üretime, dolayısıyla artan stoklara, bozulan müşteri servisine yol
açar.
Kârlılığı düşük, başka bir
ifadeyle maliyeti yüksek olan ürünler iptal edildiğinde dahi bir çok maliyet
işletmede kalır, ürün iptalken maliyet iptal olmuyorsa bu maliyet nasıl ürüne
ait olabilir? Dolaylı maliyetlerin dağıtımıyla elde edilen ürün maliyeti yanlış
kararlara sebep olur.
Lokal optimumların toplamı
global optimum veremez.
7. Dönüşüm Muhasebesine dair Eleştiriler
- Kısa Dönemli olduğu iddia edilir : 5 Odaklanma Adımı sürekli iyileşmeyi getirir. ABC yönteminin aksine TOC ürün çeşitliliğini ve hacmini artırır. Raporlama ve karar anındaki dönem seçimi vadeyi belirler. Kısıtın yönetilmesi sayesinde işletme giderleri de kendiliğinden yönetilmiş olacaktır. Eski paradigmadaki ürün merkezli düşüncenin yerine yeni paradigmada kısıt merkezli düşünce geçmiştir. Maliyetleri sınıflamak yerine TOC de maliyetler karar anında değerlendirilir.
- Doğrudan Maliyet (Direct Costing) ve Doğrusal Programlamaya (Linear Programming) benzer : Doğrudan Maliyet çok kısa vadeli bir yaklaşımdır. Doğrudan maliyette sabit giderler göz ardı edilir ancak Dönüşüm Muhasebesinde karar tablosunda işletme giderleri vardır. Doğrudan Maliyet eski paradigmadadır. Doğrusal Programlama, maliyet literatüründe pek yer bulmaz. Genel kullanımlı bir araçtır, Muhasebe niteliği yoktur. Doğrusal programlama optimizasyon arar, parametrelerin değişkenliğe karşı yüksek hassasiyeti vardır, bugünün ortamında optimum çözümler çok kısa vadede değişmektedir. Doğrusal Programlama da eski paradigmadadır.
- Üretim Lojistiğine çok bağımlıdır : Bu kritik doğrudur ve aslında olumsuz değildir. İşletmenin performansı ofisteki Muhasebe defterlerinde değil, sahada yapılan fiili uygulamalarla değişir, kalıcı olur. Geleneksel tarzın aksine muhasebecilerin üretimi anlaması gereklidir, önemlidir. Kısıtın seçimi, değerlendirilmesi, iyileştirilmesi, harcama kararları bu kavrama göre yapıldığında amaçla tutarlı kalır.
- Fiyatlama : Fiyat piyasada oluşur, firmanın kendi maliyetleri ölçü değildir. Yönetim muhasebesinin katkısı piyasada oluşan fiyat ve hacme göre bu ürün hakkında karar verebilmektir. İki yöntem vardır:
- Birinci yöntemde satış departmanı; tahmini fiyat, tahmini hacim ve olası satış miktarıyla ürün karmasını belirtir. Ürünler kısıta göre öncelik sırasına koyulur, dönüşüm artıyorsa denenen fiyat ve hacimle üretime başlanabilir. Yeni ürün için vazgeçilen kapasitenin doğru kullanıldığından emin olunmalıdır.
- İkinci yöntemde fiyat tahmin edilemez ancak firmanın hedef ROI belirlidir. Tahmini TVC ve kısıt kullanım süresi alınır. İşletme gideri ve yatırımdaki farklar dikkate alınır. Hedef ROI den geriye gelerek toplam dönüşüm bulunur. Yeni ürün hariç dönüşüm eksiltilince yeni ürünün dönüşümü hesaplanmış olur. Üzerine TVC kadar eklendiğinde fiyat ortaya çıkar. Satış fiyatın uygunluğunu yorumlar.
- Yeni ürün girişi : Alternatif ürünlerin her birini sırayla yukarıdaki gibi deneyin, dönüşüme en çok katkı yapanı tercih edin. Gerekiyorsa vazgeçilen ürünleri ve miktarlarını belirleyin.
- Tip değişimi : kısıtın dışındaki kaynaklarda yeni bir kısıt yaratmadığı sürece en küçük parti büyüklüğüyle çalışın, tip değişmekten kaçınmayın. Kısıtta tip değişimini hızlandırın, aşırı yoğunluk yoksa mümkün olan en küçük partilerle çalışın.
- Firenin maliyeti : Kısıttan önceki fire TVC yi artırır, kısıtın kullanımını yorar. Kısıttan sonraki fire kısıtın kıymetli zamanını tamamen israf eder.
- Aynı üründe birden fazla kısıt varken : Ucuz olana koruyucu kapasite ekleyerek tek kısıt bırakmak en ideal çözümdür. Farklı ürünlerde kısıtlar varsa her biri için ayrı tablo hazırlanır, tablonun son kısmı hepsi için ortak olarak tek seferde yazılır.
Adam Smith paradigmayı “paylaşılan
varsayımlar” olarak tanımlar, bir paradigmanın içindeyken diğerini gözünde
canlandırmanın zor olduğuna işaret eder. Balık için su neyse, bizim için de paradigma odur. Hareketlerimizin sınırlarını ve sonuçlarını belirler.
Thomas Kuhn “paradigma değişimi
bir devrimdir” darken bunun zorluğuna vurgu yapar. Kuhn’ a göre paradigmayı güç
sahipleri değiştirmez, onlardan mevcut paradigmadan nemalanmaktadırlar. Paradigmayı
iki profilin değiştirebileceğini söyler (ortak yönleri “neyin yapılamayacağını
henüz bilmemeleridir”):
GENÇ – yeni mezun,
paradigmadan haberdar ama henüz içselleştirmemiş biri veya,
YAŞLI – eski paradigmada
tecrübeli ancak tamamen alan değiştirmiş biri.
Devrimcilerin kaybedecek bir
şeyleri yoktur ancak eski paradigmadakilerin her şeyi düzenin devamına bağlıdır.
Bunlar devrimcilerin bu sektörde bir şey bilmediklerini iddia ederler. Ne kadar
uzun süre ve ne kadar yüksek rütbeyle eski paradigmada kaldıysanız o kadar sert
direnç gösterirsiniz. Yine de bir gün paradigma hükmünü tamamen kaybeder ve
herkese, her şeye rağmen yine de değişir. Değişim ne kadar iyiyse, oluştuğu
şartları o kadar hızlı değiştirir ve kendi kendini geçersizleştirir. “Geçmişte
yapmıştık işe yaramıştı, yine yarayacak” zannıyla vakit kaybedilir, artık
şartlar değişmiştir. Dolayısıyla geçerli tek strateji aslında “sürekli
adaptasyondur”.
Taylor’ un bilimsel Yönetim hareketinin İlk Sanayi Devrimine yol açması gibi,
Kısıtlar Teorisi de bir sonraki evrenin kapısını aralamıştır.
Henüz eski paradigmada olup hâlâ rekabetçi olabilen şirketlerin tek şansı
rakiplerinin de hâlâ eski paradigmada olmasıdır!
10. Gider Dünyası (Cost World) ve
Gelir Dünyası (Throughput World)
Gider Dünyasında öncelikler :
OE, T, I şeklindedir. Gelir Dünyasında öncelikler : T, I, OE şeklindedir.
Tasarrufun sınırı sıfırdır,
azami tasarrufu dükkânı kapatarak yaparsınız, altın yumurtlayan tavuğu
kesersiniz. Gelir artışının teorik olarak sınırı yoktur.
Gider dünyasında prosesler
bağımsız sanılır aslında bağımlıdırlar, dolayısıyla Pareto prensibi alıştığınız
20:80 olarak değil, 1:99 olarak etkindir, kısıtı yöneten sistemi yönetir.
Gider dünyasındaki tasarrufun
ana kalemi işçiliktir, işten çıkarılan işçiler geriye kalanların iyileştirme
çabalarına katılımını ciddi şekilde frenler.
Gelir dünyasında işletme
giderlerini artırmadan gelir artırmak veya, geliri giderden hızlı artırmak
kavramları vardır, böylece giderler amaçla uyumlu olarak ve üstü örtülü şekilde
yönetilmiş olur.
Gider dünyası dolaylı
maliyetleri ürünlere dağıttığı için yüksek fiyatlara dolayısıyla kaybedilen
fırsatlara yol açar. Aynı sebeple ürün çeşitliliğini kısar, büyük partilerle
çalışarak müşteri memnuniyetini düşürür.
11. Sonuç
Firmanın performansı
maliyetlerine değil, gelirlerine göre şekillenir.
Maliyet Muhasebesi eski
paradigmanın ürünüdür, gelir odaklı bakışa uygun değildir, Dönüşüm
Muhasebesiyle desteklenmelidir. GAAP uyumlu yasal Muhasebe Maliyet
Muhasebesidir, Finansal Muhasebe olarak sınıflandırılır, geçmişe dönüktür,
işletme katında anlaşılması ve yorumlanması zordur. Oysa ki Dönüşüm Muhasebesi
Yönetim Muhasebesi olarak sınıflandırılır, GAAP a tabi değildir, geleceğe
dönüktür, sadedir, kolay anlaşılır, işletme katında rahat uygulanır.
Dönüşüm Muhasebesinde ürün
maliyeti hesaplanmaz, dolaylı gider dağıtılmaz. Öncelik gelir artışıdır.
Rakiplerinden önce Dönüşüm Muhasebesi ve TOC tarzına geçen firmalar rekabet
avantajı elde edecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder