30 Ağustos 2022 Salı

Zengin Baba Yoksul Baba / Robert Kiyosaki / 1997 / kitap özeti

  • Zenginler para için çalışmaz
  • Üniversiteye gitmek, iyi iş bulmak, sıkı çalışmak işe yaramaz
  • Tasarruf edenler kaybedenlerdir
  • Borçtan kurtulmak her zaman en iyi çözüm değildir
  • Eviniz paraya çevrilebilir bir aktif  varlık değildir
  • ortalama getirisi olan menkuller fark yaratacak kadar iyi değildir
  • Zenginler daha az vergi öder
  • Para okullarda öğretilmez.
  • "Bedelini karşılayamam" yanlış düşünce yapısıdır, doğrusu "bedelini nasıl karşılayabilirim?"
  • İflas geçicidir, yoksulluk sonsuz..
  • Kaybetme korkusu kazanma heyecanından baskın çıkınca hareketsiz kalırsın. 
  • DERS 1: Zenginler para için çalışmaz
    • Yoksullar para için çalışır, zenginler parayı çalıştırır.
    • Nakit akışı getiren varlıklar oluşturunca para sizin için çalışır.
    • Çoğu kimse daha çok kazanınca daha çok borca girer
    • Korktukları için işlerinden ayrılmazlar
    • Devletler geliştikçe harcamalar artar, karşılamak için daha çok vergi toplanmalıdır, bu vergi orta-yoksul sınıflardan toplanır.
  • DERS 2: Finansal okur-yazar olun
    • Ne kadar para kazandığın değil, ne kadar para tuttuğun önemlidir
    • Para sorunları çözmez, sorunları çözen para üreten bilgidir
    • Zenginler aktif edinir, orta-yoksullar aktif sanarak pasif edinir
    • Aktif, cebine para koyan varlıktır (kiraya verdiğin ev)
    • Pasif, cebinden para alan varlıktır (kredisini ödediğin ev)
    • Okullar işveren yerine iyi işçiler yetiştirmek üzere tasarlandı
    • Servet, kişinin ileride yaşayacağı onca gün boyunca ayakta kalabilme yeteneği ya da bugün çalışmayı bıraktığında ayakta kalabilme gücüdür.
  • DERS 3: Kendi işinize zaman ayırın
    • Herkes gelir çizelgesine bakarken, zenginler aktiflere odaklanır
    • Eğitim gördüğü dalda çalışma yanılgısı, insanların kendi işlerine bakmayı unutmalarıdır
    • Tam gün çalıştığınız işe devam ederken kendinize pasif gelir yaratmaya gayret edin
    • Gerçek aktifler: kurulan işler, hisse-tahvil benzeri menkuller, ticari emtialar, gayrimenkul
    • Kendi işine zaman ayırmak bir şirket kurmak demek değildir, istifa etmenizi gerektirmez
  • DERS 4: Vergi avantajlarını kullanın
    • Robin Hood bir kahraman mıdır? Yoksa bir sahtekar mı?
    • Gerçek olan zenginlerin neredeyse vergilendirilmediğidir. Yoksullara yardım eden orta sınıf, özellikle yüksek gelirli eğitimli orta sınıftır.
    • Devletler vergiyi orta-yoksul sınıftan toplar.
    • Şirketleşildiğinde vergi oranı düşer, dahası bazı giderler vergiden önceye kayıt edilir.
    • Haklı olduğunu bilirsen savaşmaktan korkmazsın
    • Finansal IQ 4 unsurludur: Muhasebe, yatırım, piyasaları anlama, yasalar
    • Çalışanlar kazanır ve vergi öder, geriye kalanla yaşamak zorundadır.
    • Şirketler kazanır, kasasındakileri harcar, geriye kalandan vergi öder.
  • DERS 5: Zenginler parayı bulur
    • Gerçek dünyada başarılı olanlar akıllılar değil, cesurlardır
    • Değişime karşı koymak yerine kabullenin
    • www.richdad.com adresinden ücretsiz CashFlow oyununu deneyin (Türkiye versiyonu var)
    • Yatırım yapmak ille de satın almak demek değildir, bilgi işidir.
  • DERS 6: Para için değil, öğrenmek için çalışın
    • Para söz konusu olduğunda çoğunluğun bildiği tek yol çok çalışmaktır
    • Finansal zekaya ulaştığınızda paradan para kazanırsınız
    • Uzmanlaşmak risklidir, çok şey hakkında az şey bilmek daha yararlıdır.
    • İŞ: İflas Şimdiden! baş harfleridir....
    • İşçiler işten atılmayacak kadar çok çalışır, patronlar onları istifaya zorlayacak kadar az ücret öder
    • Uzun vadede eğitim, paradan daha değerlidir
    • Başarılı olmak için temel yönetici becerileri: nakit akışı idaresi, sistem idaresi, insan idaresi
    • Uzmanlaşılması gereken başlıca alanlar satış ve pazarlamadır. Satabiliyorsan iletişimin iyidir.
  • Zenginle yoksul arasındaki fark korkuyu nasıl yönettikleridir
  • Dengeli olma fikri çok parlatılmıştır, ilerlemek için dengesiz olmalısınız, tıpkı yürümeyi öğrenirkenki gibi
  • Karşılaşılan engeller: korku, kuşkuculuk, tembellik, kötü alışkanlıklar, kibir
  • Gücünüzü geliştirmek için önerilen 10 adım:
    • sahici bir motivasyon amacı edinin
    • günlük seçim yapma gücünüz olsun
    • dostlarınızı dikkatle seçin
    • iyice ustalaşmadan başka işlere girmeyin
    • önce kendinize para ayırın
    • komisyoncularınıza iyi para ödeyin
    • ana paranızı kurtaracak gibi yatırım yapın
    • aktifler lüksü sağlar, acele etmeyin
    • kahramanlar seçin, rol model olsunlar
    • öğretin ve karşılığını görün
  • Yapılacaklar listesi:
    • yaptığınızı yapmayı kesin, işe yarayan hangisi?
    • yeni fikirler arayın
    • yapmak istediğinizi yapmış birilerini bulun
    • kurs alın, okuyun, seminere katılın
    • fiyat teklif etmekten kaçınmayın
    • düşündüğünüz muhitlerde ara sıra dolaşarak çevreye bakın
    • önce satın almaya hazır kişiler bulun, sonra satmak isteyenleri arayın
    • büyük düşünün
    • hareket edin


21 Ağustos 2022 Pazar

Mükemmel Olamamanın Hediyeleri / Dr. Brene Brown / 2018 / kitap özeti

Kendi notlarım italik dizilidir. Orta yaş çözülümü (bunalımı) evren tarafından olmamız gerektiğini düşündüğünüz kişiyi bırakmaya ve olduğunuz kişiyi kucaklamaya davet edildiğiniz bir zamandır.

  • Şefkatin özü aslında kabullenmedir.
  • Utandırmak ve suçlamak, odağı söz konusu asıl davranıştan bizim davranışımıza kaydırır (haklıyken haksız duruma düşeriz). Anahtar, insanları davranışlarından ayırmaktır; kim olduklarını değil, yaptıklarını ele almaktır.
  • Çoğumuz için en büyük zorluk şimdi, tam bu dakikada değerli olduğumuza inanmaktır. Değerliliğin ön koşulu yoktur( kilo verdiğimde, İngilizce konuştuğumda, o arabayı aldığımda,....)
  • Sevgi ve aidiyet daima değişken olacaktır. Sevgi, aidiyete aittir. Sevgi her insan için hafifletilmesi imkansız bir ihtiyaçtır.
  • Sevgi: en kırılgan ve güçlü taraflarımızın derinden görülmesine ve bilinmesine izin verdiğimizde, güven - saygı - yakınlıkla beslenen bağlantıdır. Ancak kendimizi sevdiğimiz kadar başkalarını sevebiliriz.
  • Aidiyet: doğuştan gelen ve bizden daha büyük bir şeyin parçası olma arzusudur. Aidiyet duygumuz asla kendimizi kabul düzeyimizden (hata ve kusurlarımızla birlikte) daha büyük olamaz.
  • Utanç: kusurlu olduğumuza ve bu nedenle sevgiye - aidiyete layık olmadığımıza inanmanın yoğun acı veren duygu - deneyimidir. Hepimizde vardır. Utanmak, insan olmaktır. Utancı hayatımızda kontrolden çıkaranlar gizli tutmak + sessiz kalmak + fakındalık oluşturmamaktır. Utanılacak bir şey yaptığınızda  güvendiğiniz biriyle paylaşın, üzerinde konuşun, düzeltmek için ne yapabileceğinizi gözden geçirin aksi takdirde içinizde iltihaplanarak büyüyecektir.
  • Utanç, olduğunuz kişiyle ilgilidir; suçluluk davranışlarımızla ilgilidir. Utanç = "Ben kötüyüm" ve Suçluluk = "Ben kötü bir şey yaptım" fakına dikkat edin.  
  • Yol işareti 1: Sahicilik Geliştirmek / insanların ne düşündüğünü bırakmak
    • Sahicilik bilinçli bir tercihtir. Rol yapmadan, makyajsız olduğumuz gibi olmak ve bunun sonuçlarıyla yüzleşebilmektir.
    • Rol yapan kadınlar olabildiğince ufak, sessiz ve çekici kalmaya meyillidir. 
    • Rol yapan erkekler hissiz davranmaya, para kazanmaya, anlamlı bağlantılardan kaçınmaya meyillidir.
    • Herkes için her şey olmaya çalışmaktan vazgeçince hayatınızdaki önemli insanlara daha çok zaman - ilgi - sevgi ayırabileceksiniz.
  • Yol işareti 2: Öz Şefkat Geliştirmek / mükemmeliyetçiliği bırakmak
    • Mükemmeliyetçiliğin olduğu yerde utanç pusudadır.
    • Mükemmeliyetçilik
      • elimizden gelenin en iyisini olmaya çabalamakla aynı şey değildir.
      • sağlıklı başarı ve büyümeyle ilgili değildir.
      • kişisel gelişim değildir
      • özünde onay ve kabul kazanmakla ilgilidir. Bunlar algıdır ve algıyı kontrol edemezsiniz.
    • Öz Şefkat üç unsurludur:
      • Öz Sevecenlik (self kindness) - kendimize karşı anlayışlı olmak
      • Ortak İnsanlık (common humanity) - olanlar sadece bana olmadı, yalnız değilim
      • Farkındalık (mindfulness) - acımızı görmezden gelirken ona şefkat gösteremeyiz
      • Çevrimiçi bir kaynağa bakmak isteyebilirsiniz.
    • Her şeyde bir çatlak var. Işık böyle içeri sızar!
  • Yol işareti 3: Dirençli Bir Ruh Geliştirmek / hissizleşme ve güçsüzlüğü bırakmak
    • Maneviyat, paylaşılan ve derinde saklanan bir inançtır.
    • Dirençli insanlar beceriklidir, problem çözmeye yatkındırlar, gerektiğinde yardım isterler, duygularını kontrol edebilirler, başkalarıyla bağlantıları vardır, kullanıma elverişli sosyal desteğe sahiptirler.
    • Umut, bir duygu değil, düşünüş - biliş sürecidir. Gitmek istediğim yeri biliyorum + oraya nasıl varacağımı biliyorum, azimliyim + bunu yapabilirim! ruh halleri bir araya gelince umut ortaya çıkar. Öğrenilir. Tamamen bilinçli bir tercihtir. Her şeyin eğlenceli - hızlı - kolay olması gerektiğini söyleyen popüler kültürle uyumlu değildir.
    • Duygularımızı seçerek hissizleştiremeyiz; acı verenleri hissizleştirirken olumlu duygular da körelir.
  • Yol işareti 4: Minnettarlık ve Keyif Geliştirmek / yetersizlik ve karanlık korkusunu bırakmak
    • Minnettarlık bir uygulama - tutumdur.
    • Mutluluk koşula bağlıdır; keyiflilik ruha ve minnettarlığa bağlıdır.
    • Karanlık ışığı yok etmez, onu tanımlar. Keyfimizi gölgelere atan, bizim karanlık korkumuzdur.
    • Maalesef değer şöhret ve parayla ölçülüyor. Kültürümüz sessiz, sıradan, çalışkan kadın ve erkekleri reddetmekte hızlıdır.
  • Yol işareti 5: Sezgi Geliştirmek ve İnanca Güvenmek / kesinlik ihtiyacını bırakmak
    • Sezgi, bilinçsiz bir ilişkilendirme sürecidir, zihinsel yapbozdur, iç sese dönüşür.
    • Belirsiz bir dünyada (VUCA dünyamız!) anlam çıkarmak için hem inanca hem de mantığa ihtiyaç vardır.
    • İnanç: göremediğimiz şeye inanma cesaretini ve belirsizlik korkumuzu bırakma kuvvetini bulduğumuz gizemli bir alandır.
    • Huzur Duası: "Tanrım, bana değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmek için huzur, değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için cesaret ve ikisinin arasındaki farkı anlamak için bilgelik ver. Amin!"
  • Yol işareti 6: Yaratıcılık Geliştirmek / karşılaştırmayı bırakmak
    • Kıyaslama tamamen uyumluluk ve rekabetle ilgilidir.
    • Karşılaştırdığımızda en iyi olmak veya grubumuzun en iyisine sahip olmak isteriz.
    • Yaratıcı olmayan insan yoktur, yaratıcılığını kullanamayanlar vardır.
    • Kıyaslamayı bırakmak tek seferlik bir eylem değildir, sürekli farkındalık gerektirir.
  • Yol işareti 7: Oyun ve Dinlenmeyi Geliştirmek / statü sembolü olarak yorgunluğu ve öz değer olarak üretkenliği bırakmak
    • İç sesimiz bizi bitirmeye zorlar, yapacak çok iş ve o kadar az zaman vardır, oyun oynayacak, boşa geçirecek zamanımız yoktur.
    • Oysa oyunun tersi iş değildir, depresyondur! (bir kaç sene önce kendimi öylesine zorlamışım ki bir gün araba sürerken vertigo krizi geçirdim, vukuatsız kenara nasıl çekebildiğimi hatırlamıyorum, kötü bir tecrübeydi) Uzun vadede iş oyunsuz yürümez.
    • Hayal Listesi yapın. Daha sonra Keyif - Anlam Listesi yapın. Hayal listenizdekiler için çırpınmayı bıraktığınızda diğer listedekilerin kolaylaştığını fark edeceksiniz.
  • Yol işareti 8: Sükunet ve Dinginlik Geliştirmek / yaşam tarzı olarak kaygıyı bırakmak
    • Sükunet, duygusal tepkiselliği idare ederken derinlik ve farkındalık yaratmaktır.
    • Ebeveynlerimiz tarafından bize sakinlik modellenmedikçe ve bunu uygulayarak büyümedikçe, bunun bizim kaygı verici veya duygusal açıdan değişken durumlara ilk yanıtımız olması olası değildir.
    • Dinginlik hiçliğe odaklanmak değildir, duygusal yönden dağınıklığın olmadığı bir alan açmak ve kendimize hissetme - düşünme - hayal kurma - sorgulama imkanı vermektir.
  • Yol işareti 9: Anlamlı İş Geliştirmek / kendinden şüphe duymayı ve yükümlülükleri bırakmak
    • Hepimizin yetenek ve becerileri vardır. Yeteneklerimizi heba etmek yaşamlarımızda üzüntüye yol açar. Yetenek ve becerilerimizi dünyayla paylaşmak Tanrı'yla bağlantının en güçlü kaynağıdır. Anlamlı iş yaratmak için yetenek ve becerilerimizi kullanmak çok büyük sorumluluk gerektirir. Yetenek ve becerilerimiz gibi anlam da her birimizi için biriciktir (herkes İKİGAİ' sini bulsun :))
    • Tek bir meslek tarafından tanımlanamayabilirsiniz, örnek: Yazar/antropolog/baba/eş :)
  • Yol işareti 10: Kahkaha, Şarkı ve Dans Geliştirmek / havalı ve "daima kontrollü" olmayı bırakmak
    • Birbirimize gülmeyiz, b i r l i k t e  güleriz!
    • "Kontrollü" olmak çoğu zaman durumu değil, algıyı idare etme ihtiyacından kaynaklanır.

16 Ağustos 2022 Salı

Aşçı çok olunca yemek bozulabilir! / Rudolf Burkhard / Alkyone Consulting

Popüler bir restoranın mutfağı streslidir. Şef, sos şefleri, aşçılar ciddi bir baskı altında çalışır. Yemeğe başlamadan önce tüm malzemeleri hazır olmalıdır. Müşterilerin farklı yemek seçimleri makul bir bekleme süresinden sonra masaya eşzamanlı ulaşmalıdır. Restoranın karlılığını etkileyen önemli faktörler arasında çok kısa bekleme süreleri, belirsiz talep, müşterilerin yemek esnasında geçirdikleri süreler sayılabilir.


Sizin fabrikanız bundan farklı mı? Son tahlilde siz de üretim kaynaklarınızı müşteri taleplerini zamanında karşılamak için kullanıyorsunuz. Fabrikanızdaki akış mutfaktakine benziyor olmalı.

Fabrikanızın hedefleri:

  1. Siparişler zamanında ve tam adetinde karşılanmalıdır (siparişe veya stoka üretim fark etmez).
  2. Teslim edilen ürünler her zaman birinci kalitedir.
  3. Malzeme etkinliği, maliyet ve verim sürekli iyileştirilmelidir.
  4. Stoklar herhangi bir üründe aşırı veya yetersiz stok olmayacak şekilde doğru seviyelendirilmelidir.
  5. Çok sayıda üretim ve destek departmanı uyum içinde çalıştırılmalıdır. 

Fabrikanızı departmanlara ayırdınız mı? Her departmana hedef verdiniz mi? Elbette yaptınız çünkü Hedeflerle Yönetim (MBO: Management By Objectives) ve Anahtar Başarı Kriterleri (OKR: Objectives & Key Results, KPI: Key Performance Indicators) yaygın pratiklerdir.

Hedefler her departmana göre nasıl uyarlandı?

  1. Departmanlara fonksiyonlarına uygun hedefler verilir.
  2. Departmanlar kendi hedeflerini belirler ve üst yönetim bunları onaylar.
  3. Stratejik Planlama fabrikanın kısıtını tam ve etkin kullanacak şekilde departmanlara hedef tayin eder.

Son alternatifin en iyi çözüm olduğunu fark etmişsinizdir. Böylece kısıtınız başka bir departmanın kendi hedefini tutmaya çabalaması yüzünden kapasite kaybetmeyecektir. 

İlk iki alternatif kolaydır ve çok yaygındır. Bunlar kısıtın etkinliğini neredeyse her zaman olumsuz etkiler. Departman amirlerinin kendi hedeflerini tutturmaya gayret etmesi insanın tabiatı itibariyle fevkalade normaldir. 

Son alternatifte zor olan hedef belirlemek değil, departman amirlerini kısıtın lehine olacak şekilde kendi çalışmalarını kısıta uydurmaya ikna edebilmektir (Departmanlar hedeflerini tutturacak diye sevkiyatı geciktirmek istemezsiniz!). 

Kısıt olmayan kaynakların departman amirlerine, kendi hedeflerine uygun olmayan aksiyonlar almak akla aykırı gelecektir. Buna alışabilmeleri için önemli ölçüde eğitim – ilgi gösterilmeli ve hedeflere uyuma amir katkısı başka bir gözle değerlendirilmelidir.

Son alternatifle çok iyi sonuçlar alabildim. Cirolarda çoğu zaman %30-40 artış sağlandı. Satışınızdaki bu ölçüde bir artışın karlılığınıza etkisi ne olacaktır? (Lütfen sabit giderlerin artan hacimle beraber artmadığına dikkat edin).

Lütfen firmanızın elde edeceği faydayı kendiniz hesaplayın.

Yazının orjinaline bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz. Rudolf Burkhard - Alkyone Consulting

15 Ağustos 2022 Pazartesi

Yönetimin Kritik Görevi: Kısıtı belirleyin! / Rudolf Burkhard

Firmanın ana hedefi büyümektir ama işe yaraması için kar ve ROI de yüksek % artış görmelisiniz.

Bu artışı sağlamak için gösterilen çabanın sağlanan artışa oranı “yönetimin etkinliğidir”.

Dolayısıyla doğru soru “en az çabayla en iyi sonucu elde etmek için ne yapmalıyım?” şeklindedir.

Yöneticilerin ilk aklına gelen kaynakları iyileştirecek yatırımlardır.

Yöneticiler satışı - üretimi artırmak, ar-geyi hızlandırmak isterler, darboğaz gibi görünen kaynaklara uzak bir gelecekte kendini amorti etmesi beklenen yatırım harcaması önerirler. 

Ya zaten elimizde olanı kullanabilseydik?

Nerede olursa olsun kısıt aşırı yüklenmiştir. Yöneticilerin aşırı yüklenmenin sebebini ararken kısıtta yapılan işleri listelerler. Bu liste neredeyse her zaman başkalarının da aynı şekilde iyi yapabileceği, kısıt yerine başka yerde yapılabilen, daha az vasıflı çalışanlarca da pekala yapılabilen,…. işler içerir.

Eğer yönetim kısıtı daha etkin kullanmaya karar verirse doğal olarak daha fazla üretecek, daha fazla gelir yaratacak ve bu fazlalık doğrudan kazanca yazılacaktır. Aynı dönemde %10 fazla üretebilirsek %10 fazla kazanmaz mıyız? 

Yöneticilerin ilk iki adımı:

  1. Kısıtı (darboğazı) belirleyin.
  2. Kısıtı daha etkin kullanın. 

Kısıtı nasıl bulacaksınız?

  • Bir fili yutan yılanı düşünün, işte bu işletmenizdeki büyük partilerin etkisidir.
  • Büyük parti işletmeyi gezer, nerede görürseniz orayı kısıt zannedersiniz. Bir çok fabrika müdürü bu nedenle “kısıtın her yerde olduğunu” söyler.  
  • Planlamacılarınız – iş takipçileriniz size kısıtın nerede olduğunu söyleyebilir. Önemli bir müşterinin siparişini hızlandırmak gerektiğinde veya ay sonu sevkiyat hedeflerini tutturmak için gittikleri yerdir.
  • Mühendisler kısıtın yeri konusunda iyi bir kaynak sayılmazlar, onlar “kısıtın her yerde olduğunu” düşünmeye alışıktır.
  • Bir süre işletmeye yeni iş çıkışını durdursak? Böylece içerideki büyük partiler hareket eder ve esas kısıt görünür hale gelir.
  • Bazı yazılımlar (örneğin Alkyone’s Simple Planning) sizin için kısıtı belirler, kısıtın yeri değişirse fark eder.

Kısıtı nasıl daha etkin kullanacaksınız?

Amacınızın para kazanmak olduğunu varsayarsak kısıtı kullanan tüm ürünlerin “etkin” biçimde satılmasını arzu ederiz. Kısıtta kullanılan birim zaman için en yüksek getiriyi sağlayan ürünlerin öncelikli olması gerekir. Ama siz her durumda müşteriye verilen sözleri aklınızda tutun.

Kısıt kapasitesi kullanmayan ürünler “serbest” ürünlerdir, mümkün mertebe çok satmaya bakın. 

Diğer kaynaklar ne olacak?

Bir sonraki yazıda daha geniş açıklanacaktır. Kısaca diğer kaynakların işi kısıtı işler halde tutmaktır, daha fazlası değil! 

Görselde Peter Drucker üst yönetimi suçluyor, belki bu yazıdakine paralel düşünerek suçluluk hissimizi azaltabiliriz! 

Yazının orjinaline bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz. Rudolf Burkhard - Alkyone Consulting

Sizin Ölü Atınız Hangisi?

Nesilden nesile aktarılan bir Dakota Hikâyesi ölmüş ata nasıl binileceğini anlatır:

Eğer atın öldüğünü fark edersen en iyi strateji attan inmektir.

Fakat kamuda, özel sektörde, eğitimde, özel hayatımızda, aklınıza gelen her yerde daha gelişmiş stratejileri deneriz:

  1. Daha iyi bir kamçı al
  2. Sürücüyü değiştir
  3. Atı incelemek üzere komite kur, hatta danışmanları çağır
  4. Başka ülkeleri ziyaret ederek oralarda ölü atlara nasıl binildiğini incele
  5. Standartları ölü atların da dahil edilebileceği şekilde düşür
  6. Ölü atı malûl olarak sınıfladır
  7. Ölü atı sürme işini taşerona devret
  8. Hızı artırmak üzere ölü atların bir kaçını bir araya getir
  9. Ölü atın performansını iyileştirmek üzere ilâve kaynak / eğitim olanağı sağla
  10. Daha hafif sürücülerin performansa etkisini görmek üzere verimlilik etüdü yaptır
  11. Ölü atın beslenmesine gerek olmadığını, idamesinin daha ucuz olduğunu, daha az genel gider payı aldığını ve dolayısıyla firmanın kârına canlı atlardan daha çok katkı sağladığını ilân et
  12. Tüm atlar için beklenen performans listesini gözden geçir
  13. Ölü atı bir üst konuma terfi ettir.

Sizin ölü atınız var mı?

ERP yazılımınız, çizelgeleme yönteminiz, lokal verimlilik çabanız, daha çok çalışmanız, tahmin yazılımınız, stok yönetim teknikleriniz, maliyet tasarrufu gayretiniz, …..

Gününde teslim edebiliyor musunuz?

Müşterileriniz aradıkları ürünü rafınızda bulabiliyor mu?

14 Ağustos 2022 Pazar

Aylaklığa Övgü / Bertrand Russell / 1935 / kitap özeti

Kendi notlarım italik dizilidir, 

sürdürülebilirlikle ilişkilendirmeye gayret ettim. 

Denemeleri buna göre sınıflandırdım.




UNSDG8 - insana yakışır iş ve ekonomik büyüme, UNSDG12 - sorumlu üretim ve tüketim

  • Aylaklığa Övgü 
    • Dünyada gereğinden çok çalışılıyor, çalışmak erdem midir?
    • Asıl kötü insan biriktiren insandır (ihtiyacından fazlasına sahip olma ihtiyacı).
    • Mutluluğa ve refaha giden yol çalışmanın örgütlü bir düzen içinde azaltılmasından geçer.
    • Tarım Devrimi, uzun bir süre boyunca toprak sahibini imtiyazlı aylak yaptı. Binlerce yıllık süreç hepimizde "çalışmak erdemdir" hissini alışkanlık haline getirdi.
    • Çalışma ahlakı köle ahlakıdır, modern dünyada köleye ihtiyaç yoktur.
    • Uygarlık için boş vakit şarttır, eski zamanlarda bir azınlığın boş vakte sahip olması büyük çoğunluğun emeği sayesindeydi. Uygarlık dediğimiz şeyin hemen tamamını bu aylaklar yaratmıştır.
    • Savaştırmak ve savaş sanayiinde çalıştırmak için erkekleri serbest bırakmak amacıyla yaratılan bilimsel örgüt, eğer savaştan sonra da korunsa ve çalışma saatleri dörde indirilseydi herkesin refahı yerinde olurdu. Halbuki böyle yapılacağına, o eski karmaşık sisteme dönüldü, emeklerine ihtiyaç duyulmayanlar işsiz bırakıldı. Neden? Çünkü çalışmak görevdi, çünkü insanın ürettiği oranda değil ölçüsü çalışkanlık olan erdemi oranında ücret alması gerekiyordu..
    • Çamaşır mandalı üretimini örnek alalım. İhtiyaç fazlası  üretim sonunda işsizlik - aşırı çalışma uç noktalara ulaşıyor.
    • İnsanın ürettiğinden fazlasını tüketmesi adaletsizliktir.
    • Sıradan işçiler günde 4 saat çalışsalardı, hem her şeyden herkese yetecek kadar bulunurdu, hem de ortada işsizlik kalmazdı.
    • Verimlilik fikrine bir dine sarılır gibi bağlanırız.
    • Para kazanmak iyi ama para harcamak kötüymüş gibi düşünürüz ancak bu ikisi bir madalyonun iki yüzü gibi birliktedir.
    • Mal üretiminde bir erdem varsa, bu erdem, o malın tüketilmesinin sağlayacağı üstünlükten gelmelidir.
    • Çalışma saatlerinin dörde indirilmesini önerirken, dört saatlik çalışmanın bir insana, yaşamak için gerekli ihtiyaç maddeleriyle rahatlıkları sağlayabilmesi ve insanın geri kalan zamanını dilediği gibi kullanabilmesi gerektiğini söylemek istiyorum.
    • Böyle bir dünyada mutluluk - yaşama sevinci olacak, kamu yararına çalışmalar yapılabilecek, savaş isteği ortadan kalkacaktır. 
  • Sosyalizmden Yana Güçlü Kanıtlar 
    • Sosyalizme geçiş için kanlı bir devrim şart değildir, barışçıl yollarla yapılabilir.
    • Sosyalizm, sadece proleteryaya ait bir doktrin değildir.
    • Sosyalizmi iktisadi ve siyasal olarak iki bölümde tanımlayalım:
      • İktisadi: asgari olarak toprak, madenler kapital, bankacılık, kredi ve dış ticareti kapsamak üzere kesin iktisadi iktidarın devlet elinde olmasıdır.
      • Siyasal: Kesinlikle demokratik olmasıdır.
    • Şarklı bir köy ağası tüm toprak ve kaynakların sahibidir ama sosyalist bir rejim değildir.
    • Demokratik hükümete duyulan saygıyı kim zayıflatırsa, o bilerek veya bilmeyerek Sosyalizm-Komünizmin değil, Faşizmin ekmeğine yağ sürüyor demektir.
    • Kısıtlamalar bir derecelendirme konusudur, eşik seviyeleri belirlenebilir.
    • Özel mülkiyetin yasaklanması gerekmez, yasaklanacak olan özel yatırımdır.
    • Mustafa Kemal' in Devletçilik - Halkçılık ilkeleriyle yakın bir benzerlik seziyorum.
    • Kundura üretimi yapan bir fabrikayı örnekliyor, tahminler tutmadığında girişimci servetini kaybederken; çalışanlar işsiz kalıyor, yoksulluk beliriyor. Ölçek ekonomisi fikri aşırı üretim isteğini körüklüyor, üretilen malların satılabilmesi için yapılan pazarlama çabası da aşırı tüketimi körüklüyor. 
    • Kapitalist ekonominin firma bazında ölçütü ürünün firmaya maliyetidir, topluma değil. Ölçek ekonomisinin gücüne dayanamayan yerel esnaf - KOBI ler de iflas ediyor. Diğer yandan dünyanın kaynakları da yağmalanıyor.
    • İşçinin işveren için taşıdığı değer işçinin çıkardığı iş miktarına dayanır, bu da işveren tarafından çalışma günün uzunluğuyla orantılı kabul edilir. Dolayısıyla üretim güdüsü hem işçinin hem işverenin çıkarına uygundur, fazla mesai yapılır, aşırı üretim ve peşinden aşırı tüketim görülür. Çalışma saati sınırlanmalıdır.
    • Gelecek endişesi, iktisadi güvensizlik hissi çalışanları çalışırken gergin, çalışmıyorken endişeli yapar, mutsuz eder. Servet isteğinin kökü bu güvensizlik hissidir. Zengin olmak için değil, aç kalmamak için çalışıyoruz. Çalışmak toplumsal bir zorunluluk olarak konumlanabilir ancak insanların hizmetine gerek duyulmadığında gelirleri kesilmemelidir (işsizlik, hastalık, emeklilik,...).
    • Başarının toplumdaki algısı paradır. Bunun yerine onurlu bir iş yapmak, yöneticilik yapmak gibi kavramlar konulabilmelidir. Mustafa Kemalli yıllarda Cumhuriyet rejiminde devlet memurluğu yüksek gelirli bir iş değildi ama çok prestijliydi.
    • İktisadi sistemde reform yapılmadıkça eğitim sistemi düzeltilemez.
    • Kamu hizmetleri kar amacı güdülmeden yapılmalıdır, taşerona verilen işler sıkı denetlenmelidir.
UNSDG 10 - Eşitsizliklerin azaltılması, UNSDG 16 - barış, adalet ve güçlü kurumlar 

  • Aylaklığa Övgü 
    • Bir iktisadi adaleti gerçekleştirmeye kalkışmadığımız için tüm ulusal gelirin büyük yüzdesi, nüfus içinde büyük bölümü hiç çalışmayan küçük bir azınlığa gider. Üretim hiç bir şekilde merkezden yönetilmediği için sürüyle gereksiz şey üretiriz. Nüfusun bir bölümünü gerektiğinden çok çalıştırmak suretiyle geri kalanların emeğinden vazgeçebildiğimiz için, çalışan nüfusun büyük yüzdesini aylak bırakırız. Bu yöntemler yetersiz kalınca da savaş çıkarırız.
  • Faşizmin Baba Soyu 
    • Faşizm düşünce okulunun kurucularında ortak nitelikler vardır. Onlar iyiyi duygudan yada algıdan çok iradede ararlar; iktidara, mutluluktan çok değer verirler; kaba kuvveti kanıta, savaşı barışa, aristokrasiyi demokrasiye, propagandayı bilimsel tarafsızlığa tercih ederler. Onlar zevkin yerine şan ve şerefi, bilginin yerine isteklerinin doğru olduğu pragmatik iddiasını koyarlar.
    • Dünyanın en çok ihtiyaç duyduğu iki şey Sosyalizm ve barıştır, ama bunların her ikisi de, zamanımızın en güçlü adamlarının çıkarlarına aykırıdır. Sosyalizme ve barışa götüren basamakları, geniş halk yığınlarının çıkarlarına aykırıymış GİBİ GÖSTERMEK zor değildir, bunu yapmanın en kolay yolu da kitle histerisi yaratmaktır.
  • Komünizm ve Faşizm 
    • Neden komünist değilim?
      • Marx insanların gelişimi için MUTLAKA ilerleme olmalıdır diyor. Gerçekten mi?
      • Marx artık değer kavramı Ricardo - Malthus gibi çeşitli kuramaların kısmi kabul veya reddine dayanan subjektif bir değerlendirmedir.
      • Marx da insandır, yanılmış olabilir.
      • Komünizm demokratik değildir.
      • Komünizmde fikir özgürlüğü yoktur.
      • Neden el işçisi, beyin işçisinden üstün tutuluyor? Derecelendirme gerekli mi?
      • Sınıf savaşı gerçekçi değildir, proleterler sayıca çok olsa bile sermayenin gücü oldukça belirgindir.
      • Marx motivasyonu öfke gösteriyor, dolayısıyla devrimden sonra tekrar barış ortamı çok zor kurulabilir.
    • Komünizmin amacı bana uygun, amaca ulaşma aracı değil. Faşizmin amacı da, aracı da bana çok ters geliyor. Faşizm, Komünizme bir cevaptır.
    • Faşizm karmaşık bir akımdır, milletler arasında yorum farkları vardır.
      • Anti demokratiktir.
      • Karakterinde Kapitalizm ve Milliyetçilik ögeleri egemendir.
      • Komünizm-sosyalizm olması halinde zarar görmekten endişe eden orta tabakaya hitap eder.
      • Çoğunluğu değil, seçilmişleri "düşünmeye değer" kabul eder.
      • Felsefesi yoktur, psikoanalizi vardır.
      • Diktatörlüğün başlangıcı iyi (romantik) olsa bile zaman içinde despotizme evrilecektir.

UNSDG 5 - toplumsal cinsiyet eşitsizliği

  • Mimarlık ve Toplumsal Sorunlar 
    • Kadın - erkek eşitliğinin mimari ve sosyal boyutları vardır.
    • Doğuran kadınlar maddi olanaksızlıklar - mimari/fiziki ortam eksikleri - entellektüel birikim - vb nedenlerle nitelikli anne olamayabilir.
    • Bireysel dairlerden oluşan apartmanlar yerine bir avlu etrafında bir araya getirilen site formunu hayal edin. Bu sitede ortaklaşa kullanılacak bir mutfak, ferah bir yemek salonu, eğlenceler - toplantılar - sinema için başka bir salon olsun. Avluda her yaştan çocuk için profesyonel eğitimcilerle desteklenen, çocuk dostu mobilya ve eşyayla düzenlenmiş, çocuklara besleyici bir diyet uygulanan, açık havadan yararlanabildikleri bir anaokulu olsun. Çocukların ve annelerin kazancını bir düşünün.
    • Benzer bir ortamı Vietnam'da görmüştüm. Mahalledeki Budist tapınağına ellerinden geldiği ölçüde bağış-aidat veriyorlardı, herhangi bir misafir-nişan-düğün-cenaze-toplantı vb olduğunda tapınağın salonlarını kullanıyorlar, çocukları gün içinde tapınağa bırakabiliyorlardı. Benzer bir düzenlemenin siyasi etkilerden arındırılmış olarak bizim camilerimizde de yapılabileceğine inanıyorum.

11 Ağustos 2022 Perşembe

Stokları düşürmek zor DEĞİLDİR! / Rudolf Burkhard / Alkyone Consulting

Stokları düşürmek zor DEĞİLDİR

Yerine yenisini almadan satmaya devam etmeniz yeterlidir! Bu mümkün mü?  Eğer yavaş satan, hatta satmayan veya modası geçmiş ürünlerse işe yarar. Bunlar zaten müşterilerin almak istemedikleri ürünlerdir. Popüler ürünlerde yok satma riski vardır.



Üst yönetim stokları 2.700.000 adede düşürmemizi istediğinde sorumlu müdür bendim. Tecrübeme göre 3.000.000 adedin altına düştüğümüzde satış ve müşteri kaybediyorduk. Direndim ancak üst yönetimin istediği oldu, borsaya bilanço bildirilirken istenen stok seviyesine düşmüştük. Satış kaybettik, hatta kaybettiğimiz müşterileri geri kazanmaya çalışırken mevcut fiyat seviyemizi de düşürerek kar marjımızı da kaybettik. Bu tür kararları hiçbir zaman anlayamadım ama firmalarda çok yaygın olduğunu gördüm.


Finansal olarak dibi boylamaya razıysanız stokları düşürmek veya azalan stoklar nedeniyle ortaya çıkan sorunlarla uğraşmak zor değildir. Finansal kötü sonuç (bilinen muhasebe sistemleri olanların kaydını tutar, örneğin kayıp satış fiilen bir hareket “olmadığı” için muhasebede görünmez) ölçülmez, CFO ve CEO bilmez ve hissedarların bilmesini de istemez.


Daha iyi bir alternatif var mı? Evet!  “Her gün düşük stok seviyesi”

Eğer ürün bulunurluğunuz iyiyse ve stok seviyeniz düşükse dönem sonlarında stok düşürme çabasına gerek kalmaz.


“Her gün düşük stok seviyesi” nasıl sağlanabilir?

Herhangi bir ürünün stok seviyesi yerine yenisi konulana kadar geçen süredeki azami satış miktarı kadardır. Çoğu yönetici stokları bu gözle görmez, genellikle stoklar sıkıntı veren üvey çocuklar gibi algılanır, istenmeyen ancak gerekli olan... Temin süresi kadar ileriye dönük satış tahminini bu amaçla kullanamaz mıyız? Tüm tahminler geçmiş veriye dayanır. Yönetim satış ekibinin veya sofistike istatistik tahmin yazılımının en iyi tahmini vereceğine inanır. Goldratt yarın için en iyi ve önyargısız satış tahmininin bugüne benzeyeceğini söyler. Firmanın tüm yapması gereken her gün her noktaya dün satılan kadar ürünü sevk etmektir. Ne dersiniz?


Ürün bazında talep değişkendir. Zaman içinde aynı ürüne olan talep değiştiğinde tutulması gereken stok seviyesi de değişecektir. Anafikir makul ölçülerde ürün bazında değişen talebe uygun olarak temin süresine yetecek kadar stok taşımaktır.   Goldratt’ ın Tamamlama Çözümünü ben DIM (Dynamic Inventory Management - Dinamik Stok Yönetimi) olarak uyguluyorum.  Algoritma talep değişkenliğini izler ve ürün bazında stok seviyelerini buna göre düzenler. Beklenmedik olumsuz etkilerden korunmak üzere tepki süresini düşürecek faktörleri de içerir. Örneğin artan talebe hızlı tepki vererek stok seviyesini yükseltebilir, satış kaybından korunabilirsiniz. Benzer şekilde düşen talebe geç tepki vererek iade zorluğu-olası ani talep artışı vb etkenlerden korunabilirsiniz.


Zaman içinde ürün bazında stok seviyeleri yukarı-aşağı yönlerde salınarak optimuma yaklaşır. VUCA dünyasında statik bir optimum erişilebilir bir durum değildir. Algoritma optimuma yaklaşır, “yeterince iyi” hale getirir.


Dinamik Stok Yönetimi, tahmin sürecini gereksiz yapmaz. Her firma orta-uzun dönemli daha üst seviyeli (daha az detay taşıyan) genel talep tahmini yaparak S&OP hazırlığını yapmalıdır.


Sonuçlar:

Mevcut durumunuza bağlı olarak elde edeceğiniz iyileşme% değişecektir. Tecrübe edilen sonuçlar aşağıdaki gibidir:

%95-99 seviyesinde ürün bulunurluğu

%30-50 stok azalması

Talebin iyileştirilmiş akışı üretimi rahatlatır, fabrikadaki iyileşen akış saklı kapasiteyi açığa çıkarır

Daha az satış kaybıyla birlikte satışlarda artış görülür

Kar ve ROI de ciddi miktarda iyileşme beklenir


Bu faydalar malzeme-hammadde bulunurluğu sağlanarak üretimde, mamul bulunurluğu sağlanarak dağıtım-toptan-perakendede gerçekleştirilebilir.


Tam ve kapsamlı etki için firma bünyesindeki departmanların birbirleriyle çelişen hedef ve gündemleri CEO tarafından uyumlandırılmalıdır. Ayrıca hiçbir firma izole değildir, tedarik zincirindeki diğer firmalarla birlikte bu uygulamaya geçilmesi çok daha yaygın sonuç alınabilmesini sağlayacaktır. 


Kendiniz yapabilirsiniz veya Alkyone Consulting (Rudolf Burkhard) den destek alabilirsiniz, yama formatındaki yazılımı ERP yazılımınıza (SAP uyumlu modül var) ekleyebilirsiniz, her durumda aynı güzel sonucu alabilirsiniz.  


Rudolf Burkhard izniyle tercüme edilmiştir :)