14 Ağustos 2016 Pazar

Flatland: Düzülke / Edwin A. Abbott / 1884 / kitap özeti ve yorum

Victoria döneminin önde gelen ilahiyatçı ve bilginlerindendir. Kitabını kendi adıyla değil, "kare" takma adıyla yayınlamıştır. Boyutlar arasındaki bakış farklılıklarına vurgu yapar. Tuhaf şekilde kadının toplumdaki yeri hakkında ayrıntılara girer, kadını gerekli ama tehlikeli ve ikinci sınıf olarak görür. Kendi yorumlarımı italik dizdim.

Boyutlar arasındaki bakış açıları farkı paradigma farkları olarak yorumlanabilir. En ilginç kısmı kendi paradigmamıza tutkuyla bağlı olmamız ve diğer paradigmaya öfkeyle yaklaşmamızdır.

Noktaülkede boyut yoktur, boyut sayısı sıfırdır. Noktaların ülkesidir.
Çizgiülkede tek boyut vardır. Düz çizgilerin doğrusal ülkesidir.
Düzülkede iki boyut vardır. Karelerin, dairelerin, üçgenlerin,... düzlemsel ülkesidir.
Uzayülkede üç boyut vardır. Küplerin, prizmaların, kürelerin,... hacimli ülkesidir.

Önsöz - Isaac Asimov
Her boyuttaki canlılar kendi hallerinden fevkalade memnundurlar, görüş açılarının sınırlılığını anlamadıkları gibi bu sınırları göstermeye ve aşmaya çalışan her girişime de öfkelenirler. İnsan doğuştan kör birine rengi, doğuştan sağır birine müziği nasıl anlatabilir?

Sürekli beraber yaşadığımız veya inanmak üzere yetiştirildiğimiz sınırlamaları sorgulamadan kabul etmeye eğilimliyizdir. Buna paradigma diyoruz. Sınırlama olmasaydı ya da farklı nitelikte olsaydı, Evren yine var olabilirdi, ama bu bizim Evrenimiz olmazdı.

1.Bölüm - Bu Dünya (Düzülke anlatılıyor)
Her ne kadar dostunuzun şekli üçgen, kare, daire vs olsa da yaklaşırken gördüğünüz hep düz bir çizgidir. Aslında iki boyut vardır, olduğu bilinir ama ancak biri görülür, üstelik böyle olduğu bilindiği halde kimse de garipsemez. Toplumsal statü "sivri" açıların azalması ve kenar eşitliğine dayalı düzgünlük artışıyla karşılanır, dolayısıyla en seçkinler daire şeklindedir. Bu ülkede kadına "iğne" formunun layık görülmesi manidardır. Bu dünyada renk ayırt edici bir faktör olarak ortaya çıkıyor ancak daha sonra tekdüzeliliğe aykırı bulunarak yasaklanıyor. Mahalle baskısı yeni fikirleri, uygulayanlar olsa bile, caydırıyor. Bu yüzden paradigma değişimi çok zordur. 

2.Bölüm - Başka Dünyalar (Çizgiülkeye yaklaşacak, Uzayülkeden kendisine yaklaşılacak)
Rüyasında Çizgiülkeyi görür. Düz bir çizgi üzerinde sağa-sola hareket eden farklı uzunluklarda çizgiler ve noktalar vardır. Onlar birbirlerini sadece nokta olarak görebilirler. Yanlarından geçemezler, herkesin komşusu kaderidir. Çizgilerin her iki ucunda farklı sesler çıkaran ağızları vardır, sadece dinleyerek seslenen çizginin uzunluğunu tayin edebilirsiniz (seslerin duyulma anındaki farktan). Tam ortadaki kralla konuştuğunda hayatından memnun ve "düz doğrunun" dışında hiç bir şey olmadığından emin olduğunu fark etti. Bu son derece sınırlayıcı ve kasvetli bir yaşamdı "kare" için. Krala gördüklerini anlattı, Kral bu kadarını "çıkarsama" yaparak zaten bildiğini söyledi. Kralın dünyasına girip kare olduğunu göstermek istedi ancak dünyası doğrusal bir kesitten ibaret olan Kral sadece bir çizgi kesidi görebildi, inanmadı. Kral öfkelendikçe sonunda kare de öfkelendi, birbirlerini beğenmediler ve kare uyandı. Doğrusal dünyada tahmin-mrp-optimizasyon-birim maliyetle yaşayanlara farklı bir seçeneğin varlığı (doğrusal olmayan dünya) gösterilmeye çalışıldığında buna benzer bir ortam oluşuyor. Anlatan ucube olarak algılanırken, anlatanın gözünde diğerleri değersizleşiyor, mutabakat sağlanamıyor, birlikte öğrenme ve gelişme sonucu elde edilemiyor.

Bir gün küre, karedeki vizyonu fark ederek ve seçilmiş elçi olarak ona yaklaşmak istiyor. Kürenin sesini duyan ama onu göremeyen kare biraz endişeleniyor. Doğal olarak kendi düzleminin dışında hiç bir şey olmadığından emin, dolayısıyla gaipten sesler duyduğunu sanıyor. Küre anlatıyor, konuşuyorlar ama kare düzlemiyle sınırlı olduğu için inanmıyor, sinirleniyor. Küre, karenin düzlemine yaklaşıyor ve kare giderek uzayan ve sonrada kısalan düz bir çizgi görüyor. Kare izin isteyerek küreye dokunuyor ve doğal olarak bir daire fark ediyor, kendi düzleminin en seçkin üyelerinden biriyle karşılaştığını düşünerek saygısızlığı için özür diliyor ancak inatla inanmıyor. Kürenin zorlamasıyla aniden kendi düzleminin dışına çıkıyor ve şaşkınlık içinde kalıyor. İlk defa cisimleri gördüğü gibi kendi düzlemindeki düz çizgi görünen ve "çıkarsamayla" aslında daire, kare vs olduğunu düşündüğü şekillerin "kendilerini" görüyor. Paradigma değişimi iknayla değil, zorlayarak oldu! Bunun üzerine heyecanlanarak küreden bir sonraki boyutu göstermesini istiyor. Küre öfkeyle red ediyor, bunun saçma bir fikir olduğunu söylüyor, elbette evren uzayülkeden ibarettir diyor. Az önce düzülkede kendinden zayıf gördüğü kareyi aydınlatmaya çalışırken benzer bir durumda kendisi kalınca öfkeleniyor, hep aynı tavır... Kare, düzlemine dönüp herkese uzayülkeyi anlatmak istiyor, bunun çok kolay olduğunu düşünüyor. Dunning-Kruger Etkisi görülüyor, herkesin bu fikrin cazibesine kapılacağını, hemen anlayacakların hatta seveceklerini sanıyor, oysa ki Galileo örneğindeki gibi, eziyet gören peygamberler gibi kimse yeni paradigmayı kırmızı halıyla karşılamıyor. Yine de düzlemine dönüyor, deniyor, ailesi dahil kimseyi inandıramıyor..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder