14 Ağustos 2022 Pazar

Aylaklığa Övgü / Bertrand Russell / 1935 / kitap özeti

Kendi notlarım italik dizilidir, 

sürdürülebilirlikle ilişkilendirmeye gayret ettim. 

Denemeleri buna göre sınıflandırdım.




UNSDG8 - insana yakışır iş ve ekonomik büyüme, UNSDG12 - sorumlu üretim ve tüketim

  • Aylaklığa Övgü 
    • Dünyada gereğinden çok çalışılıyor, çalışmak erdem midir?
    • Asıl kötü insan biriktiren insandır (ihtiyacından fazlasına sahip olma ihtiyacı).
    • Mutluluğa ve refaha giden yol çalışmanın örgütlü bir düzen içinde azaltılmasından geçer.
    • Tarım Devrimi, uzun bir süre boyunca toprak sahibini imtiyazlı aylak yaptı. Binlerce yıllık süreç hepimizde "çalışmak erdemdir" hissini alışkanlık haline getirdi.
    • Çalışma ahlakı köle ahlakıdır, modern dünyada köleye ihtiyaç yoktur.
    • Uygarlık için boş vakit şarttır, eski zamanlarda bir azınlığın boş vakte sahip olması büyük çoğunluğun emeği sayesindeydi. Uygarlık dediğimiz şeyin hemen tamamını bu aylaklar yaratmıştır.
    • Savaştırmak ve savaş sanayiinde çalıştırmak için erkekleri serbest bırakmak amacıyla yaratılan bilimsel örgüt, eğer savaştan sonra da korunsa ve çalışma saatleri dörde indirilseydi herkesin refahı yerinde olurdu. Halbuki böyle yapılacağına, o eski karmaşık sisteme dönüldü, emeklerine ihtiyaç duyulmayanlar işsiz bırakıldı. Neden? Çünkü çalışmak görevdi, çünkü insanın ürettiği oranda değil ölçüsü çalışkanlık olan erdemi oranında ücret alması gerekiyordu..
    • Çamaşır mandalı üretimini örnek alalım. İhtiyaç fazlası  üretim sonunda işsizlik - aşırı çalışma uç noktalara ulaşıyor.
    • İnsanın ürettiğinden fazlasını tüketmesi adaletsizliktir.
    • Sıradan işçiler günde 4 saat çalışsalardı, hem her şeyden herkese yetecek kadar bulunurdu, hem de ortada işsizlik kalmazdı.
    • Verimlilik fikrine bir dine sarılır gibi bağlanırız.
    • Para kazanmak iyi ama para harcamak kötüymüş gibi düşünürüz ancak bu ikisi bir madalyonun iki yüzü gibi birliktedir.
    • Mal üretiminde bir erdem varsa, bu erdem, o malın tüketilmesinin sağlayacağı üstünlükten gelmelidir.
    • Çalışma saatlerinin dörde indirilmesini önerirken, dört saatlik çalışmanın bir insana, yaşamak için gerekli ihtiyaç maddeleriyle rahatlıkları sağlayabilmesi ve insanın geri kalan zamanını dilediği gibi kullanabilmesi gerektiğini söylemek istiyorum.
    • Böyle bir dünyada mutluluk - yaşama sevinci olacak, kamu yararına çalışmalar yapılabilecek, savaş isteği ortadan kalkacaktır. 
  • Sosyalizmden Yana Güçlü Kanıtlar 
    • Sosyalizme geçiş için kanlı bir devrim şart değildir, barışçıl yollarla yapılabilir.
    • Sosyalizm, sadece proleteryaya ait bir doktrin değildir.
    • Sosyalizmi iktisadi ve siyasal olarak iki bölümde tanımlayalım:
      • İktisadi: asgari olarak toprak, madenler kapital, bankacılık, kredi ve dış ticareti kapsamak üzere kesin iktisadi iktidarın devlet elinde olmasıdır.
      • Siyasal: Kesinlikle demokratik olmasıdır.
    • Şarklı bir köy ağası tüm toprak ve kaynakların sahibidir ama sosyalist bir rejim değildir.
    • Demokratik hükümete duyulan saygıyı kim zayıflatırsa, o bilerek veya bilmeyerek Sosyalizm-Komünizmin değil, Faşizmin ekmeğine yağ sürüyor demektir.
    • Kısıtlamalar bir derecelendirme konusudur, eşik seviyeleri belirlenebilir.
    • Özel mülkiyetin yasaklanması gerekmez, yasaklanacak olan özel yatırımdır.
    • Mustafa Kemal' in Devletçilik - Halkçılık ilkeleriyle yakın bir benzerlik seziyorum.
    • Kundura üretimi yapan bir fabrikayı örnekliyor, tahminler tutmadığında girişimci servetini kaybederken; çalışanlar işsiz kalıyor, yoksulluk beliriyor. Ölçek ekonomisi fikri aşırı üretim isteğini körüklüyor, üretilen malların satılabilmesi için yapılan pazarlama çabası da aşırı tüketimi körüklüyor. 
    • Kapitalist ekonominin firma bazında ölçütü ürünün firmaya maliyetidir, topluma değil. Ölçek ekonomisinin gücüne dayanamayan yerel esnaf - KOBI ler de iflas ediyor. Diğer yandan dünyanın kaynakları da yağmalanıyor.
    • İşçinin işveren için taşıdığı değer işçinin çıkardığı iş miktarına dayanır, bu da işveren tarafından çalışma günün uzunluğuyla orantılı kabul edilir. Dolayısıyla üretim güdüsü hem işçinin hem işverenin çıkarına uygundur, fazla mesai yapılır, aşırı üretim ve peşinden aşırı tüketim görülür. Çalışma saati sınırlanmalıdır.
    • Gelecek endişesi, iktisadi güvensizlik hissi çalışanları çalışırken gergin, çalışmıyorken endişeli yapar, mutsuz eder. Servet isteğinin kökü bu güvensizlik hissidir. Zengin olmak için değil, aç kalmamak için çalışıyoruz. Çalışmak toplumsal bir zorunluluk olarak konumlanabilir ancak insanların hizmetine gerek duyulmadığında gelirleri kesilmemelidir (işsizlik, hastalık, emeklilik,...).
    • Başarının toplumdaki algısı paradır. Bunun yerine onurlu bir iş yapmak, yöneticilik yapmak gibi kavramlar konulabilmelidir. Mustafa Kemalli yıllarda Cumhuriyet rejiminde devlet memurluğu yüksek gelirli bir iş değildi ama çok prestijliydi.
    • İktisadi sistemde reform yapılmadıkça eğitim sistemi düzeltilemez.
    • Kamu hizmetleri kar amacı güdülmeden yapılmalıdır, taşerona verilen işler sıkı denetlenmelidir.
UNSDG 10 - Eşitsizliklerin azaltılması, UNSDG 16 - barış, adalet ve güçlü kurumlar 

  • Aylaklığa Övgü 
    • Bir iktisadi adaleti gerçekleştirmeye kalkışmadığımız için tüm ulusal gelirin büyük yüzdesi, nüfus içinde büyük bölümü hiç çalışmayan küçük bir azınlığa gider. Üretim hiç bir şekilde merkezden yönetilmediği için sürüyle gereksiz şey üretiriz. Nüfusun bir bölümünü gerektiğinden çok çalıştırmak suretiyle geri kalanların emeğinden vazgeçebildiğimiz için, çalışan nüfusun büyük yüzdesini aylak bırakırız. Bu yöntemler yetersiz kalınca da savaş çıkarırız.
  • Faşizmin Baba Soyu 
    • Faşizm düşünce okulunun kurucularında ortak nitelikler vardır. Onlar iyiyi duygudan yada algıdan çok iradede ararlar; iktidara, mutluluktan çok değer verirler; kaba kuvveti kanıta, savaşı barışa, aristokrasiyi demokrasiye, propagandayı bilimsel tarafsızlığa tercih ederler. Onlar zevkin yerine şan ve şerefi, bilginin yerine isteklerinin doğru olduğu pragmatik iddiasını koyarlar.
    • Dünyanın en çok ihtiyaç duyduğu iki şey Sosyalizm ve barıştır, ama bunların her ikisi de, zamanımızın en güçlü adamlarının çıkarlarına aykırıdır. Sosyalizme ve barışa götüren basamakları, geniş halk yığınlarının çıkarlarına aykırıymış GİBİ GÖSTERMEK zor değildir, bunu yapmanın en kolay yolu da kitle histerisi yaratmaktır.
  • Komünizm ve Faşizm 
    • Neden komünist değilim?
      • Marx insanların gelişimi için MUTLAKA ilerleme olmalıdır diyor. Gerçekten mi?
      • Marx artık değer kavramı Ricardo - Malthus gibi çeşitli kuramaların kısmi kabul veya reddine dayanan subjektif bir değerlendirmedir.
      • Marx da insandır, yanılmış olabilir.
      • Komünizm demokratik değildir.
      • Komünizmde fikir özgürlüğü yoktur.
      • Neden el işçisi, beyin işçisinden üstün tutuluyor? Derecelendirme gerekli mi?
      • Sınıf savaşı gerçekçi değildir, proleterler sayıca çok olsa bile sermayenin gücü oldukça belirgindir.
      • Marx motivasyonu öfke gösteriyor, dolayısıyla devrimden sonra tekrar barış ortamı çok zor kurulabilir.
    • Komünizmin amacı bana uygun, amaca ulaşma aracı değil. Faşizmin amacı da, aracı da bana çok ters geliyor. Faşizm, Komünizme bir cevaptır.
    • Faşizm karmaşık bir akımdır, milletler arasında yorum farkları vardır.
      • Anti demokratiktir.
      • Karakterinde Kapitalizm ve Milliyetçilik ögeleri egemendir.
      • Komünizm-sosyalizm olması halinde zarar görmekten endişe eden orta tabakaya hitap eder.
      • Çoğunluğu değil, seçilmişleri "düşünmeye değer" kabul eder.
      • Felsefesi yoktur, psikoanalizi vardır.
      • Diktatörlüğün başlangıcı iyi (romantik) olsa bile zaman içinde despotizme evrilecektir.

UNSDG 5 - toplumsal cinsiyet eşitsizliği

  • Mimarlık ve Toplumsal Sorunlar 
    • Kadın - erkek eşitliğinin mimari ve sosyal boyutları vardır.
    • Doğuran kadınlar maddi olanaksızlıklar - mimari/fiziki ortam eksikleri - entellektüel birikim - vb nedenlerle nitelikli anne olamayabilir.
    • Bireysel dairlerden oluşan apartmanlar yerine bir avlu etrafında bir araya getirilen site formunu hayal edin. Bu sitede ortaklaşa kullanılacak bir mutfak, ferah bir yemek salonu, eğlenceler - toplantılar - sinema için başka bir salon olsun. Avluda her yaştan çocuk için profesyonel eğitimcilerle desteklenen, çocuk dostu mobilya ve eşyayla düzenlenmiş, çocuklara besleyici bir diyet uygulanan, açık havadan yararlanabildikleri bir anaokulu olsun. Çocukların ve annelerin kazancını bir düşünün.
    • Benzer bir ortamı Vietnam'da görmüştüm. Mahalledeki Budist tapınağına ellerinden geldiği ölçüde bağış-aidat veriyorlardı, herhangi bir misafir-nişan-düğün-cenaze-toplantı vb olduğunda tapınağın salonlarını kullanıyorlar, çocukları gün içinde tapınağa bırakabiliyorlardı. Benzer bir düzenlemenin siyasi etkilerden arındırılmış olarak bizim camilerimizde de yapılabileceğine inanıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder