Matías Birrell 14/08/2020
Firmaların başarısı neye bağlıdır? Verilen makro kararlar ana yönü (gerçek kuzey) belirler, mikro kararlar günlük uygulamalara yön verir. Üreten veya pazarlayan bir firmadaysanız en önemli makro karar müşteriye en yüksek servis düzeyini sağlamaktır.
Alternatif olarak “Firmamızın amacı bazı
müşterilere kötü servis verilse dahi yine de maliyeti düşürmektir”
diyebilirsiniz. Eminim bu alternatifin orta-uzun vadede daha yüksek maliyetlere
yol açtığını bilecek kadar tecrübeniz olmuştur. Dolayısıyla ilk kararımızla
devam edelim: Müşteriye en yüksek servis düzeyini sağlamak..
Firmaların
çoğu temelde iki konuda söz verirler: 1. Stokta hazır ürün bulundurmak 2. Teslim tarihi vermek
İlk sözde ürünler standarttır, müşterinin
üretim veya nakliye için zamanı yoktur, rakiplerin deposunda stokta hazır ürün
vardır. Dolayısıyla stok tutmanız gerekir. Müşteri istediğinde hazır stok yoksa
satışı kaçırırsınız. Sıfır stok durumudur. 150 ürününüz olsun ve 35 üründe
sıfır stoka düştüğünüzü düşünelim, bu durumda 23% sıfır stoklusunuz demektir.
Bunun satışa etkisi nedir? Her ürüne olan talep aynı değildir. Pareto
Prensibine göre satışların %80i ürünlerin %20si ile gerçekleşir. 80/20 ifadesi
asimetriyi gösteren bir örnektir, gerçekte 70/30 veya 90/10 gibi de olabilir.
Önemli
olan sıfır stoklu %23 lük grubun içinde çok sayıda hızlı satan ürün olmasıdır,
yani kayıp satışlar %23 ten daha fazladır. Bir fabrikada 250 ürün ve %5 sıfır
stok durumu vardı, haftadan haftaya ürünler değişirdi ama her hafta %5 kadar
ürün sıfır stokluydu. Cesaret gerektiren bir deney yaptılar: Sıfır stokları
önlemek üzere genel stok seviyesini yükselttiler. Sıfır stok yaşanmayan sekiz
ay sonra satışlarda %40 artış gördüler. Bu önereceğim bir yöntem değil ama
tezimi doğruluyor, ölçtüğümüz sıfır stok oranının çok daha üzerinde satış kaybı
yaşandığını gösteriyor.
Bu hikaye maalesef iyi bitmiyor. İlk yıl %40 artan satışla mutluydular ancak aşırı stoklar ikinci yıl içinde sorunlara sebep oldu:
- Depo alanına sığamadılar, yeni depo alanı yaratmak pahalıydı. Satılamayan ürünleri ürettikçe stoklar artmaya devam ediyordu.
- Stoklara bağlanan para nedeniyle yeni satınalmalar/üretimlere kaynak ayıramadılar, yeniden yetersiz stoklar ortaya çıktı.
- Aşırı stoklar depoda beklerken bozulmalar oldu, büyük bir israfla karşılaştılar.
Aslında
makro karar biraz önce mutabık kaldığımızın aynısıydı: müşteriye en yüksek
servis düzeyini sağlamak istemişlerdi. Ancak her gün bu makro kararla uyumlu
olmak adına ihtiyaç fazlası üretime mikro karar vermişlerdi. İşte bu kararlara
katılmıyorum. Depodaki sıfır stoklar ve aşırı stoklar her gün verilen bu mikro
kararların sonucuydu. Her ürün için, her gün, kaç adet üretileceğine veya
tedarik zincirindeki hangi noktaya kaç adet sevk edileceğine karar
vermelisiniz.
Uygulama
iyi değilse stratejinin ne kadar iyi olduğunun önemi kalmaz. Yani makro
kararlar genellikle iyidir ancak mikro kararlar başka sonuçlara yol açar. Bir
çok insan sürekli olarak %94+ bulunurluk
sağlamanın stok maliyeti nedeniyle mümkün olmadığına inanır ve makul bir sıfır
stok oranına razı olurlar. Hiçbir durumda tavize razı olmamayı Dr. Goldratt’
tan doğrudan öğrenmiştim. Bu konuda Kısıtlar Teorisi çözümü on yıllardır
çok farklı sektörlerde binlerce firmada %100 e yakın bulunurluk sağlamış,
stokları ve maliyetleri düşürmüştür.
Bir çok
firmada mikro kararlar neden bu kadar ters sonuçlara sebep oluyor? Sebep yanlış
varsayımlara dayanmalarıdır. Yanlışlık, tamamlamalar (üretim siparişleri,
satınalma siparişleri veya sevk emirleri) arasında gerekenden daha uzun ve değişken
zaman olmasıdır. Bu zaman tutulması gereken stok
miktarını belirleyen ana parametredir, gerekenden uzun zaman gerekenden fazla
stok anlamına gelir, mali yükü ağırlaşır, daha geniş depo alanlarına ihtiyaç
doğurur.
Neden bu
zaman hem uzun hem de değişkendir? Çünkü Ekonomik Sipariş Miktarı veya MIN/MAX (Tekrar
Sipariş Noktalı) uygulanır. Her iki kavram da optimum stok yönetiminin
temelleri olarak kabul edilir. Her ikisi de faaliyet maliyetlerinin üretilen –
satınalınan – sevk edilen ürünler tarafından eşit olarak yüklenildiği yanlış
varsayımına dayanırlar.
Eğer sabit
ve mümkün mertebe kısa aralıklarla tamamlama yapabilirseniz gereken stok
miktarı azalacaktır, mali yük veya alan ihtiyacı olmayacaktır, dolayısıyla stok
seviyeniz düşerken ihtiyacınız olan ürünleri alacak sermayeniz olacaktır, %100
e yakın bulunurluk artık erişilebilir olmuştur.
Bir daha
%94-96 dan daha yüksek bulunurluk sağlanamaz dediklerinde sisteminizdeki
sebep-sonuç ilişkileri üzerinde tekrar ve daha dikkatli düşünün.
İkinci söz
sonraki yazıda değerlendirilecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder