19 Ağustos 2019 Pazartesi

KRİZ / Henry Kissinger / 2003 / kitap yorumu

Kanımca Uluslararası İlişkiler-Siyaset öğrencilerinin okuması gereken bir kitap. Arap-İsrail Savaşı ve Vietnam Tahliyesi dönemindeki görüşmeleri aktarıyor. Diplomatik lisan, devletlerin ilişkileri, dünyanın işleyişi hakkında ipuçları içeriyor.

İSRAİL - ARAP SAVAŞI

ABD ve SSCB yi yaramaz çocukların (İsrail, Mısır, Suriye) velileri ve diğer ülkeleri de apartmandaki komşular gibi düşünebilirsiniz. Çocuklar kavgaya tutuştuğunda tipik ebeveyn önce kavgayı bitirir ve sonra muhasebeyi yapar, değil mi? Bu örnekte öyle olmuyor....

1970 li yıllar, kırmızı hat var, internet-cep telefonu vb yaygın değil. Soğuk Savaş yılları... Nixon zamanı, bir tarafta Watergate iç siyaset krizi yaşanıyor, bir tarafta Vietnam kaosu devam ediyor, şimdi bir de YomKippur Savaşı başlıyor. ABD, İsrail'i yatırım yaptığı bir şirket gibi görüyor. Mısır ve Suriye ile diplomatik ilişkisi yok, bu iki ülke SSCB yörüngesindeler. Süper Güçlerin Orta Doğu ajandaları farklı. Petrol, taktik silahlarda üstünlük yarışı, diplomatik avantaj arayışı.. SSCB de Brejnev zamanı, 1962 Küba Krizinden sonraki günler.

Birleşmiş Milletler kurulmuş, Güvenlik Konseyi veto hakkına sahip 5 ülkenin liderliğinde, bir de Genel Kurul var. NATO görevde, Avrupa Birliği henüz yok, Almanyalar daha birleşmemiş... Hiyerarşi her hükümette belirgin, ABD de çeşitli ülkelerin farklı birimleriyle doğrudan bağlantısı olan bakanlıklar var, iletişim kolay değil, saat farkları sıkıntı yaratacak ölçüde belirgin.. İsrail ve Araplar birbirleriyle hiç bir zaman doğrudan temas etmiş değiller. Daha önce 3 savaş olmuş ve İsrail hep üstün gelmiş.

Askeri açıdan İsrail ABD teçhizatlı, az nüfuslu, küçük bir ülke. Arap ülkeleriyle çevrili, tecrit edilmiş, 1948 de kurulduğundan bu yana sürekli risk altında yaşamış, henüz 25 yıllık bir devlet. Suriye ve Mısır SSCB teçhizatlı, önceki yenilgiler nedeniyle gururları kırık, nüfus zengini, Arap devletlerinden destek bekleyen ülkeler. Mısır Süveyş Kanalı nedeniyle uluslararası önemde.

Savaş Müslümanlar için Ramazan ayının 10. gününde, Yahudiler için Bayram gününde iki cepheden birden baskın olarak başlıyor. İlk hafta Arap üstünlüğü var. Önce SSCB nin Araplara teçhizat-silah desteği başlıyor, bir süre sonra ABD de İsrail'e benzer destek sağlıyor. İkinci haftadan itibaren İsrail avantajı yakalıyor. Üstün durumdaki ilkeler ateşkesi istemiyor, savaşın sonunda İsrail, Mısır' ın 3.Ordusunu kuşatınca pazarlıklar hızlanıyor.

ABD ve SSCB savaşın başlamasına rağmen doğrudan ateşkes istemiyorlar, BM toplantısına bile mesafeli kalıyorlar. Her iki taraf da savaşanlardan birinin üstün duruma geçmesine zaman tanımak istiyor!

BM Genel Kurulu yerine, Güvenlik Konseyi toplantısını tercih ediyorlar. Toplantıya kimin davet edeceği, toplantının zamanı, toplantının gündemi, karşılıklı pozisyonlar, sürecin işleyişi hep müzakere konusu ediliyor.

Toplantıdaki bir soruya verilecek cevap alternatifleri diplomatik lisan hakkında ipucu veriyor:
Cevap vermeyelim, söz istemeyelim, söz alalım ama başka bir konuda konuşalım, bu konuda konuşalım ama özetle hiç bir şey söylemeyelim;
bir tasarı varsa pozisyonumuz veto etmek, veto etmemek, karşı çıkmak, karşı çıkmamak, sessiz kalmak, desteklemek, çekimser oy vermek...

Aralarında anlaşıyorlar, tiyatro performansı sergileniyor, İngiliz - Fransız - Çin delegasyonu yoklanıyor. Odak kısa vadede yaşanan savaş olmalıyken, ABD-SSCB ilişkileri ve uzun vadede çıkar çatışmaları oluyor. Piyonlar savaşıyor, insanlar ölüyor... Bu arada tasarılardaki - konuşmalardaki - bildirilerdeki kelimeler özenle seçiliyor, çeşitli kademelerde onaylanıyor, duyuruyu kimin - nerede - ne zaman - hangi medyayla yapacağı belirleniyor. ABD içinde başkan - senato - Demokrat / Cumhuriyetçi - Yahudi Lobisi - bakanlıklar arasında görüş farkları, çıkar çatışmaları, muhalefet yaşanıyor.

Oyalama-erteleme taktikleri tartışılıyor, saat farkları, iç siyaset, gereksiz sorularla yazışmaların uzatılması, yanlış anlamalar, sözde yanlış anlamalar, yüzyüze konuşma talepleri, "başkana soracağım" tavrı, toplantıya geç kalmalar, vaktinde başlamak ama oylamayı geciktirmek için meşgul etmek, istihbarat paylaşımları-farklılıkları, ....

ABD, İsrail'in destek çağrısına hemen cevap vermiyor, mecbur kalınca artan tempoyla hava köprüsü kuruluyor. Başlangıçta EL-AL sivil uçaklar kullanılıyor, yetmeyince kiralık uçak aranıyor ama hiç bir firma savaş bölgesine uçak yönlendirmek istemiyor, sonunda ABD nin C130 nakliye uçakları devreye giriyor, bunlara İsrailli pilotlar isteniyor, yakıt ikmali nedeniyle Portekiz açıklarındaki Azor adalarındaki üs kullanılıyor, bu da çeşitli onay prosedürü nedeniyle gecikmeler yaratıyor. Bir kere köprü kurulduktan sonra İsrail savaş sonundaki asi tavra girdiğinde kesmek kolay olmuyor.

Ateşkesi sağlamak için SSCB askeri fikrine ABD itiraz ediyor. Asker yerine gözlemci isteniyor. BM gözlemcilerinin ülkeleri de sorun oluyor, demir perde ülkeleri ve NATO üyeleri istenmiyor, Afrika vb ülkeler konu ediliyor.

İsrail kanalın Mısır tarafına geçtikten sonra savaşın seyri değişiyor. Kuşatılan Mısır ordusunun imhası ABD ve SSCB nin işine gelmiyor. İsrail ise mutlak darbe için ısrarcı. Ateşkes sağlansa bile yetmiyor çünkü çölde açlık-susuzluk var. Konvoy geçişlerine izin verilmiyor. Sonunda izin verildiğinde TIR şoförlerinin İsrail bölgesinde Mısırlı değil, BM - İsrail şoförü olması isteniyor. Abluka kaldırılırken askeri mühimatın imhası tartışma konusu oluyor.

VİETNAM TAHLİYESİ

ABD iç siyasetinde abartılı muhalefet olan bir dönemde yaşanıyor. Nixon' dan sonra yeni başkan Ford oluyor. Tahliye için gereken parayı kongre bütçeye koymayı red ediyor. Watergate sonrası çıkan yasalar başkanın re'sen hareketini çok kısıtlıyor. Saat farkı oldukça fazla. Kuzeyin ilerlemesi devam ediyor, Güney yetersiz, Saygon düşmek üzere. Saygon'a çok yakın mesafedeki Kamboçya' da Kızıl Kimmerler sorunu var. Saygon Havaalanı giderek emniyetsiz bir hal alıyor. ABD kuvvetleri ve devlet mekanizması arasında uyumsuzluk var, koordinasyon zayıf. Zamana karşı yarış başlıyor.

Tahliye sadece personel için değil, yüksek teknolojili ABD askeri malzemesini de komünistlerin eline geçmeden çıkarmak gerekiyor. Havaalanı tehdit altındayken kısa süreli bir ateşkes sağlanıyor ancak kapasitenin sınırlı olduğu ortaya çıkınca kurtarılmayı bekleyenlerde panik başlıyor, piste hücum edince uçaklar inemiyor. ABD li personel kadar ABD yi destekleyen Vietnamlılar da var. Tarihin en büyük helikopterli tahliye operasyonunda bir gecede 7000 kişi kurtarılmış, uçaklarla birlikte 50.000 kişi, daha önce kaçanlarla birlikte ABD ye göç edenler 138.000 kişiye ulaşmıştır. Bu insanlar için yıllarca sürecek milyarlarca dolarlık ABD ye uyum programları düzenlenmiştir.

ABD elçiliğindeki kayıtlara göre tespit edilen yaklaşık 30.000 işbirlikçinin öldürüldüğü tahmin ediliyor. Yıllar boyunca deniz yoluyla kaçmaya çalışan 400.000 kişinin akibeti belirsiz.

Vietnam'da yaşadığım 6 ay boyunca izlenimlerimi seyahat sekmemde bulabilirsiniz, konuyla ilgili bulduğum bazı linkleri paylaşıyorum:

https://www.rotadisi.com.tr/saygon-kacis/

https://www.rotadisi.com.tr/category/vietnam/

https://daha-iyisini-yapabilirmiyiz.blogspot.com/2017/05/vietnam-amerikan-etkisi.html

https://daha-iyisini-yapabilirmiyiz.blogspot.com/2015/03/israil-izlenimlerim-mart-2015.html

https://daha-iyisini-yapabilirmiyiz.blogspot.com/2015/02/start-up-nation-israil-kitap-ozeti.html

https://daha-iyisini-yapabilirmiyiz.blogspot.com/2015/02/israil-turkiye-karslastrmal-kalknma.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder