Atatürk Etkisi haklıdır, halklıdır. Fikir ve eylem bütünlüğüdür. Kuldan birey, ümmetten millet, saltanattan cumhuriyet yaratmıştır. Kurucu ve kurtarıcıdır. Gençliğe Hitabede belirtildiği gibi "özel" birini beklemeyeceğiz, biz yeteriz!
II.Abdülhamit mi?
Döneminde Osmanlı 1.600.000 km2 ye yakın toprak kaybetti. Yabancılara toprak satıldı.
Halifelik kozuna rağmen İslam Birliği sağlanamadı.
Düyunu Umumiye ve Jandarmalı Tütün Rejisine engel olunamadı.
1854-1914 arasında 42 dış borç anlaşması yapıldı.
Yerli bir tek şirket kurulmadı. Herşey "imtiyazlı" yabancı şirketlere teslim edildi.
Demiryolu yapacak şirketlere "kar garantisi" verildi.
Köylü - asker perişandı, donanma çürütüldü (adaların kaybedilmesine kadar tesiri oldu).
İstibdat-sansür-jurnal düzeni geldi, 30 yıl sürdü.
210 yıllık birikimi yok saymak, 142 yıl geriye dönmek
24 Haziran 2018 itibariyle Türkiye cumhuriyetten meşrutiyete geri döndü.
210 yıl önce 7 Ekim 1808 de II. Mahmut döneminde Sened-i İttifak yapıldı.
142 yıl önce 23 Aralık 1876 da II. Abdülhamit Kanuni Esasi ile Meşrutiyeti başlattı.
Bugünkü anayasamız oldukça benzer yetkileri tanıdı..
Bu dönemde sarayın uleması, bürokratları, paşaları oluştu.
Dayanağı yoksul-dindar halktı; şeyh-şerif-seyit-üfürükçü-tarikat hortladı.
Osmanlı böyle battı
Osmanlı'da, daha Fatih Sultan Mehmet döneminde, yani 15.yüzyılda altın ve gümüş darlığı başlıyor. 1550 den sonra devlet akçeyi sürekli küçültmek zorunda kalıyor.
İlk büyük kıtlık 1494-1503 arasında yaşanıyor. Son büyük kıtlık 1873-1875 arasında görülüyor.
Kapitülasyonlarla yabancılara sadece ticari-ekonomik değil, aynı zamanda kültürel-dini-hukuki ayrıcalıklar da veriliyordu. Baltalimanı Anlaşması İngilizlerle yapıldı ancak öteki devletler de yararlanabilecekti!
1854-1875 arasında 21 yıl içinde 15 anlaşmayla kabaca 237.000.000 lira borçlandı ancak eline ancak 127.000.000 lira geçebildi...
1914-1922 arasında toplam enflasyon %1200-1700 civarındaydı!!
17 Şubat 1923 İzmir İktisat Kongresi ve 24 Temmuz 1923 Lozan Anlaşmasıyla kapitülasyonlar sona erdi. 1924-1938 arasında Türkiye' nin büyüme hızı %8 in altına düşmedi, enflasyonsuz ve çok az borçla kalkındık. 1923-1938 arasında 11 yıl bütçede gelir-gider denkliği sağlandı, 3 yıl ise gelir, giderden fazla çıktı. Merkez Bankasında altın ve döviz biriktirdik.
Bedelli askerlik, bedelsiz yurtseverlik
1846 da Bedel-i Şahsi uygulamasıyla askere gitmek istemiyorsan yerine birini gönderebilecektin.
1865 te Bedel-i Nakdiye geçildi.
Osmanlıda askerlik konusunda hep "eşitsizlik" ve "adaletsizlik" vardı.
1909 da İstanbul halkının da (müslüman ve diğerleri) askerlik yapması istendi.
1914 te Osmanlı hanedanı dışında kalan her erkeğin askerliği istendi. Bedelli devam ediyordu.
Kurtuluş Savaşında bize bu vatanı bırakanlar kodamanlar değil fakir yurtsever Anadolu insanıydı.
Atatürk'ün "Memleketin gerçek efendisi köylüdür" sözünün arka planı işte budur, sadece çiftçilik değil, senelerce kanıyla bu toprakları vatan yapanlara şükran ifadesidir.
Çanakkale - Kut - Kudüs - Afrin - Halep - Katma
Churcill, Mustafa Kemal için "kaderin adamı" demişti.
Kut Zaferi siyasi bir sonuç üretemediği için arka planda kalmıştır.
Kudüs 11 aralık 1917 de düştü, tam yüz yıl sonra Trump Kudüs'ü İsrail' in başkenti ilan etti!
Emperyalistten müttefik olmaz.
Liman Von Sanders'in ve özünde Enver Paşanın hatalarıyla dağılan orduyu Halep'te Mustafa Kemal tekrar düzene sokuyor.
Fahreddin Paşa'dan İsmet Paşa'ya kutsal emanetler
Sevr hükümlerine rağmen kutsal emanetleri Arap yağmasından korumak gayesiyle Fahreddin Paşa teslim olmadı, direndi. Sonuçta Medine düştü, emanetler trenle İstanbul'a ulaştırıldı ancak daha sonra Anadolu'nun müdafaasında kullanılacak nice asker telef oldu.
16 Mart 1920 de İngilizler İstanbul'u işgal ettiğinde Kuvayi Milliyeciler Topkapı Sarayındaki kutsal emanetleri İngilizler ele geçiremesin diye alıp sakladılar.
Lozan'da tüm ısrarlara rağmen İsmet Paşa geri adım atmadı ve kutsal emanetler bizde kalabildi.
Milli mücadelenin direniş ruhu
Milli Birlik, partisizdi fakat tek değil çok sesliydi. Bölücü değil, birleştiriciydi.
Emperyalizme, saraya/sultana, cehalete/bağnazlığa karşı verilen mücadeleydi.
Diktatörlük aldatmacası: Kendi isteğiyle süreli yetki istedi, meclis istediği zaman verdiği yetkiyi geri alabilecekti, meclis bu yetkileri 3 defa daha oylama yaparak uzattı, son uzatma Büyük Taarruz öncesindeydi ve "süresizdi", buna rağmen kendi isteğiyle yetkilerini meclise geri verdi. Hangi diktatör bunları yapardı?
Sakarya zaferdi, cumhuriyetse fikir..
1071 de Malazgirt ile vatan yapılan bu topraklar 1918-1922 arasında emperyalist işgal altındaydı ve Sakarya Zaferi - Büyük Taarruz ile tekrar vatan yapıldı.
Hedefteki Lozan
Yeniden meşrutiyete dönmek, aynı zamanda laik ulus devletten kurtulmayı gerektirir. Bu nedenle Lozan hedeftedir.
İtilaf devletleri Lozan öncesinde bizi Kurtuluş Savaşı galibi değil, I. Dünya Savaşı mağlubu olarak görüyordu.
Karşımızda Balkan Bloğu-Birleşik Avrupa Cephesi vardı, yalnız başımızaydık.
Başkan tayinini Atatürk yaptı, istememesine rağmen İsmet Paşayı görevlendirdi.
Ülke içindeki sıkıntı ve çalkalanmalar nedeniyle Atatürk bizzat katılmak istemedi, yakından takip etti.
İsmet Paşa Meclis tarafından belirlenen talimatlara sadık kalarak görüşmeleri sonuçlandırdı.
Haim Naum Efendi heyette hahambaşı olarak değil, lisan-ekonomi bilgisi nedeniyle yer alıyordu.
İsmet Paşa sair tehdit ve karalamalara rağmen Türkiye'yi fevkalade temsil etti.
Parola her zaman "tam bağımsızlıktı".
Görüşmelere talimata aykırı taleplerde ısrar üzerine İsmet Paşa ara verdi, ordu alarma geçti, İzmir limanındaki Fransız gemileri kovuldu, İzmir İktisat Kongresi düzenlendi.
Halifelik konusunu İsmet Paşa "iç mesele" olarak değerlendirerek tartışmaya açmadı.
Avrupalılar (Türkiye ve Yunanistan hariç) Lozanı geç (1924, 1926) onayladılar, yeni cumhuriyetin dayanamayıp yıkılmasını umuyorlardı.
ABD gözlemci olduğu için anlaşmayı imzalamaya hak sahibi değildi. ABD ile yine Lozan' da 6 Ağustos 1923 te bir anlaşma imzalandı ancak Senatoda 6 oy farkla red edildi.
Lozan süreli bir anlaşma değildir, Türkiye Cumhuriyeti var oldukça Lozan var olacaktır.
Musul, Batum, Hatay, Kıbrıs, Mısır, Libya Lozan' dan önce elden çıkmıştı. Lozan'a giderken Çanakkale ve İstanbul işgal altındaydı. Karaağaç bizde değildi. Ege adaları ve 12 ada 10 sene önce verilmişti. Musul'u Lozan'da kaybetmedik, 1918 de işgal edildi, 1925 te Şeyh Sait İsyanı vb neticesinde 1926 Ankara Anlaşmasıyla kaybettik.
Lozan'da Gökçeada, Bozcaada, Tavşan adaları ve Anadolu'ya 3 milden yakın mesafedeki ada-adacıkları aldık, Meis'i kaybettik. Yunanistan' a bırakılan adalarda hiçbir deniz üssü kurulmamasını sağladık. İstanbul'u kurtadık, Karaağaç savaş tazminatı olarak alındı. Lozan'da çözülemeyen Boğazlar ve Hatay konularını Atatürk daha sonra çözümleyerek Lozanı tamamladı. Misakı Milli sınırları dünyaya ilan edildi.
Lozan ile kapitülasyon bitti, çağdaş-laik hukuka geçildi. Saltanatın kaldırılması, mübadele ve laik hukuk birliği, peşinden cumhuriyetin ilanıyla Türk Ulus Devleti kuruldu.
Lozan I. Dünya Savaşından sonra imzalandığı halde 95 yıldır hala geçerli olan dünyadaki tek antlaşmadır. Lozan güncellenemez çünkü süreli değildir, ikili değil çoklu imzalanmıştır, kurucu belgedir-Türkiye'nin üniter yapısı değişmedikçe geçerlidir.
Türkiye'nin elini zayıflatan Lozan değil daha sonra yapılan ikili antlaşmalardır. 1950-1960 arasında Adnan Menderes-Demokrat Parti döneminde 54 adet ikili antlaşma yapılmıştır.
Yeni Türkiye
Osmanlıdan sonra kurulan Türkiye Cumhuriyetine Atatürk "Yeni Türkiye" demiştir.
CIA görevlisi Samuel Huntington 1996 da Medeniyetler Çatışması isimli kitabında "Yeni Türkiye" derken Atatürk mirasını açıkça red edecek bir lider bekliyor, siyasal-dinsel meşruluğu kendinde toplayan (halife gibi) bir oluşum istiyor. Yeni Osmanlı olarak tarif edilebilir.
CIA Ortadoğu masa şefi Graham Fuller 2007 de Yeni Türkiye Cumhuriyeti isimli kitabında Atatürk ve kazanımlarını açıkça eleştiriyor, mevcut yönetimi övüyor, Kadir Mısırlıoğlu çizgisinde ılımlı islamı istiyor.
Köy Enstitüleri
17 Nisan 1940 ta mecliste oybirliğiyle kabul edilmişti. O gün oylamaya 148 milletvekili katılmamıştı (Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuat Köprülü gibi). Eğitim içinde üretim, üretim içinde eğitim formüllüydü, 21 enstitü kurulmuştu, İsmail Hakkı Tonguç'un eseridir. Uygulama esaslıydı, kuruluş harcaması devlettendi ancak sonrasında kendi üretimiyle yaşardı. Kültür, sanat, spor, yöre şartlarına göre çiftçilik, meyve-sebze, arıcılık, hayvancılık, vb serbest içerikliydi. Kuruluşundan 14 yıl sonra Demokrat Partinin çabalarıyla 1954 te kapatıldı ve imam-hatiplere dönüştürüldü.
Demokrat Parti zamanında ölçüsüz bir ABD yakınlığı başladı, çok sayıda ikili antlaşma yapıldı, hibeler-krediler derken uçak fabrikaları kapatıldı, ABD üsleri kuruldu, IMF geldi. Yandaş medya ve muhalefete sansür tavan yaptı.
Mussolini - Hitler
"Bir defa iktidarı aldıktan sonra onu asla vermeyeceğiz. Bakanlıklardan bizim ancak ölülerimizi çıkarabilirler." Hitler'in propaganda bakanı Joseph Goebbels, 1932.
I. Dünya Savaşı sonrası komünizm endişesiyle sanayici ve toprak sahipleri faşizmi desteklediler. Faşistler demokrasiyi araç olarak gördüler ve bu destekle iktidara geldiler. Dış mihrak suçlamaları, kadının esas rolünün annelik olması, dini dayanak almaları, imparatorluk hayali, kendi milis teşkilatı, ırkçı ve yabancı düşmanlığı gibi ortak noktaları vardı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder