3 Ekim 2022 Pazartesi

Hepitalizm / Prof.Dr.Aziz Akgül / 2020 / kitap özeti

Benim notlarım italik dizilidir. 

Koronavirüsten sonra tabula rasadayız. Dünyada huzur ve mutluluk yok. 1776 Amerikan Bağımsızlık Bildirgesinde "mutluluğun sağlanması" evrensel hak sayılmıştır. Jefferson ve Franklin manifestolarında mutluluğu esas almıştır. Simon Bolivar "En iyi sisyasi sistem, en büyük toplumsal mutluluğu sağlayandır" demiştir. ABD Başkanı Kennedy 50 sene önce "GSYİH hayatı değerli kılan unsurlar dışarıda bırakılarak hesaplanır" demiştir. BM 65/309 kararının başlığı "Mutluluk: Kalkınmaya bütüncül bir yaklaşım" dır.  

Bir Kızılderili atasözü: "Beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde anlayacak..." Bana Avatar filmini hatırlattı.

Küresel sorunlar: Demokrasi ve insan hakları eksikliği, ayrımcılık-ırkçılık ve popülizm, göç sorunu, israf sorunu, yoksulluk ve gelir adaletsizliği, açlık, eğitime erişim eksikliği, sağlık hizmetlerine erişim eksikliği, çevre kirliliği, silahlanma yarışı, sosyal olumsuzluklar. 

Kök sebebi: Kapitalizm / Liberalizm / Emperyalizm (Küreselleşme), kalkınmanın sadece GSYİH (Gayri Safi Yurt İçi Hasıla) ile ölçümü, Homo Economicus anlayışı

Çözüm: Marx' a göre kapitalizm devrim neticesinde sosyalizme evrilecektir. Hepitalizm (Wellbeing) alternatif bir sistem önerisidir, iki kutbun arası gibi görünmektedir. HepitalizmSürdürülebilir Kalkınma Amaçlarıyla uyumludur. GSYİH ye ek olarak GSMM (Gayri Safi Milli Mutluluk) endeksi öneriliyor.

Hibeler tek seferliktir, yoksulluğu önlemeye yetmez. Bunun için gelir yaratabilir hale getirmek gereklidir. Silahlanma küresel zenginliğin verimsiz ve adaletsiz dağılımına neden olur.

Büyüme iriliktir, gövde genişlemesidir, niceliktir, adet için çalışır, fason üretir ve somutta kalır. Kalkınma diriliktir, katma değer artışıdır, niteliktir, kalite için çalışır, marka üretir ve soyuta geçer. Yoksulluk yaşam standardının belli bir eşiğin altına düşmesiyken Eşitsizlik toplumdaki yaşam standartları arasındaki farktır.

Easterlin Paradoksu: Gelir seviyesi artarken mutluluk seviyesi artmayabilir.

Hepitalizmin 4 umdesi: Adil ve sürdürülebilir sosyo-ekonomik kalkınmanın desteklenmesi, Doğal çevrenin korunması, Kültürel değerlerin korunması ve desteklenmesi, İyi yönetişimin kurulması

Hepitalizmin 9 alanı: Psikolojik refah, Sağlık, Topluluk canlılığı, Yaşam standardı, Yönetim, Çevre çeşitliliği, Kültür, Eğitim, Zaman kullanımı

Hepitalizmde sürdürülebilir nüfusun korunmasından söz ediliyor. Malthus seneler önce nüfusun geometrik ama gıda kaynaklarının aritmetik artması nedeniyle kaçınılmaz bir açlık krizi öngörmüştü. Darwin doğal seleksiyon kavramıyla bunu bütün türler (homo sapiens de bir türdür!) için normalleştirdi. Nüfus planlaması imkan veya algı veya eğitim olarak küresel anlamda yaygın sayılmaz. Distopik bir sonuç akla yakın görünüyor.

Kayıt dışı sektörü inkar etmek gerçekliğini değiştirmiyor. Hepitalizmde kayıt dışı sektör kapsanıyor. Bhutan, Yeni Zelanda, İzlanda (NATO üyesi ama ordusu yok, ülkede ABD üssü yok), İskoçya, Birleşik Arap Emirlikleri, Ekvador, Kolombiya' da uygulamalar var.

Hepitalizm Stratejileri:

  • Elektronik demokrasi ve iyi yönetişim: 
    • partisiz ve vatandaşın doğrudan dijital katılımı sağlanan demokrasi. Nitelik göz ardı ediliyor, vasıfsız nicelik toplumu vasatlığa sürükleyebilir. 
    • Devletin küçültülerek harcamaların azaltılması ve dolaylı vergiden dolaysız vergiye geçiş öngörülüyor. Etik olmayan yatırımlara zorluk çıkarılması isteniyor.
    • ordusuz ve silahlanma bütçesi olmayan bir devlet. Dünyada 31 ülkenin ordusu yok.
  •  Sıfır toplamlı oyun ve kazan-kazan modeli: 
    • Politik sistem kazancı kolayca dağıtır, kaybı yüklenmeye kimse gönüllü değildir. Kapitalizmde kazanç varsa zenginler paylaşır, borç varsa yoksullar öder.
  • Farklılığın birlikteliği:
    • Homojen ulus devlet bitiyor. Ancak yoğun bir göç sorunu var, ülkelerin kadim mozaiklerinin dışardan ve aniden değişmesi riski faşist fikirleri yeniden canlandırıyor.  
    • Doğal anlayış: "Ben benim, sen sensin, o odur. Bunların toplamı biziz".
    • İsrail'de resmi dil Arapça ve İbranicedir. Kanada'da resmi dil İngilizce ve Fransızcadır. Avustralya'da 200 dil konuşuluyor ve serbesttir ama resmi dil İngilizcedir. Hindistan'da 15 dil resmi dil olarak listelenmiştir. Fransa kötü örnektir, farklı kimlikler içermesine rağmen üstün Fransız etnik yapısını benimser.
  • Yerelleşme:
    • Toprağa dönmek anlamına gelmez. Tecrit veya milliyetçilik değildir. Küreselleşmenin reddi değildir. Ölçek küçültmek ve ithal ikame olarak yerel çerçevede kalmayı öncelemektir.
    • Ekonomiyi eve getirince Dünya Ticaret Örgütü gibi uluslarüstü kuruluşların gücü de sınırlanabilecektir.
    • Küçük Güzeldir / E.F.Schumacher kitabını çağrıştırıyor.
    • Yerelde vergi geliri şirket merkezinin olduğu şehre değil, yerel şehre kalıyor.
  • Yerelleşme akımları:
    • Küresel sorunların çözümü için yerel ölçekte bir araya gelerek harekete geçen topluluklardır. Cittaslow oluşumu bunun neresinde kalıyor?
    • Geçiş İnsiyatifleri / Mekezleri / Ağı (Transition Inıtiatives / Hubs / Network) gibi ortak platformlar var, Dönüşüm Ağı İstanbul faal durumda.
    • Yerelde kendi parasını kullananlar var. Acaba takas ekonomisi bunun yasal açıdan pratik bir versiyonu olabilir mi?
    • Kooperatifler önemli bir hızlandırıcı olabilir. Eko-köy modeli düşünülebilir.
  • Kırsal kalkınma modeli:
    • Mikrokrediyle desteklenir. Kooperatif özendirilir.
    • Köy-kent, merkez-köy, tarım-kent gibi Türkiye'deki geçmiş yaklaşımlar gözden geçirilebilir. Köy enstitüsüne de şans verilebilir mi?
    • Kırsalda beyaz yakalı niteliklerde eksik var. 5-2-50 Güney Afrika'daki harekete benzer bir aksiyon alınabilir, emeklilere gönüllü çalışma fırsatı verilebilir.
  • Glokalleşme:
    • Küresel düşün yerel davran. Kanımca kapitalizmin pazar payını büyütmek üzere gelişen bir yaklaşımıdır, yerel kültüre yaşam hakkı vereceğini düşünmüyorum. Zincir süpermarketlerin açıldığı mahallerde bakkal-manav-marketlerin dayanabileceğini sanmıyorum
  • Sosyal işletmecilik:
    • Yatırımın sadece başlangıç sermayesi yatırımcılara geri ödeniyor, bundan sonraki karları yerel topluma yarar sağlayacak şekilde kullanılıyor.
    • Mikrokrediyle birlikte güçlü bir işbirliği ortamı sağlanabiliyor.
  • Mikrofinans:
    • Geleneksel bankacılıktan farklı; teminatsız-icra takipsiz-çok küçük miktarlarda-haftalık ödemeli-sadece kadınlara-yıllar içinde kredi limitinde artış olanağı getiren-avukatsız-sözleşmesiz-faizsiz-kayıt dışı ekonomide-tekrarlı kullanımı hedefleyen finansman modelidir.
    • Ev sigortası gibi yan güvenceleri de sağlıyor
    • Türkiye'de TISVA organizasyonudur.
  • Blokzinciri ve kripto para:
    • Güvenilir-geleneksel banka organizasyonu gerektirmeyen-küresel kullanıma açık-önceden hazırlanmış jetonları olan bir sistemdir.
    • Türkiye Grameen Mikrofinans Programı (TGMP) girişimidir.
  • Vatandaşlık geliri:
    • 18+ yaştaki her vatandaşa kayıtsız şartsız ve tercihen yoksulluk sınırına yakın miktarda verilmesi önerilen düzenli para transferidir. Çalışanlardan, emeklilerden, serbest ticaret yapanlardan vergi iadesi vb gibi yollarla kesilebilir (mükerrerliği önlenebilir).
    • Zenginlerden alınacak vergilerle bir havuz oluşturarak bu parayı vatandaşlara paylaştırma esasına dayanır.
    • İşsizlik yokmuş gibi, nüfus planlamasına tam uyum varmış gibi kuramlaştırılmış. Bu kaynak transferinin umulmadık farklı alanlarda tüketilmesi veya dominant aile figürünün diğerlerinin parasına hükmetmesi, .. gibi sakıncaları olabilir.
    • Diğer yardımların yerine geçecektir, asgari ücret tutarıyla ilişkilendirilebilir. Herkese verileceği için kontrol gerektiren bürokrasi ihtiyacı olmayacaktır.
  • Gıda bankacılığı:
    • Vergi avantajı sağlanan ve belirli kurumlara yönlendirilen bir uygulamadır.
    • Zincir marketlerde son kullanım tarihine yaklaşan ürünler için "zorunlu bağış" şartı isteniyor.
    • TİDER-Temel İhtiyaç Derneği var
  • İsrafı önlemek:
    • 80/20 pareto prensibiyle en yüksek faydanın sağlanacağı kalemlere / kaynaklara odaklanılsın, israf önlensin.
    • Bireysel yaşama biçimi haline getirilsin.
    • Bağımsız süreçlerde 80/20 ilkesi uygun ancak Goldratt'ın işaret ettiği gibi birbirine bağımlı süreçlerde etkisi çok artıyor, 95/5 görülebiliyor. Deming aynı yaklaşımla iş hayatındaki sorunların %95 sistemde, %5 çalışanda olduğunu söylüyor.
  • Haftada 4 gün çalışılması:
    • 80/20 prensibine uygundur, maliyeti düşürür, çalışanlara psikolojik olumlu etkisi vardır.
    • TİSVA bir süredir haftada 4 gün çalışıyor, hiç bir aksama olmamış.
  • Beden olumlama:
    • Reklamlarla dayatılan ideal tiplemeler, bunların dışında kalan kalabalık kitleleri "öteki" durumuna düşürüyor.
  • İyilik ve infak:
    • İnfak, Allah yolunda karşılık beklenmeksizin yardım etmektir.
  • Sadecilik:
    • minimalizmdir, beklentiler-hırslar düştüğünde mutlu olma potansiyeli yükselir.
    • tüketimi azaltacağı için çevreye büyük katkısı olacaktır.
  • Senyoraj reformu:
    • Kaydi para yaratma hakkının ticari bankalardan alınarak sadece merkez bankasına devredilmesidir.
    • Kamulaştırma değildir, ticari bankalar her zamanki gibi çalışabilir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder