Entropi: Dünayaya Yeni Bir Bakış / Jeremy Rifkin ve Ted Howard / 1980 kitabını referans alıyorum, kendi notlarım italik dizilidir. Ekonomik durgunluk yüksek enflasyon, yüksek işsizlik, yüksek vergiler olarak yaşanıyor. Bunların entropiyle ilgisi olabilir mi?
Enflasyonun temel nedeni yaygın olarak ücretler - mali politikalar olarak bilinir. Aslında yaşanılan enflasyonun doğrudan yenilenemeyen enerjinin tükenişine bağlı olduğudur. Çevreden daha zor faydalanılabilen elde edilebilir enerji kaynaklarının çıkarılması daha masraflı oldukça tüm enerji akış hattı boyunca dönüştürme, mübadele ve sarfiyat süreçlerine ilişkin maliyetler de artısını sürdürür. Neticede fiyatlar, tüketici ve üretici açısından artmaya devam eder. Geçmiş akışımdan oluşan birikmiş düzensizlik, üreticiler ve tüketiciler için fiyatları daha da yükselterek ilave ekonomik. Toplumsal ve politik maliyetler katar. Enerji çevresi tükenme noktasına yaklaştıkça enflasyon da giderek hızlanır. Bunun sebebi basittir; geride kalmış olan enerjiyi çıkarmak ve işlemek için daha pahalı ve kompleks teknolojiye ödenmek üzere daha fazla para ve enerji akısı yönlendirilmesinin sebebiyet verdiği tüm düzensizliğin kontrolü veya idare edilmesine de daha fazla para gerekir.
Enerji üretimine giderek artan miktarlarda para akıtıldıkça enerji dönüştürücüler de –mekanizma ve kurumlar- daha yoğunlaştırılmış, karmaşık ve güçlü hale gelecektir. Enerji tekelleri oluşacaktır. Bugün Rusya ve ABD nin durumunu düşünebilirsiniz.
Washington’un akıl babalarından olan Enerji Alternatifleri Araştırma Projesi, enflasyonun temel nedenleri hakkında ayrıntılı son raporunda, tüketicinin dört temel gereksiniminde, - enerji, gıda, barınma ve sağlık bakımı – yükselen fiyatların, enerji dönüştürülmesine ve mübadelesine ilişkin artan maliyetlere bağlı olduğu sonucuna vardı.
Tüm ekonomik etkinlik, yürürlükteki enerji temeline dayalıdır. Bu yüzden enflasyon, nihai olarak çevrenin entropi halinin bir ölçeğidir. Çevrenin entropisi maksimuma yaklaştıkça enerji akış hattındaki, her şey daha masraflı olacaktır. Halihazırda görüldüğü gibi enerji dönüştürülmesine ilişkin masraflar, enerji kaynaklarının saptanması, çıkarılması ve işlenmesi zorlaştıkça artar.
Ücretler ve gerçek alım gücü arasında büyüyen mesafe, paranın, yenilenemeyen enerji akışını sürdürebilmek için artan maliyetin faturasının emeğin ödemesine yönlendirilmesinden kaynaklanır. Yani enflasyonla en çok ücretliler ezilir.
Sonuç, daha az “gerçek” ücret ve daha az alım gücüdür. Düşük alım gücü, tüketicinin enerji gereksinimlerini –gıda, giysi ve benzeri karşılamaya gücünün giderek azaldığını belirtir. Başka bir ifadeyle, önceden de belirtildiği gibi enerji akışından sorumlu mekanizma ve ekonomik kurumlar kendi düzeylerini koruyabilmek için kendilerine daha fazla enerji (veya para) yönlendirdikçe, beşeri sistem içinde enerji akısı yavaşlar. Yani ekonomik durgunluk ortaya çıkar.
Tüketici, yüksek fiyatlardan ve isçi, düşük ücretlerden şikayetçiyken, vergi mükellefleri de, akış hattı boyunca meydana gelen düzensizliklerin ve harcanmış atıkların temizlenme ve yok edilme maliyetlerinin payını ödemek zorunda kalır. Yani vergiler yükselir.
Zamanla, vergi mükellefi de, enerji akış hattının düzenlenişinin neticesinde oluşan düzensizliklere yaptığı ödemelerini keser. Örneğin, bazı bireyler, gruplar veya sınıflar, sistemin iş gelir dağılımını düzenleme tarzı sebebiyle, dönüştürme ve mübadele işlemlerinin kenarında konumlandırılır. Çevrenin entropisi ve tüm akış hattı boyunca maliyetler arttıkça, ekonomideki çatlağı ilk hissedenler nüfusun bu sektörü olur. Güçleşen ekonomik koşulları karşılayabilmek üzere daha fakir sınıflardan giderek daha fazla insan akış hattı dışına itildikçe hükümet, refah ve başkalarının yararları açısından müdahale etmek ve enerji gereksinimlerini temin etmek zorunda kalır. Tüm bunlardan başka, işsizlik de entropi sürecinin diğer bir yüzüdür. Enerji daha hızlı tüketildikçe daha fazla insan işsiz yada düşük ücretle işte çalışır hale gelir. Yani işsizlik artar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder