Thomas Kuhn' a göre bir paradigmaya kafa tutanlar ya çok genç ya da ilgili endüstriye (bilim alanına) yabancı olanlardır. Onlar bu sahadaki kabul gören kuralları kanıksayacak kadar "tecrübeli" değillerdir. Dolayısıyla onlar "sorabilir, sorgulayabilir". Bir paradigmanın değişebilmesi için yerine koyacak bir alternatifin hazır olması gerekir. Eski bir problemin çözümü dahi yeni paradigmanın kabulünü kolaylaştırmaz.

Lavoisier simyayı, kimyaya dönüştürürken "kütlenin korunumu" yasasıyla geldi, paradigma değişmişti ancak kabul görmesi yine de zaman aldı.

Aristo' nun evren kuramında merkezde Dünya vardı, Kopernik, Kepler, Galilei ile merkeze Güneş geldi; paradigma değişmişti.

Newton' un ışık kuramında tanecik vardı, Maxwell ile dalga kuramı geldi; paradigma değişmişti.

Darwin ünlü kitabı Origin of Species' ın sonunda "fikirlerimi çağdaşlarım kabul etmeyecekler ancak arkadan gelen gençlerden umutluyum" der. Max Planck, Scientific Autobiography adlı eserinde "bilimsel bir yeniliğin gerçek değerinin ancak muhalifler ölüp gençler geldiğinde anlaşılacağını" söyler.

Aynı paradigmaya tutunanlar bir kabile gibidir, bu paradigmayla yaşarlar, gençlere bunu öğretirler. Ancak bu "evrim" gerçeğine aykırıdır, çünkü bu şekilde yeni nesil yeni duruma uyma becerisini geliştiremez ve doğal seleksiyon kaçınılmaz şekilde nesli tüketir.

Geleneksel yaklaşımda Stok Yönetimi kavramı vardır. Finansal raporlar biten dönemin hesabını vermek üzerine kuruludur. Bu eski paradigmadır. Eski olması onu kötü veya yanlış yapmaz, sadece şartların değiştiğine vurgu yapar. Ürün çeşitliliği, piyasa ve tedarikte belirsizlik artmıştır, artık arz talepten fazladır ve dolayısıyla müşteri kraldır. Artık sınırsız kapasite, deterministik satış veya süre tahmini kullanamayız. Buna  "Gider Dünyası" diyelim. Ana fikri tasarruf yapmaktır, birim maliyeti düşürmektir.

Alternatif yaklaşımı "Gelir Dünyası" olarak isimlendirelim. Bu dünyada belirsizlik vardır, çeşitlilik vardır, müşteri kraldır, yani değişen dünya şartlarına uygundur. Kapasiteler sınırlıdır, kısıtlı kaynakların verimli kullanımı gerekir. Ana fikri geliri artırmaktır. Artık Stok Yönetimi değil, Akış Yönetimi kavramı vardır. Raporlamalarda geleceğe dönük işletme katındaki güncel kararlara katkı aranır.

Deepak Chopra hayatın akış olduğunu söyler. Affluere kelimesi Latincedir, kökeninde flow (akım) kelimesi vardır. Currency (nakit, para) kelimesi kökeninde current (akım) vardır.

Disiplinler arasındaki ilişkilere ilginç bir örnek Ohm Kanunudur: Akım = Potansiyel / Direnç.
İş dünyasındaki kavramlara benzetmeye çalışalım; potansiyel doğal olarak kâr fikrine karşılık gelir; direnç ise yatırımlara (yatırım yapmanın zorluğu dirençtir).. Bu durumda akım = ROI (return on investment) olur!

Resimde ördek mi gördünüz, yoksa tavşan mı?

Balık için su neyse bizim için de paradigma odur. Yeni paradigmayı gençlere aktaramazsak doğal seleksiyona yeniliriz.