27 Haziran 2016 Pazartesi

Beyaz Yakalı Girişimci / Fatmanur Erdoğan / 2012 / kitap özeti

1. Girişimcilik Ruhu
  • Girişimcilik bir iş modeli ya da kariyer yolu değildir, farklı insanların kendi tarzlarını yansıtacak şekilde ortaya koydukları bir davranış şeklidir.
  • Merak, yeni deneyimlere açık olmak, araştırmak, algıları açık tutmak, kısaca hayata karşı ilgili olmak anlamına geliyor.
  • Fırsatları fark etmek için konfor alanımızın dışına çıkmalıyız.
  • İlgi alanınızın dışına yönelin, uğraştığınız konuların size ne kazandıracağını önceden bilemezsiniz.
  • Sahne ışığı etkisi, diğer insanların görünüşünüze ve davranışlarınıza gerçekte olduğundan daha fazla önem verdiklerine inanma eğilimidir.
  • Cesaret, korkusuzluk değil, korktuğumuz halde inandığımız şeylerin arkasından gidebilmektir.
  • Akış, insanların yoğun konsantrasyon ve kararlılık gerektiren zorlu görevleri yerine getirirken oluşan derin odaklanma durumudur.
    • Akış, net hedeflere sahip olan ve anında geri bildirime imkan tanıyan bir görevin zorluk derecesiyle, o görevi yerine getiren kişinin beceri seviyesinin dengelenmesi sonucunda oluşur.
    • İçten gelen motivasyon vardır. Bilinçli bir olgu değildir.
    • Akış halinde olmak hayatınızı zenginleştirir. Sadece işte değil, sosyal hayatta da geçerlidir. Her zaman mücadeleyi içerir.
  • Gönlünüz gençse, hayata karşı sağlıklı bir merakınız varsa ve bu merakın sizi çıkardığı yolculuktan zevk alıyorsanız, girişimci olabilirsiniz.
  • Girişimcilerin genç olduğu iddiası yanılsamadır, çoğu 40 yaş üzeridir. Böylece işe gerçek hayat tecrübesi eklenir.
  • En başarılı kişiler bile kariyerlerinin bir yerinde durgunluk yaşar. Üç seçenek vardır:
    • Birincisi, hala çalışıyorken kendini emekli etmektir; zaman geçirir, oyalanırsınız, başarı artık mevcut işi kaybetmemektir.
    • İkincisi, işinizi değiştirmektir; biraz zaman kazanırsınız.
    • Üçüncüsü, iş kurmaya kalkışırsınız.
      • Aynı sektörde veya meslekte kalarak kendi işinizi kurarsınız. Tecrübe-çevre neticesinde danışmanlık eğilimli olması olasıdır.
      • Daha sosyal yönelimli olabilir, yine de para kazanabilirsiniz.
2. Girişimcinin Düşünsel Çıkmazları
  • Hedef belirlemek, amaca ulaşmadaki ilk adım değildir. İlk adım arayış içinde, yani hareket halinde olmaktır. İyi bir hedef için çeşitli seçenekleri denemek gerekebilir.
  • Ticari başarı için her daim benzersiz bir fikir gerekmez. Var olan bir fikri geliştirmek için kalite-fiyat-paket iyileştirmesi veya müşteriyle daha güçlü duygusal bağ kurmak denenebilir.
  • Kurumsal işinizi bırakmadan önce boş zamanlarda fikrinizi test edin. İstatistiklere göre asgari 4 başarısızlıktan sonra başarı geliyor.
  • Hayal kurmaya daha az, uygulamaya daha çok zaman harcadığınızda hedefe daha hızlı ulaşırsınız.
  • Kendini tanımak sürekli bir eylemdir. Beklenmedik zamanlarda ve yerlerde tecrübe kazanma cesareti göstermeyi gerektirir.
3. Girişimcilik Yöntemleri
  • "Planla ve uygula" yöntemi kurumsal iş dünyasında yaygındır. Girişimci olmaya karar verince yaşanan şaşkınlığın bir sebebi de budur.
  • Yeteneğiniz armağanınızdır, parlaması için uzun saatler boyunca çalışmalısınız.
  • Sorgulamak, denemek, başarısızlıklardan ders çıkarmak ve vazgeçmemek gerekir.
4. Korkuların Üstesinden Gelmek
  • Kurumsal hayat emniyet, ekip-sermaye olanakları, itibar, sosyal çevre, ailenin beğenisi vb bir takım güzellikleri taşır. Bunlardan vazgeçme niyeti doğal olarak kaybetme korkusunu getirir.
    • İşi küçük parçalara bölün.
    • Olmak istediğiniz unvanla kendinizi tanıtmaya başlayın.
    • İyi hissetmezseniz unvan değiştirin, tekrar deneyin, bu fikre alışın.
  • Başarısızlık korkusu da vardır.
    • Neden girişimci olmak istediğinizi netleştirin.
    • Küçük hamlelerle başlayın, arkadaş çevresinde ücretsiz denemeler vb düzenleyin
    • Disiplin sağlayın, sonraki eylemi hemen planlayın
  • Geçmişi geride bırakma kokusu da olabilir.
    • Geçmişiniz sizindir, ama takılıp kalmayın, geleceğe bakın.
    • Mesleğinizle ilgili olmayan alanlardaki etkinliklere katılın, merakınızı canlandırın.
5. Girişimcinin Karar Anı
  • Yetenek-sermaye kümelenme eğilimi gösterir.
  • Başarının her yerde geçerli tek bir formülü yoktur. Denemek, çalışmak, şans geldiğinde hazırlıklı olmak gerekir. Şans, fırsatın hazırlıkla buluştuğu yerdedir.
  • Geleceği tahmin edemediğimiz için neyin işe yarayıp yaramayacağını ancak deneme yanılma yöntemiyle görebiliriz.
  • IKEA' ya atfedilen mantıksal gelişmecilik (logical incrementalism) yaklaşımında her zaman her şeyi planlamak zorunda olmadığımız ifade ediliyor. Mantıksal gelişmecilik, bir kurumun küçük kararlar alarak ve küçük adımlar atarak ilerlemesidir.
  • Stanford Üniversitesi / Walter Mischel şekerleme deneyinde sabırla geri dönüşünü bekleyen çocukların ileride daha başarılı insanlar olduğunu belirliyor. "Hazzı erteleme" olarak bilinen tavırdır. Aynı zamanda saplantıdan korunmanın en iyi yönteminin saplantılı nesneye bir süre bakmamak olduğunu söylüyor. Yani iş hayatında bir sorunla karşılaştığınızda ve takıldıysanız bir süre zihninizi başka alanlara yönlendirin ve daha sonra aynı soruna geri dönün önerisiyle geliyor.
6. Girişimciler İçin İlham Kaynakları
  • Meditasyon işe yarayabilir, yüksek sesle olumlu cümleleri tekrar edin.
  • Yeni insanlarla tanışın, iletişimde kalın.
  • Her gün yapılan işin dışına çıkın
  • Kendinizle ilgilenin
  • Olumlu söylemde, eylem-söylem bütünlüğünde kalın
  • Koçla çalışmak size ilham verebilir, beklentinizi ölçülü tutun.

20 Haziran 2016 Pazartesi

Creativity in Business / Dr.Gülruh Özışık Gürbüz / 2003 / kitap özeti

italik dizili olanlar benim yorumlarımdır.


İnovasyon, Yaratıcılık ve Organizasyonlar
  • Paradigma değişti, eski iş yapma ve yönetim biçimleri artık ihtiyaca cevap veremiyor. Kısıtlar Teorisinin bakış açısıyla uyumludur, yeni paradigmada dünya eskisinden daha hızlı, daha belirsiz ve daha bağlantılıdır.
  • İnovasyon hem sürdürülebilir büyüme hem de uzun dönemli rekabet avantajı sağlıyor. Kısıtlar Teorisindeki Decisive Competitive Edge kavramıyla örtüşüyor. Müşterinin sahici bir sorununu hiç bir rakibin yapamadığı kadar iyi biçimde çözebilmeyi ifade eder, dolayısıyla kopyalanması zaman alacaktır.
  • İnovasyon sadece üründe olmaz, süreçte ve stratejide de olur. İnovasyonu 4 ayrı seviyede değerlendirebiliriz: Temel (ürünle ilgili, minör), Etkin (yeni ürünler, müşteriler, pazarlar..), Gelişen (yetenek, teknoloji, hizmet, iş alanı,..), Radikal (yeni iş modeli). Kısıtlar Teorisi yaklaşımı radikal seviyede süreç değişimidir.
  • İnovasyon küçük ölçekli şirketlerde daha kolay gerçekleşir. Büyüklerin hacim nedeniyle değişim eforu ve üstlendikleri risk fazladır. Riskli değişimin ödülü küçükler için çok daha caziptir.
  • İnovatif olmak için piyasadan haberdar kalmak, pazarın segmentasyonunu bilmek, rakiplerin iş yapma biçimini (iş modelini) anlamak, organizasyonda yenilikçi-yaratıcı iklimi güçlendirmek, hataları kucaklayabilmek, ademi merkeziyetçi yapıya geçebilmek gerekir.
  • İnovasyon süreci: Fikir üretimi (problem ve olası çözümler)- Eleme (firma amacına uygunluk) - Yapılabilirlik (iş planı) - Uygulama
Organizasyonel Yaratıcılık
  • Organizasyonlar sistem bakışıyla değerlendirilir, birbirleriyle bağlantılı bölümlerden oluşurlar. Kısıtlar Teorisinin global vs local bakış açısına uygundur.
  • Öğrenen organizasyon için 5 disiplin gerekir: Kişisel ustalık, zihni modeller, paylaşılan ortak vizyon, ekip halinde öğrenme, sistem yaklaşımı
  • Yaratıcı iş zaman alıcıdır, kaynak yoğundur. Riskleri vardır: Fikir oluşamayabilir, oluşan fikir işe yaramayabilir, işe yarasa bile ticarileşemeyebilir. Hataların "kutlanması" her zaman kolay olmayabilir.
  • Organizasyonda yaratıcılığı destekleyen faktörler:
    • Amaç ve Değerler - iklim cesaretlendirici olmalı
    • Teknik Altyapı - işin yapılmasına yetecek kadar iyi olmalı
    • Yapısal - iş yapma biçimi destekleyici olmalı
    • Yönetim - Koçluk, tutarlılık
    • Psikolojik etmenler - fırsatlar verilmeli, özendirilmeli
Türkiye' de Bir Çok uluslu Şirketin Satış Ekibinde Yapılan Çalışma
  • Yaratıcılık
    • Cinsiyet, eğitim seviyesi, iş yerindeki kıdemin farklılığı yok
    • Gençlerin, bekarların, müşterilere yakın olanların lehine fark var
    • Marmara Bölgesinde, Ankara - Adana - Ege Bölgelerine göre daha fazla
  • Risk almaya Yatkınlık
    • Cinsiyet, eğitim seviyesi, medeni hal, iş yerindeki kıdemin farklılığı yok
    • Gençlerin, müşterilere yakın olanların lehine fark var
    • Marmara Bölgesinde, Ankara - Adana - Ege Bölgelerine göre daha fazla

16 Haziran 2016 Perşembe

Paradigma İşinize Yarar mı?


Eski paradigmayı 1900 lü yıllar olarak düşünebilirsiniz. Dönemin dört önemli karakteristiği vardı:
  • Kesinlik (certainity)
  • Bağımsızlık (independency)
  • Bolluk (redundancy)
  • İtme (push)
Böylece tahmin yöntemleri geliştirebildik, çünkü kesinlik vardı, şartlar büyük ölçüde aynı kalıyor, tarih tekerrür ediyordu. Lokasyonlar veya piyasalar veya firmalar birbirlerinden kopuktular, bağımsızdılar, henüz internet yaygın değildi. Tahminde yanılsak bile her şey boldu, biraz daha stok ancak zenginlik sayılırdı, kusur değil.. Gücümüzün yettiği kadar üretir ve ileriye, satışa doğru iterdik.

Böylece optimizasyon yapabildik. Parametreler geçerli duyarlılık aralıklarında kalıyordu, kesinlik sayesinde bulunan optimum sonuç uzun süre geçerliliğini koruyabiliyordu.

Böylece MRP uygulayabildik, kesinlik sayesinde süreçler net ifade edilebiliyordu. Az miktardaki belirsizliğe çare olarak bolluk sayesinde sabit emniyet stokları koyabiliyorduk, kapasiteyi sınırsız alabiliyorduk. Üretimi boş bırakmadan üretiyor, her şeyi satışa doğru itiyorduk. Süreçler bağımsızdı ve bu sayede birindeki aksama diğerini etkilemiyordu. Kâr – zarar merkezleri oluşturabiliyorduk.

Sistemler karmaşıktı, daha iyi anlamak ve yönetebilmek için bunları bağımsız parçalara bölebiliyorduk. Lokal optimumların toplamı global optimumu verebiliyordu.

Derken Paradigma değişti.
Yeni paradigmayı 2000 li yıllar olarak düşünebilirsiniz. Eski paradigmadaki dört önemli karakteristik aşağıdaki gibi değişti:
  • Kesinlik (certainity) ---> Belirsizlik (uncertainity)
  • Bağımsızlık (independency) ---> Bağımlılık (interdependency, dependency)
  • Bolluk (redundancy) ---> Kısıtlılık (scarcity)
  • İtme (push) ---> Çekme (pull)
Dünya artık eskisinden daha hızlıydı; uzun süren veri toplama, veri işleme, plan aşamaları hıza dayanamıyordu, şartlar değişiveriyordu. Planlama (plan) yerine uygulama (execution) önem kazanıyordu.

Dünya artık eskisinden daha belirsizdi, her şey çok hızlı olarak aşırı değişkenlik gösterebiliyordu; artık tahminler daha sık yanılıyordu, ortalamalar anlamını yitiriyordu. Tahmin (forecast) yerine çeviklik (agility, reflex) önem kazanıyordu.

Dünya eskisinden daha fazla birbirine bağımlı hale geldi, önce internet, şimdilerde Endüstri 4.0 derken sadece dört duvar arasındaki süreçler değil, tedarik zincirleri bile artık bağımlıydı. Bilmek (know) yerine öğrenmek (learn, adopt) önem kazanıyordu.

Dünya artık üreticinin değil, müşterinin kral olduğu hale gelmişti. Müşteri almadıkça tedarik zincirinde bir ürün satılmış sayılamazdı. İtme (push) yerine çekme (pull) önem kazanıyordu.

Bu yeni dünyada artık tahmin algoritmaları yetersizdi, optimizasyonlar çalkantıya dayanıksızdı, artan bağımlılık ve değişkenlik MRP leri geçersizleştiriyordu.

Karmaşıklığın içinde bir düzen vardı, parçalayarak değil, kısıtı bularak yönetebilecektik. Peki eski çözümler işe yaramıyorsa yerine koyacak ne vardı?

İpucu: Kısıtlar Teorisini duymuş muydunuz?

Blog sayfamda  çeşitli özet – yorum – sunumları bulabilirsiniz.
Küçük kitapçığım da ilginizi çekebilir.
SCAI.TECH bakabilirsiniz.