Geçen Ramazanda Kur'an ve İncil okudum, elbette her okuyanın anlayabileceği kadar kolay değil ancak yine de bazı noktalara aklım takılıyor. Bu Ramazanda da Tevratı okudum.
Öncelikle İncil'e göre Kur'an'ı çok daha sert buldum, kısas-öldürmek-cihat-cehennem ve azap tehdidi gibi konularda belirgin fark gördüm. Yine de tebliğ-ana babaya saygı- makul ahlaki standartta yaşam-ibadetle Yaradanı anma gibi konularda da benzerlik gördüm. Miras-hakların dağıtılması-aile düzeni gibi konularda da daha açıklayıcı buldum.
Tevrat kıskanç ve zalim bir Yaradandan söz ediyor. Sürekli ceza vurgusu var, Nuh Tufanı, Sodom-Gamore olayları detaylandırılmış. Yaşayış tarzında sünnet olmaları, kılık kıyafet benzerliği, secde edilmesi, sık ve yoğun hediyeleşme (bizdeki fitre ve zekat), ateşten arabayla göğe yükselme (miraç), Allahın evini yapmak (Mescid-iAksa dan söz ediliyor, Kabe gibi, bizde de bir dönem kıble olarak kullanılmıştı), civarda yaygın paganizm olması ve evlenenlerin birbirlerinin inançlarına kayması riski nedeniyle kavim içinde evliliği istiyor. Mısırdan çıkmalarına vesile olduğu kavmi bir kaç yerde "kafaları kalın ve kalbleri sert olarak niteliyor, Hz.Musa defalarca "affetmesi" için yalvarıyor. Zaten Kur'an'da da Yahudilerden "Müslüman" adıyla ziyadesiyle çok bahsediliyor. Ayrıca hastaları iyileştirmek, ölüleri diriltmek gibi daha sonra Hz. İsa' ya atfedilen mucizelerden söz ediliyor, bakireden doğum, konuşan bebek gibi doğrudan Hz.İsa' yı tarif eden noktalar var.
İkisinin arasında kalan İncil'in tahrif edilerek daha insani bir bakış açısıyla düzenlendiğini düşünüyorum, dolayısıyla tamamlamak üzere gelen İslamda Hristiyanlık inanışı yerine sadece Hz.İsa ve Hz.Meryem'den ve kısaca söz ediliyor.
Kuran ile birlikte cennet-cehennem veya ödül-ceza dengesi geliyor. Kitab-ı Mukaddeste insan fazlasıyla yüceltilmiş, öyle ki Yaradanla sözleşme yapıyor (Eski ve yeni ahit, ahdediyorlar), Kuran bu noktayı da düzenlemiş, Yaradan buyuruyor ve kulları itaat ediyor. Diğerlerinin aksine Kuran, bilimsel bakış açısına daha yakındır, "beni en iyi alimler anlar" diyerek yaşayanların çevrelerindeki olağanüstülüğü fark etmeleri özendiriliyor.
Urfa / Göbeklitepede dünyanın en eski mabedinin kalıntıları bulundu. Coğrafi olarak Hz.İbrahim ve diğer pek çok peygamberin yolunun düştüğü Harran ovasındadır. MÖ 7000 senelerine kadar gittiği düşünülüyor, dolayısıyla bilinen kavimlerden, İsa-Musa-Muhammed'ten önce, piramitlerden, Romalılardan, Azteklerden önce, kavimler göçünden önce, her şeyden önce demek oluyor. Buradaki amatör heykeller dönemin şartlarına göre bir araya getirilmesi zor miktarda taş ve ağırlık ve işçilik gerektiriyor. Bu heykellerin en önemli ikisi bildiğiniz namaz duruşunda eller göbek üzerinde kavuşturulmuş ve kıble yönüne bakar şekilde yerleştirilmiş. Başka bir ifadeyle Yaradan Hz.Adem'den beri hep aynı söylemi korumuş. O koca ovanın içerisinde ufka kadar baktığınızda tek bir ağaç görüyorsunuz, o da mabedin hemen üzerinde, ve altındaki kazıda bölgedeki tek dişi (insan ve hayvan dahil) figür bulunuyor, doğum anıyla resmedilmiş ! Ertuğrul Özkök' ün bu bayramda Hürriyet'teki yazı dizisini takip edenler "Hz. Adem'in acaba yeryüzüne iniş noktası burası mıdır?" sorusunu da hatırlayacaklardır.
Ana doğrular her üç bakışta da aynı: çalmayacaksın, öldürmeyeceksin, zina etmeyeceksin, yalan söylemeyeceksin, yalancı şahitlik yapmayacaksın, ibadet edeceksin, ÇALIŞACAKSIN.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder