Kırımlı bir aile, Tat (Tatar değil, Kırım dışından gelip yerleşen melez soy anlamında), savaşlar nedeniyle defalarca göç ediyor, defalarca sıfırdan tekrar başlamak zorunda kalıyor, yokluk görüyor, mücadele ediyor. Başarılı bir parasız (mecburi hizmetli) orta öğrenimi var, Yüksek Ticaret tahsili var.
Ağabeyiyle ortak olarak başlıyor, günün birinde üretim tesisleri kendisinde kalacak şekilde anlaşarak ayrılıyorlar.
Siyasetle ilgileri yok, müslim-gayrımüslim ayrımı yapılmıyor, yabancı danışmanlarla çalışılıyor.
Çalışanlar arasında herhangi bir ayrıcalık (aileden olsalar bile) gözetilmiyor.
Reklama ve tanıtıma her zaman önem verilmiş, spor takımı (Ülkerspor) kuruluşunda, Fenerbahçe' ye sponsor olurken hep milyonlara ulaşmayı önemsemiş.
Savaş yıllarında ithalat sıkıntıları varken makinalarını yerli üretim almaya gayret etmiş. Milli duyguları kuvvetli, inançlı bir adammış. 28 Şubat sürecinde "yeşil sermaye" söylentileri çıkmış ancak sessiz sedasız yürütegeldiği yardım faaliyetleri arasında Türk Silahlı Kuvvetleri, ADD, çeşitli vakıflar vb var.
Plasiyer sistemini ilk defa Ülker başlatıyor, üründe kullanılan yağın tankerlerle taşınması da ilk defa Ülker ile oluyor.
Zaman içinde yabancı ortaklık fikrine hep sıcak bakmış ancak hiç bir zaman tamamını satmayı kabul etmemiş. İşini bizzat takip eden, çok çalışkan, nazik bir adammış. Diyalektik düşünür, iknayı önemsermiş. Her zaman tutumlu ve mütevazi olmuş.
1974-79 yıllarına kadar tüm işe alımları kendisi yapmış, o yıllarda işçi hareketlerini görünce psikolog marifetiyle ilk bilimsel insan kaynakları departmanını oluşturmuş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder