14 Ekim 2018 Pazar

Satış Oyunları / Tamer Demirdelen / 2018 / kitap özeti

2014 yılında Beyin Oyunlarını özetlemiştim, 
şimdi sıra Satış Oyunlarında...

Ertelemeyin! Hayalinizde ne varsa başlamak için bugün harika bir zaman!
Bakış açını değiştirerek duygularını, devamında davranışlarını değiştirebilirsin.

Olimpiyatlara bakın, sadece %2 lik ek çaba hayatınızı değiştirebilir.

Abrakadabra: Söylediklerimle yaratıyorum anlamındadır. Hayal edin, düşünün, tekrar edin, fırsat verin, inanın, ..... olduğunu göreceksiniz.

Beraber oynayan ve eğlenen aileler bir arada kalır, bunu firmanızda da yapın.
Çalışanlara rol model olun, güvenin, tutarlı davranın, beklentiniz net ve yüksek olsun, merak ettirin.
Hayattan beklentinizi yükseltin..
Pozitif olmak bir seçenek değil, zorunluluktur.
Yaşananlara tepki vermek (reaktif tavır) yerine istenen sonuçlara ulaşacak sorulara yanıt (proaktif tavır) geliştirin. Şikayet ve mazeret başarı getiremez.
Tecrübelerimiz aynı zamanda önyargılarımızın kaynağıdır.
Yeni biriyle tanıştığımızda bu kişinin %10 u kendisiyken %90 ı kafamızda yarattığımız kişidir.

Şirket Sensin: kişisel markan, karakterin (kimsin, inancın ne, değerlerin ne), imajın (nasıl giyinirsin, çalışırsın, iletişim kurarsın, beklentilerin nedir, kabullendiklerin), itibarın (oradayken ve değilken arkandan nasıl konuşuluyor)
Müşteriler sevdikleri insanlarla çalışır, güvenir. Kendine değer ver.

Saldırgan (külkedisinin üvey kardeşleri) - kurban (külkedisi) - kurtarıcı (peri)  söylemi tehlikeli bir tuzaktır, bundan sakın, mağdur edebiyatı yapma, istenen sonucu alde edebilmek için müdahale etmekten, yardım istemekten kaçınma. Çözmek yerine destek olun, "hayır" demeyi öğrenin, güven ortamını sağlayın.

Hayatın akışını değiştiren "para" değil, "yeniden kendinde bulacağın özgüven, inanç, umuttur".
Pişmanlığın ağırlığı korkudan fazladır. Ne verirsen elinle, o gelir seninle...

Öğrenmenin 4 aşaması vardır: Bilinçsiz acemi başlangıç seviyesidir; konu hakkında ne bilginiz ne de deneyiminiz vardır. Bilinçli Acemi ikinci aşamadır; artık işi yapacak kadar bilgi vardır ama hala farklı durumları kapsayacak kadar deneyim birikmemiştir. Bilinçli Usta üçüncü aşamadır; usta şoför olduğunuzu hissetiğiniz yerdir, bilgi ve deneyim üzerinde düşünülen hallerde sizi doğru çıkarıma yönlendirebiliyordur. Son aşama Bilinçsiz Usta; direksiyonda 120 km hızla giderken manzarayı fark ettiğiniz, bir yandan da hamburger yemeye yeltnebildiğiniz "otomatik pilot" safhasıdır. 
Çalışanlar da bu aşamalar arasında dağılırlar, durumsal liderlik kavramı bunun için yerli yerine oturur.
Şirketiniz, amaçlarınız, değerleriniz çalışanların bilinçaltında yer edebildiyse "otomatikleşir"..
"Sana ihtiyacım var" cümlesinin karşınızdaki kişiye hissettirdiği itibar hiçbir şeyle karşılaştırılamaz.

"İstemediğin bir şey için çok çalışmaya stres, sevdiğin bir şey için çok çalışmaya tutku denir" Simon Sinek 

CESARET kelimesindeki C harfi silindiğinde geriye kalan esaret, konfor alanıdır.

İnsanlar öğrenirlerse paylaşırlar, paylaşırlarsa öğrenirler.
Başarı için bir şeyin her şeyini, he şeyin bir şeyini bilin.
Varsaymayın, farz etmeyin, zannetmeyin, tahmin etmeyin; s o r u n!
Hayatta hiçbir şeyin, sizin verdiğiniz anlamdan başka bir anlamı yoktur.
Hiç kimse size kendinize biçtiğiniz değerden daha fazla ödeme yapmaz.

30 Eylül 2018 Pazar

Düşün ve Zengin Ol / Napoleon Hill / 1998 / kitap özeti

13 adımdan oluşan bir yol haritası örnekleriyle anlatılıyor.

  1. ARZU: Net - terminli - mümkün olduğunca canlı bir hayal ifadesidir. Amacı duygusal vurguyla tanımlar. Başarı anlayış dilemeyi gerektirmez, başarısızlık mazeret kabul etmez. Kabulleninceye kadar kimse yenilmiş sayılmaz.
  2. İNANÇ: Arzulanan hedefi zihinde canlandırmak ve elde edileceğine inanmak.Olumlu talimatlar tekrar edilerek bilinçaltına yerleştirilir.
  3. TELKİN: Mesaj tekrarlandıkça bilinçaltını aktif tutar. Olumlu telkin, olumsuz düşünceyi zihinden uzak tutar.
  4. ÖZELLEŞMİŞ BİLGİ: Kişisel deneyimler ve gözlemler. Okullarda verilen kuru bilgi bir amaca doğru organize edilmedikçe işe yaramaz. Eğitimli insan, mutlaka özel ya da genel bilgiye sahip demek değildir. Zihinsel becerilerini, başkalarına zarar vermeden istediklerini alacak şekilde geliştiren insan eğitimlidir. Bilgiyi ihtiyacı olduğunda nereden alacağını bilen ve bu bilgiyle ne yapacağını planlayarak organize eden insan eğitimlidir.
  5. HAYAL GÜCÜ: Zihnin Atölyesi. İki tiptir: Birleştirici olan yaygındır, bilinenleri farklı şekilde bir araya getirmektir. İkincisi Yaratıcı olandır, farkı ortaya çıkaran budur, ilham - hayal - kararlılık ile başarıya doğru gider.
  6. DÜZENLİ PLANLAMA: Arzunun eyleme dönüşmesi. Plan ve işbirliği. Liderliğin temel özellikleri: Kararlı cesaret, öz denetim, kuvvetli bir adalet duygusu, mutlak kararlılık, planların kesinliği, alınan karşılıktan fazlasını yapma alışkanlığı, hoş bir kişilik, anlayış ve hoşgörü, ayrıntılara hakim olma, bütün sorumluluğu üstlenmeye istekli olmak, işbirliği. Liderlikte başarısızlığın on temel sebebi: ayrıntıları organize etmede yetersizlik, alçak gönüllü hizmet vermeye isteksizlik, bildikleriyle yaptıkları yerine sadece bildikleri için karşılık beklemek, takipçilerin rekabetinden korkmak, hayal gücü yetersizliği, bencillik, ölçülü olmamak, sadakatsizlik, liderlik otoritesinin vurgulanması, unvanın vurgulanması.
  7. KARAR ALMA: Erteleme huyunu yenmek. En önemli şey sözler değil, eylemlerdir.
  8. KARARLILIK: İnancı güçlendiren aralıksız çaba. Kararlılık zihinsel bir durumdur, dolayısıyla öğrenilebilir. Çeşitli nedenlere bağlıdır: Amacın kesinliği, arzu, kendine güven, planların kesinliği, doğru bilgi, işbirliği, irade gücü, alışkanlık. İnsanlar iş hayatında riske girmeyi red ederler, çünkü eğer başarısız olurlarsa eleştirilmekten korkarlar. Böyle durumlarda eleştirilme korkusu başarma arzusundan daha güçlüdür. Kararlılığın güçlendirilmesi için gerekenler: Ateşleyici bir arzuyla desteklenen amaç, sürekli eylemlerle uygulanan belirli bir plan, olumsuz geri bildirime kapalı ve başarıya odaklanmış zihin, plana katkı sağlayacak işbirliği.
  9. BEYİN GÜCÜ GRUBUNUN ETKİSİ: İtici güç. İnsan zihni bir enerji şeklidir. İki veya daha fazla zihin uyum halinde çalıştığında sinerji oluşur, etki artar.
  10. CİNSELLİĞİN GİZEMLİ DÖNÜŞÜMÜ: İlk izlenimler, özenli ve bakımlı görünüm, birlikte çalışmaktan memnun olunacak kişiler başarı şansını yükseltir.
  11. BİLİNÇALTI: Sonsuz akılla bağlantı noktası. Bilinçaltı gece gündüz durmaksızın çalışır.Olumlu ve olumsuz heyecanlar zihni aynı anda işgal edemez. Kişi ne düşünüyorsa odur.
  12. BEYİN: Düşünce yayını yapan ve alan bir istasyon. Benzer hisler, düşünceler sonsuzlukta birbirlerini bulacak ve güçleneceklerdir.
  13. ALTINCI HİS: Bilgeliğin tapınağına açılan kapı. Geçmişte de zorluklar yaşayan ancak yine de başaranlar oldu. 
  14. KORKUNUN ALTI HAYALETİNİ ALT ETMEK: Altı temel korku: Yoksulluk, eleştiri, hastalık, aşkın kaybedilmesi, yaşlanma, ölüm.
Bir hedefiniz olsun, para olması gerekmez. Canlı bir şekilde gözünüzde canlandırın. Bir yere yazın, her gün tekrar edin. O hedefe ulaşmak için bir plan yapın, temel noktalar tarihleriyle kesin olsun. Gerçekleştirmek için çalışın. Gelişiminizi sevdiğiniz biriyle periyodik olarak paylaşın. Başkalrı yaptı, siz de yapabilirsiniz!

23 Eylül 2018 Pazar

Çöküşe Giden Yol / James Rickards / 2017 / kitap özeti

Finansman dünyasında kullanılan normal dağılım ve kesinlik esaslı modellerin yetersizliğini artık fark etmek gerekiyor. Piyasalarda bilinen modellerle karar vermek için yeterli veri birikimi yoktur, bu kadar zamanımız da yoktur.

Homo Economicus gerçekçi bir varsayım değildir, coşku veya panik hallerinde umulmadık tepkiler veririz. Olaylar tamamen bağımsız değildir, internet sonrası dünyada etkileşim ciddi ölçüde artmıştır, artık olaylar birbirlerinden etkilenmektedir, adaptasyon becerisi artmıştır. Benzer amaçlar için kullanılan yöntemler ve mecralar da önemli ölçüde çeşitlenmiştir.

Dolayısıyla temel varsayımları doğrulanan bu sistem KAOTİKTİR, Kaos Teorisine göre yorumlanmalıdır. Bu Teoriye uygun istatistik teknik sınırlı veriyle çalışan ve sürekli güncellenmeye uyumlu Bayes Metodudur.

Sistemlerin arka plandaki ajandaya uygun gelişimi için fiziki para yerine kaydi paraya yönlendiriliriz. Böylece kaldıraç diye bilinen yöntemler uygulanabilir, para hareketleri izlenebilir, gereğinde DONDURULABİLİR (Yunanistan krizinde ATM lerden para çekme sınırı uygulandı, Yunan bankalarının kredi kartları bloke edildi,..).

"Güç sahipleri savaşmadan çekip gitmeyeceklerdir. Para isyanlarına verilecek tepki mal ve varlıklara el koyma ve kaba güç olacaktır. Elitler sığınaklarında güvendeyken, sokaklar gerçekten kana bulanacak, özgürlükler kaybolacak, neo-faşizm hortlayacaktır.""Gidişat daha fazla devlet gücü, daha fazla vergilendirme ve daha az özgürlük doğrultusundadır."

Altın emtia sanılır ancak paranın ta kendisidir. IMF üzerinden özel çekim hakkı (SDR) ile bu da kaydi sisteme geçirilmektedir, buna kağıt altın denilmektedir. SDR bireyler için değil,devletler içindir, doların yerini almaya adaydır. Etkinliği küresel vergi işbirliğiyle sağlanacaktır. Küresel Isınma konusunun Davos dahil her ortamda tekrar edilmesinin arkasında yüksek tutarlı altyapı harcamaları ve bunun için gereken borçlanma ihtiyacı vardır. İki kutuplu dünya formatında iki farklı dijital paranın ortaya çıkması olasıdır.

"Düzen ön şart olarak demokrasi gerektirmez. Düzen çeşitli değer sistemleriyle uyumlu bir koşuldur. Demokrasi ve özgürlük arzulanan ve kapitalist ekonomi ile uyumlu değerlerdir. Ancak bu değerler evrensel olarak saygı görmezler."

  • Sermaye piyasaları karmaşık dinamik sistemlerdir
  • Karmaşık dinamik hafıza veya geribildirim özelliği taşır ve buna iz bağımlılığı denir
  • Sermaye piyasalarındaki risk skalanın geometrik fonksiyonudur
  • Sistemin başlangıçtaki koşullarında görülen küçük bir değişiklik çok farklı sonuçlara yol açabilir
  • Sistemin çıktısı düzenli veya kaotik olabilir
1998 krizinden çıkarılacak dersler: Bilanço dışı türev ürünleri saydam olmadıkları için tehlikelidir. Kaldıraç çok riskli bir yöntemdir. Bankalar türev ürünlerden uzak durmalıdır.  Türev ürünlerde risk net değil brüttür. Krizler belirti göstermeksizin aniden çıkabilir.

2008 krizi 1998 krizine benzerdir, buna rağmen dünya hazırlıksız yakalanmıştır. Ekonomiler termostata değil nükleer reaktöre benzer. Süreç doğrusal değildir, tersine çevrilemez, kritik eşik aşıldığında süreç durdurulamaz.

Küresel olarak altın ve dolarda kıtlık vardır. Basılan dolardan daha fazlası (kaldıraç nedeniyle) kayden dolaşımdadır. Bir sebeple (zor durumdaki büyük şirketler veya devletler borçlarını ödeyemediğinde) piyasadaki dolar toplanmaya kalkıldığında panik başlayacaktır. Paniğin kaynağı altın, borç, deflasyon, temerrüt, doğal afet, savaş vb olabilir. Dünyada çılgın bir borçlanma hali vardır.

Ricardo' nun karşılaştırmalı üstünlük teorisi tamamen serbest piyasalar ve yetkin izleme olanağı halinde geçerlidir ve maalesef küresel ekonominin fiili durumu bu iki şartı da karşılamaz.

Keynes' e göre depresyon; uzun süre normalaltı faaliyet düzeyini içeren  ve iyileşme ya da çökme eğilimi göstermeyen kronik haldir. Depresyon para politikasıyla çözülemez, yapısal reform gerektirir. Kapitalizmin motoru sürekli gelişimdir (yaratıcı yıkım).

Schumpeter' in analizlerinde kapitalizm yaratıcı yıkımı yapamadığı noktada sosyalizme dönüşecek ve eş zamanlı olarak demokrasiler faşizm halini alacaktır. Siyasi partiler giderek benzeşmektedir ve faşizm genellikle yanlış anlaşılmaktadır.

Faşist için önemli olan icraattır, devlet kontrolu esastır.Özel sektör serbesttir yeter ki devletin amacına engel olmasınlar! İdeoloji yoktur, sağcı faşist kadar solcu faşist de mümkündür. Hedefe giden her yol mübahtır, parlemento şart değildir. Mutlak hakimiyet Tanrı veya millete değil, devlete aittir. Sermaye dondurulduğunda kapitalizm ölecektir. Fiyat ve üretim hareketleri planlı/kontrollu olduğunda, düzen otoriteyle sağlandığında sosyalist-faşist bir sistem ortaya çıkacaktır.

24 Ağustos 2018 Cuma

amazon highlights: Friend Of A Friend / David Burkus / 2018


Friend of a Friend . . .: Understanding the Hidden Networks That Can Transform Your Life and Your Career / David Burkus

“It’s not what you know; it’s who you know.” it’s about knowing who is a “friend of a friend.” It’s about getting a full picture of the network you already have access to, and learning how to improve it. Knowing who your friends are and who their friends are, so you can gain a better understanding of the community, will lead to better odds that your network will enhance your success. Your connections matter. But so does how you know them, why you know them, where you met them, and who else they know. All of these elements are explained by the network around you—all your friends of friends.

Find Strength in Weak Ties Or Why Your Old Friends Are Better Than Your New Friends
sociologists refer to as weak ties—people we maintain a connection with but rarely interact with. By contrast, strong ties are the connections we regularly return to—those friends and coworkers we feel comfortable around because we know, like, and trust them. Even though the strong ties in our life are more likely to be motivated to help us, it turns out that our weak ties’ access to new sources of information may be more valuable than our strong ties’ motivation. Our weak ties are irregular contacts precisely because they tend to operate in different social circles. They interact with people different from our inner circle and learn different information. As a result, weak ties become our best source for the new information that we need to resolve our dilemmas.

he noticed the role that former colleagues and long-lost friends played in helping individuals. “It is remarkable that people receive crucial information from individuals whose very existence they have forgotten.”  Over time, other researchers would come up with a shorter name for such a weak tie that used to be stronger. They would label it a dormant tie, and their research would prove just how valuable these weak connections are.

First, like weak ties, dormant ties can hold a wealth of new, different, and unexpected insights. Second, reaching out to dormant ties specifically for advice is efficient; the contact with them is often much quicker than conversations with current colleagues who might be collaborating on multiple projects. And third, because many dormant ties, unlike weak ties, were once stronger relationships, their trust and motivation to help are much stronger than is true for current weak ties.

New Ideas from Old Connections. It’s those weak ties that give you the best chance of finding new information and learning about unexpected opportunities. Moreover, weak and dormant ties are likely to be much more plentiful in your network than your strong connections. If you want to maximize the value of your network, then you need to make sure you’re using all of your connections and not limiting yourself to just your current strong ties. The bottom line is that when it comes to new information and opportunities, your weak and dormant ties are much stronger.

See Your Whole Network Or Why It Really Is a Small World After All
The truth is that we are all one big network, and the people who succeed are not the ones with the best collection but the ones who can see and navigate their network best. To Milgram, the experiment explained why he was so often able to find a connection to complete strangers in even the most distant foreign lands he visited. His result suggested that we are all connected to each other, amazingly, by just a few introductions.

Watts and Strogatz had found out the reason for the small-world effect. They had found a way for social networks to feel incredibly vast and at the same time small and interconnected. We might actually be within far fewer than six degrees of separation from anyone else. We might be far more connected than any of us would suspect.

Guare’s play outlines the real lesson of research into small worlds and the research on degrees of separation: We don’t grow or create a network—the truth is, we already exist inside of one. Our network is not a Rolodex separate from us, to be used by us. Rather, we are an integrated part of the bigger whole. The entire collection of humans, 7 billion strong and counting, is basically one interconnected network. Everyone is a friend of a friend (even if we haven’t met that friend yet). Every new person we meet opens up our ability to navigate that network, and any given person can open us up to an entirely new world.

Connecting with old contacts gives you a larger sense of your network and just how many potential connections are within your reach. In other words, former colleagues are more valuable than you might think. One of the best ways to stay connected to, or get back in touch with, these former colleagues is through alumni networks. Social media services like Facebook and LinkedIn are a great place to reconnect with old colleagues and start getting a feel for the larger network you have access to within a few introductions.

Become a Broker and Fill Structural Holes Or Why Climbing the Corporate Ladder May Be the Worst Path to the Top
Research into networks reveals that, surprisingly, the most connected people inside a tight group within a single industry are less valuable than the people who span the gaps between groups and broker information back and forth. when everyone in the local cluster knows or has access to the same information as everyone else, the contacts are likewise redundant. Inside of these clusters, as we have seen, information can move fast and collaboration happens easily, but the downside is that information tends to stay stuck inside the cluster and new information from outside rarely enters.
the gaps between clusters come with a large information advantage, and that those who span the gap are able to leverage that advantage. Indeed, the people who fill structural holes—the brokers, as they would later be labeled—end up with control over the flow of information and eventually with more power than those who just sit inside of a cluster.  “People whose networks span structural holes have early access to diverse, often contradictory, information and interpretations, which gives them a competitive advantage in seeing good ideas,”

 “The more diverse an actor’s career history across groups, the more likely that actor is to engage in improbable category-spanning communication,” The research on structural holes sends a clear signal: there is real value to be captured by bringing two unconnected groups together. You might not always be able to see that value right away, but as you become the broker who fills the structural holes, you will

Seek Out Silos Or Why You Need to Spend Time in Clusters, but Not Too Much Time
Research suggests that the secret isn’t to ask which silos to join and which to avoid, but rather to focus on how long to interact with a silo and when to move on. breaking down all group boundaries may actually slow the spread of knowledge across a population, not speed it up. Some level of clustering actually makes it easier for best practices, complex ideas, and new opportunities to move across a network.

That is, some preferred to be more clustered and some were more open. Some companies and company leaders chose to do business only with a small circle of trusted allies, what Uzzi labeled “close-knit ties.” Others chose to do small amounts of business with a large set of relationships and to keep their relationships purely transactional. Uzzi labeled these “arm’s-length ties.” Uzzi’s research revealed that the most successful companies had leaders who maintained a healthy mixture of close-knit and arm’s-length ties—whose real-world networks resembled Centola’s models. These companies were in a position to choose the best options from among a diverse set of relationships.
There’s a reason for our tendency toward transitivity—our desire to gravitate toward silos. Clusters are good for us, and good for our growth. The trick is to make sure we’re not so clustered that we ignore opportunities to be structural holes. At the same time, we need to make certain that pursuing our goals as brokers between clusters doesn’t leave us clusterless. Pulling that trick off can be difficult. In many industries, the balance of close-knit groups and arm’s-length ties has already been decided.

If You Can’t Find Clusters, Create Them. The most connected, most successful individuals oscillate between working with a variety of teams and acting as bridges from their primary team to elsewhere in the organization or network. If you don’t have a team that you can interact with briefly but regularly, it’s time to be like so many in this chapter and just start your own.

What are you working on right now? What project is top of mind and dominating your time right now? This gives everyone in the cluster a sense of each person’s priorities. What is holding you back? In other words, how can the group help you? Maybe the group can help with advice, access to resources, introductions, or something else entirely. Spending time on this question helps ensure that everyone leaves each meeting with something valuable.

What do you need prompting on? What can we do to keep you accountable? Everyone has projects or tasks they know they need to do but forget about from day to day or week to week. One of the benefits of enlisting a team is that they can remind you to check those items off your list each time the team meets—making it harder for them to hide from your attention. If you do hold some of your meetings virtually, it’s still a good idea to commit to a regular cycle of in-person meetings. Even if it’s only once a year or once a quarter, being face to actual face is an important element of growing the trust and commitment of group members.

Build Teams from All over Your Network Or Why the Best Teams Don’t Stay Together Long
In the end, having a large network and a tight-knit team isn’t as valuable as having a loose network and temporary teams. The best teams appeared to be only temporary. The lesson of networks of collaboration is that the best team for working on a project or even just providing advice is temporary—one that probably works together for less time than you would think necessary to be truly effective. To get that team, however, you need a network that’s loose and diverse enough to build or rebuild a new roster frequently. The best way to judge whether you have that network is to audit your calendar and see how you are currently interacting with teams of people.

While this may be a somewhat arbitrary cutoff, it’s a major red flag if more than half of the people on your list serve on multiple teams. Ideally, even if you’re serving on only one main project team, different meetings should be held to draw and attract new attendees from your network or the networks of others. Another red flag is if the same people are meeting in the same room on a regular basis.

Become a Super-Connector Or Why Some People Really Do Know Everybody
But the evidence also suggests that most of us have the ability to grow our network large enough to become a super-connector. We just need to grow it carefully. a big part of becoming a super-connector is serving the people in your network by connecting others. Being generous with introductions adds value to those around you, but it also makes it more likely that others will reciprocate and be generous in introducing you to their contacts. It’s best if you can make introductions part of your regular routine, aiming for a goal of about one introduction or more per week.

In addition, once introductions become part of your routine, you will regularly start thinking about your existing network when you meet new people. When making introductions has become almost second nature, you will be acting like a super-connector in your current network and be well on your way to growing a super-connector’s network. While some social media services make introductions even easier, enabling you to link to people at the push of a button, it’s best to stay away from these options.

Leverage Preferential Attachment Or Why the Most Connected People Tend to Stay That Way
two things became clear. One is that you never know the value of your network until you need it. And two is that when you hit rock bottom, you’ll be left with only two things: your word and your relationships.” As your network grows, as the number of your connections increases, the process of meeting new people becomes easier. the Matthew effect. The term comes from a puzzling passage in the Bible, in the Gospel of Matthew, where Jesus says: “For to all those who have, more will be given, and they will have an abundance; but from those who have nothing, even what they have will be taken away.”

In trying to find an explanation for power laws, Barabási and Albert introduced two new concepts to the realm of network science.11 The first was growth. Most models of networks were static, fixed in time and never changing. But real-world networks, particularly networks of humans, evolve. They change often, and the most common change is the entry of new people into a network. Over time networks have to grow—and new people have to connect somewhere.

The second concept was what they labeled preferential attachment. If growth is assumed, and if growth always means that new people have to connect somewhere, then given a choice between two nodes with which to connect, new nodes are more likely to connect to the more-connected node. If a node is twice as connected as another, then it should also be twice as likely to make a connection to new nodes. When new people enter a network, preferential attachment assumes that they are more likely to meet highly connected individuals than those off on the fringes.

To make sure your event is a success, there are a few things you have to consider:
The size: At a minimum, invite six people. A gathering any smaller than that can make new people feel left out as old friends reconnect. At a maximum, make it no more than twelve people. Any more than that and not everyone will get a chance to interact with every other guest.
The guests: Ideally, you want a good mix of old friends and new contacts. You can do that by reaching out cold to people you want to invite or asking for an introduction through a friend. If you don’t know such a person, then ask your guests to bring a plus-one—not in the romantic sense but a person that the entire group would benefit from knowing.
The location: Your home is a great choice, as it’s personal and comfortable enough to encourage people to linger. If you are traveling or need to host the event in a restaurant, make sure you coordinate with the manager ahead of time to ensure that you get a large table in a quiet area (and to make sure everyone is clear on how the bill will be settled).
The frequency: If it’s your first event ever, don’t worry so much about this one. However, once you try it and it works, you need to think about how frequently (weekly, twice a month, monthly, quarterly) you would like to hold events. Just one time is not enough to leverage preferential attachment.

Create the Illusion of Majority Or Why No One Is as Popular as They Seem
the majority illusion explains how easy it is to trick a population into believing something is true and widely believed, when the reality is just the opposite. largely unknown companies, brands, and even people can appear to have big followings if they target the right early adopters. That illusion of majority preference then becomes a self-fulfilling prophecy and can turn the unknown into the well known. 158

Resist Homophily Or Why Opposites Rarely Attract
In short, politicians weren’t redrawing boundaries to pick their voters; voters were moving inside of new boundaries to pick their politicians. In networks, opposites don’t attract. Like-minded people do. The bottom line is that who you know affects how you think, and it also affects which friend of a friend you’re likely to meet, for better or worse. The biggest implication from homophily research is that we are much more likely to make, and to already have, connections with people who are similar to us. While that’s good for making us feel comfortable, it’s bad for making decisions with lots of variables. We need our network to give us alternative perspectives, and to do that we need to know if our network has any alternative perspectives.

Skip Mixers—Share Activities Instead Or Why the Best Networking Events Have Nothing to Do with Networking
According to Uzzi, we tend toward self-similarity for two reasons: comfort and efficiency. It turns out that the best strategy might be to just stop trying to meet new people. Instead, we are more likely to develop new relationships with a diverse set of individuals by focusing more on activities to participate in rather than relationships themselves. Brian Uzzi also has a term for this phenomenon: he calls it the shared activities principle.

Build Stronger Ties Through Multiplexity Or Why Who You Know Includes How Well You Know Them
There is a phenomenon that sociologists call multiplexity—that is, two people may have more than one type of relationship. The types of multiple ties connecting individuals may have been transformed, but the research shows that humans still tend to gravitate toward certain people for more than one reason, and that the more types of connections there are between two individuals—the higher the multiplexity—the more trust tends to develop in the relationship. it is more likely that personal will become business than it is that business will become personal. So friendship connections often become work connections, and at work, coworkers can become friends and everyone’s performance is boosted. Beyond productivity, multiplex connections also appear to enhance the innovation and knowledge-sharing inside of an organization.

Conclusion Or Why You Should Choose Each Friend of a Friend Carefully
Social networks certainly have value because of the potential connections they can unlock, but they also have value because of their influence on ourselves. You aren’t just influenced by your friends and by friends of friends. Who you have become as a person, in whatever career you have chosen, was influenced by the network around you—and around your friends, and around friends of your friends—most likely without you even being aware of it. We don’t have a network; rather, we’re embedded inside a massive network that we must learn to navigate. Social networks aren’t just transactional, and they never were. They’re developmental.

Your network is influencing you, and so you better begin influencing your network. Navigating your network deliberately—making choices about who your friends are and being aware of who is a friend of a friend—can directly influence the person you become, for better or worse.

Your friend of a friend is your future. All of these resources are freely available at my website, http://www.davidburkus.com/resources.


1 Temmuz 2018 Pazar

Bisiklet deyip geçmeyin!

Danimarka'da bisiklet teknolojisine ilişkin bir kaç tasarım ayrıntısını paylaşmak istedim.

Öncelikle vites.. Yarı otomatik yapılmış ve arka dingilin içine saklanmış, dışarıda alıştığımız dişlilerin görüntüsü yok. Ön sağ elde vites kumandası var, sadece arkada vites düşünülmüş. Sorunsuz çalışıyor, Kopenhag büyük ölçüde düz bir zeminde zaten.

Çamurdan etkilenmeyecek bir yere arka reflektör koymuşlar, pedallarda da reflektör var.

Arka fren kontra pedal yapılmış, ön fren beylik, kumandası sol elde.

Tekerler dağ bisikletiyle yarış bisikletinin arasında bir kıvamda. Her bisikletçide dış cephede ücretsiz kullanabildiğiniz kompresörlü pompa var. Benzincilerde lastik pompalarının ucunda 3 değişik adaptör gördüm, her siboba uygunluk sağlanmış.

Ön dingile dinamo yerleştirilmiş, bisikleti sürdükçe çalışan ve lastik seviyesine yerleştirilmiş bir lamba ve beyaz reflektör var. Önde eşya koymak için sepet var, lambanın yeri sepet nedeniyle önü kapanmayacak ve çamurdan sakınacak şekilde seçilmiş.

Ön tekeri merkeze geri çeken bir yay var, böylece eşya sepeti dolu bile olsa gidonu düzeltmek kolaylaşmış.

Bisikletin kadrosu ağır yapılmış, sanırım dengede tutması kolay olsun ve düşük hızda rahat sürülsün istenmiş.

Kopenhag' da duble bisiklet yolları var, bisikletler için ayrı sinyalizasyon yapılmış. Bisiklet kullanımı çok yaygın.

3 tekerli ve hatta brandayla kapatılabilen modeller var, aileler kullanıyor, bir kısmı kask kullanıyor. Kiralık bisikletler numaralı ve kiralayan firmanın kurumsal renklerinde ayırt edici yapılmış. İki tekerli ancak önde vagonu olan modeli sürebileceğimden emin olamadım ama kullanıldığını gördüm.

Bazı modellerde entegre tablet var, sanırım navigasyon kolaylığı da sağlanıyor. Berlin' deki gibi akıllı telefona yüklenen uygulamalarla kolay kullanım düşünülmüş olabilir.

 


27 Haziran 2018 Çarşamba

Malmö!

2018 Haziranda gittim. İsveç'in üçüncü büyük şehriymiş. Kopenhag' a sadece 32 km mesafede, Oresung Köprüsüyle geçiliyor. İsveç' e girişte sanırım Kopenhag' taki Free Town nedeniyle pasaport kontrolü yapılıyor, diğer yönde giriş serbest.

Çok sakin, Berlin kadar olmasa da yeşil, temiz, düzenli, daha serin ve ara sıra yağışlı bir havası olan kuzey şehri. Sıkıcı denilebilir, pahalı.

Buralarda rüzgar veya dalga enerjisi gibi alternatif enerji kullanımı yaygın. Çok az güneş görmelerine rağmen çatılarda güneş pillerine rastlanıyor. Geri dönüşüm önemli ve yaygın, çöp kovaları asgari 3 gözlü, evsizler şişe-teneke kutu toplayarak geçinebiliyor.

Burada da bir göçmen muhiti var, uygun fiyatlı yeme - içme bulunabiliyor. Elbette Türkler var. Şehir yürüyerek gezilebilecek kadar küçük, neredeyse tamamen düz. Bisiklet dostu bir yer.

Tuğla-kiremit turuncusu, çelik yeşili binalar, gri gökyüzü, yeşil orman ve griye çalan denizle soğuk bir görüntüsü var.

Ucu düğümlenmiş tabanca heykeli küçük olmakla beraber güzel bir mesajı taşıyor, adı "No Violence"


 

Kopenhag!

2018 Haziranda gittim. Prensip olarak çoook pahalı bir şehir. İlk defa kuzey ülkesi görüyorum, çok temiz, düzenli, Berlin kadar yeşil değil. Anlatıldığı kadar soğuk değildi.

Gerçekten kurşuni bir gökyüzü hava var, taze hissi veren bir serinlik, yeşilliklerden gelen bir hoşluk, rengarenk ve bakımlı binalarla tarihi bir atmosferde geziniyor gibiydi.

Avrupalı olgunluğuyla bir miktar göçmen aldıkları fark ediliyor, başı bağlı olandan çekik gözlüsüne, Hint - Türk - ... her renk ve tarzda insan var, kimse kimseye bulaşmıyor.

Danların arasında hala sarışın, renkli gözlü, beyaz tenli, atletik tipler var. Bir kısmı Viking hissi verecek kadar yapılı ve kızıla yakın.

Şehrin temposu düşük, nüfus az, oldukça düz zeminde kurulmuş. Bisiklet ciddi olarak yaygın, bisiklet yolları duble(!) yapılmış, bisikletler için ayrı sinyalizasyon sistemi bile var. Bisikletlerde tasarım unsuru hemen fark ediliyor, ayrı bir yazıda derlemeye gayret edeceğim.

Şehir haritası aldım ama Google Maps olağanüstü kullanışlı, Berlin - Kopenhag - Malmö demeden her birinde her yeri biliyor, toplu taşıma saatlerine göre rota veriyor, durak sayıyor,.... Çok etkileyiciydi!

Nyhaven resimlerdeki kadar güzeldi, pahalıydı. Kanal turu ilginç olabilirdi, bunun yerine biz bisiklet kiralamayı seçtik.

Kanal boyunca çöpleri ağzı kapalı yapmış ve alttan borularla merkezi vakuma bağlamışlar, düzenli aralıklarla emiş var, çöp kokusu veya akma vb yok.

Kuzeye doğru yaklaştığımız için biyolojik saatimiz şaştı, tastamam karanlık bir gece bir türlü olamadı, "beyaz geceler" olgusunu kısmen de olsa tecrübe ettik.

Burası Carlsberg biranın anavatanı, fabrika ve bira tarihi turu vardı ama bunun yerine de Malmö' ye gitmeyi tercih ettik.





Norembro isimli bölgede göçmen yerleşimi yoğun, dolayısıyla Türk - Hint - Uzak doğu restoranları, dönerciler, ucuz bira vb bulunabiliyor.

Free Town Christiana diye bir bölge ayırmışlar, AB içinde olmadığı farz ediliyor, polis ve ambulans bölge girişinde bekliyor. Bu özerklik elde edilene kadar uzun mücadeleler yaşanmış. İçeride bildiğiniz kanunlar yerine karşılıklı saygı - sevgi - hippi kültürü var. Elbette ot, kek vb her şey gırla gidiyor. Street art fark ediliyor.

Burada da bazı binaların önünde Nazi işgali esnasında öldürülen yahudilerin isimleri ve davut yıldızı işaretleri gördüm.

Geniş parkları, kanalları, bisikletle yaşama pratiği, düzeni, tasarım vurgusuyla kuzey şehrini sevdim. Oğlum Amsterdam' a benzediğini söylüyor. Kraliyet devam ediyor, saraylar görkemli. İnsanlar olağanüstü güler yüzlü ve kibarlar. Kredi kartıyla öderken kartı bile POS a kendi başına yerleştiriyorsun, mümkün olan her şeyi müşteri yapıyor, çarşafını açıyorsun, topluyorsun, kirli tabak çanağını rafa kaldırıyorsun,... Belki pahalı işçilik, belki sorumluluk, belki diğerlerine saygı, belki nezaket, belki de bireyselcilik...

Berlin' den EasyJetle geldim, pasaportsuz sınır geçme keyfi şahaneydi! Şimdi otobüsle Baltık Denizinin önce altından sonra üstünden geçerek İsveç'e gideceğiz.