4 Kasım 2025 Salı

Japonya 4 - Mühendis gözüyle Japonya

Sayga Tur ve Burak Kan-Gurukafa tam bir deneyim turuydu. Çeşitli restaurantlarda, önceden rezervasyon yapılmasının kolaylığıyla, set menü rahatlığıyla ve gelenekselden alışılmış batı tarzına kadar çeşit içeren geniş aralığıyla gurmeydi. Ayrıca kimono, çay seremonisi, samuray kılıç dersi gibi ayrıntılarla gelenekseldi. Üstelik Shinkansen, metro, Shibuya geçidi gibi moderndi. Dahası sorduğumuz tuhaf sorulara cevap verildi, konum atanlara uygun bar önerildi, xx marka krem soranlara uygun mağaza tavsiye edildi, merak edenlere rayiç fiyat bile söylendi... 20 kişilik ekip dağınık başladık, önce İnek Obası moduna girdik, sonunda Samuray İdman Yurdu olarak mezun olduk :))

Ülkede daha önce yaşanan bir terör eylemi nedeniyle çöp kutuları kaldırılmış, sokaklarda çöp kovası yok, herkes yanında bir poşet taşıyor, çöp biriktiriyor, uygun bir yerde çöplerini atıyor. Uygun yerler umumi tuvaletler, restaurantlar, FamilyMart-SevenEleven mağazaları gibi çeşitleniyor.

Yürürken yemek yenmiyor, içecek tüketilmiyor. Belirlenen küçücük gaz odaları dışında sigara açık havada dahi içilmiyor.

Yaya geçitlerinde ışıklı ikaza ek olarak sesli ikaz var. İki çeşit kuş sesi melodisi var; birincisi kuzey-güney hattında, ikincisi doğu-batı hattında geçtiğini ifade ediyor. Trafik, İngiltere'deki gibi tersten akıyor. Daha çok yerli markalar gördüm ama modeller Türkiye'de alışık olduklarımız gibi değil, daha küçük versiyonlar var. Otopark sorunu burada da var.

Gece lojistiği var, ürünler mağaza bazında önceden hazırlamış, barkodlanmış, katlanabilir plastik kasalar ile taşınıyor. Tüm ara nakliye araçları küçük boy ve neredeyse tamamı elektrikli. FamilyMart, SevenEleven mağazalarının bir çok şubesi 24 saat açık. Bunlar can simidi gibi: Tuvalet, çöp kutusu, ATM, kahve, sandviç, mikrodalgayla yerinde ısıtabileceğiniz yemek çeşitleri, alkol, içecek, kıvır zıvır... Her köşe başında...

Taksiler siyah ve yüksek tavanlı, şoförler takım elbiseli, bazıları eldiven takıyor, çoğunda maske var, ara bölmeyle şoför kabini ayrılmış, bagajda şemsiye taşıma aparatı var, kapılar otomatik açılıyor, kredi kartı kabul ediyor, İstanbul tarifesi gibi-ucuz sayılmaz. Soğuk lojistikte köpük kaplar kullanıyor, üst üste geçirilebiliyor, en üste şeffaf plastik kapak takarak içini sergiliyor.



Kablolar yukarıda, kötü görünüyor ancak Japonya'nın genelinde "çalıştığı sürece dokunma" tavrı var, masrafa gerek yok diyorlar, deprem riskini gözeterek, kontrol-onarım kolaylığını dikkate alarak kabloları yukarıda bırakıyorlar. Dar sokaklara vinç sokmak zorunda kalmamak için direklere tırmanma basamakları eklemişler, yetkisiz çıkışları önlemek için en alt basamağı vidalı yapıp teknisyenlere vermişler.



Tokyo'da evler 15metrekare. Gençler 18 yaşında evden çıkıp hayata atılıyorlar, part time iş bulup çalışıyorlar/okuyorlar. Hayat Japonlara zor, mesai saatleriyle sınırlı olmayan bir çalışma kültürü var. Alkol eşikleri düşük, çabuk sarhoş oluyorlar, son metroyu kaçırınca sokakta yatmak normal karşılanıyor. Pencerelerdeki kırmızı üçgen etiketler itfaiyenin giriş yapacağı yerleri gösteriyor. Süslü logar kapakları itfaiye için hidrant anlamına geliyor. Asfaltta yama yok, her yer sahiden tertemiz.

Vending makinasında üst sıra sıcak içecekler, alt sıralar soğuk içecekler ve para üstünü kuruşu kuruşuna veriyor. Ortadaki her türlü medyadan okuyarak fotoğaf tab eden bir otomat. Sondaki RFID etiekteli ürünleri sepetten okuyarak ödemeyi alan, fiş ve para üstü veren Uniqlo kasası. ATM lerde kahve bardağı yeri, poşet askısı, şemsiye dayanağı gibi detaylar var. Yaklaşınca canlanan sesli servis seçeneği var.

Binaların dışındaki su giderlerinin klape aralığı "eşit", tuhaf bir düzen-detay takıntısı var. Yoldaki dubalarla bir yeri çevirmek için hazır kılavuzlar kullanıyor, mesafeler eşit. İnşaatların tamamı perdeyle saklanmış, toz-kir-gürültü azaltılmış, dijital göstergelerle izin verilen azami gürültü limiti ve anlık ölçülen gürültü düzeyi gösteriliyor. İSG kurallarına tam riayet ediliyor. Bazı yerlerde yaşlı görevliler var, karşıya geçişleri veya inşaat önü emniyetini düzenliyorlar, gönüllü çalışanlar oldukları söylendi.

Meşhur Shubiya yaya geçidinin olduğu bölgede belediye tasarımcılara yarışma açarak tuvalet tasarlatmış. Perfect Days filmindeki tuvaleti gördük.  Geçide bitişik bir meydana, yine fimi çekilen, 12 sene sahibini bekleyen köpek Hachiku için heykel dikilmiş. Elektrikli araçlarla kimi zaman ışıklı/sesli ring dönen mobil reklam uygulaması var.




 

Gidonları değmeden dar alana daha çok bisiklet park edebilmek için yükseltili rampalar var. İki katlı yapılanı da gördüm. Bisiklet yaygın, bisiklet yolları yaygın ve kullanılıyor. Çanta-çocuk-köpek gezdirecek ilaveler var, otomatik vitesli bisikletler kullanılıyor. Çocuk yapmayan Japonlar köpeklere çocuk ilgisi gösteriyor, giydiriyorlar, gezdiriyorlar...

Yine filmi çekilen (Kill Bill) kulpte bir gece yemek yedik, şahaneydi. Nüfusu artmayan Japonya'da halk göçmenlere tepkili olduğu halde mecburen Hint-Pakistan asıllı elemanlar çalışmaya başlamış. Ortama uyum sağlamış gibiler, her gelen ve her giden ziyaretçide hep beraber bağrışmaları hareket getiriyor.




Meşhur wagyu et, Kobe beef için şehir efsanesinin aksine "gezen sığır" vurgusu var, bilgilendirme mecrası erkek tuvaleti :))) Asahi, Sapparo, Super Dry biralar güzel. Mekanda biralar yaklaşık 300TL fiyatlı. Japonlar büyük baş hayvan besiciliğini "et besiciliği" olarak ele alıp, iyileştirmişler. Etin verim ve görünümüne göre kalite derecelendirmesi var. Süt besiciliği olmadığı için süt ürünleri pek bulunmuyor, dolayısıyla pizza burada lüks yemek kabul ediliyor!

Tempura adıyla kızartmalar şahane; ahtapot, yengeç, tavuk, ... gırla gidiyor; yanında birayla güzel sokak lezzeti kaçamağı. Sushi, Türkiye'de sık gördüğümüz philadelphia roll, california roll gibi evcil değil, bildiğiniz çiğ balık (sashimi), kimi zaman pirinç lapası olmadan servis ediliyor. Alışık olmayanlar için zor öğün... Wagyu yediğimiz bir mekanda şef masaya gelip yemeği hazırladı, 40 yıldır bu işi yapıyormuş, etkileyici bir deneyimdi.







Japonya 3 - Tokyo

İşte şimdi Japonya'ya geldiğimi anladım! Modern Japonya! Çok katlı şehir... Otoyollar, metrolar, yaya geçitleri, suni adalara geçiş veren tüneller-köprüler.... her şey çok katlı! İnsanın başını döndüren, kimi zaman ufuk çizgisini hatta gökyüzünü kaybettiğiniz devasa bir metropol. İlginç şekilde tam nizami araba süren Japonlar, yolun aynı tarafında yürüyen Japonlar ve fevkalade uyumsuz turistler :)) Sevmemelerine şaşırmamak lazım.

Villa Fontaine Tokyo Shiodome otelde kaldık, konforlu ve merkezi bir yer. Very :) Happy Hour tüm ekip için büyük eğlence oldu, Amerikalı ve Avustralyalı turistlerle kaynaştık :)) 

Tokyo Tower bir özelliği yok aslında ama turistik hale getirmeyi başarmışlar.


Tsukuji balık pazarı perakende çalışıyor, toptan olanını daha endüstriyel olarak organize ederek suni adaya taşımışlar. Turist dolu, neredeyse Japon yok.. Elektronik alışverişi için Yodabashi çok katlı mağaza heyecan verici bir yer. Teamlab Planets Museum değişik bir deneyim, dijitalle etkileşim var, içeride yönlendirme zayıf ama fiziksel aktivite gerektiren ilginç seçenekler sunuyor.


Asakusa tapınak ziyaret ettik, otomatik makinadan fal baktırdık, amacımıza uygun Şinto muska aldık :)) Samuray kılıç dersi çok eğlenceliydi, kostümlüydü, Türkçe açıklamalı başladı, bir senaryo dahilinde 3 düşmanımızı öldürdük. Shibuya geçitteki halimize yoldan geçen otobüslerdekiler bile güldü :)) Yeşil yanınca koşmaya başlayanlar yarıya gelince durup tuhaf bir sevinç gösterisiyle foto çektirip geldikleri yöne tekrar koşuyor!!! Burak çok yardımcı oldu, hep taktik veriyor, doğru yeri buluyor, çok iyiydi. Ginza caddede alışverişe gittik, hafta sonu trafiğe kapatılıyormuş. Malum 12 katlı UniQlo mağazayı gördük. Cadılar Bayramı nedeniyle kapatılan Hachiku (12 yıl boyunca sahibini bekleyen, filmi çekilen köpek) heykeline ertesi gün gidip bakan arkadaşlarımız oldu. Bıçak burada el sanatının özgün örneği, ustalık işi, çok pahalı, bagajda getirilebiliyor. Viski gurmesi değilseniz Yamazaki gibi ultra örneklere gerek yok.

 



3 Kasım 2025 Pazartesi

Japonya 2 -Kyoto ve Fuji Dağı


Kyoto ikinci başkentmiş. Burak anlatıyor :) Tokyo şehir adıyla ola harf benzerliğinin bir özelliği yokmuş. Tokyo, coğrafi olarak Kyoto'nun doğusunda kaldığı için Japonca isimlendirmesi "Doğudaki başkent" anlamına gelen Tokyo olmuş. Geleneksel dokusunu koruyor. Henüz uçan arabalar, dijital Japonlar falan görmedim :)

Gracery Kyoto Sanjo otelinde kaldık, yeri fevkalade merkeziydi.

Bugün tapınak ziyaretine gittiğimizde önce kimono giydik. Erkekler ve kadınlar kendilerine ayrılan reyonlardan birer kimono beğeniyorlar ve soyunma odasına giriyorlar. Yaşlı-tecrübeli bir teyze içlik giymemizi istiyor, önce korse kıvamında bir kuşak, sonra birinci kat astar, üzerine seçtiğimiz kimono özenle giydiriliyor. Son aşamada bel kuşağı ve aksesuarlar tamamlanıyor. Hızınızı alamadıysanız samuray kılıcı, kağıt şemsiye gibi aksesuarları ilave ücretle kiralayabiliyorsunuz. Parmak arasına uygun kese tarzı çorap ve parmak arası terlikle dışarı çıkmaya hazırsınız.


Tapınak ziyaretlerinde rehberiniz size Şinto-Budist tapınak ve öğreti hakkında bilgi veriyor. Dönüşte matcha (yeşil çay diye biliniyor ama bizim kınaya benziyor) çayı seremonisine katılıyoruz. Standart Japon oturuşu uzun süren seremoni boyunca hepimize zor geliyor, kısmen yayılıyoruz. Japon usulü hazırlandığında matcha çayı bence fena değildi.


Bambu ormanı sessiz ve huzur dolu, ince uzun ağaç gövdeleri arasında kaybolmuş hissi veriyor. Peşinden gelen altın tapınak bir zamanlar ne büyük bir zenginliğin ne kadar değersiz görüldüğüne, bir ortamın nasıl oluşturulduğuna dair ipuçları taşıyor. Ölülerini yakıyorlar, külleri aynı aile mezarlığına yerleştiriliyor, her yeni gelen için ince bir çubuğa ismi-ölüm tarihi yazılıp mezara ekleniyor.

 

Geyşalık bir meslek, sanıldığı gibi cinsel içeriği yok. Bir evde yaşıyorlar, kurallara tabi bir hayat sürüyorlar, eğitim alıyorlar, evin sahibine "anne" deniliyor, sponsorlardan-faaliyetlerden elde ettiği gelirle evi açık tutuyor. Geyşalar evlenmiyor, Kyoto'da onlara Geiko ve çıraklarına Maiko deniliyor. İşleri itibarlı misafirler için yemek davetlerinde  ev sahipliği yapmak, geleneksel Japon müziğiyle şarkı söylemek/dans etmek/basit refleks oyunlarıyla eğlenceli ortam sunmak şeklindeymiş. Origami, ıslak kağıtla yapıldığında daha hassas katlamalar mümkün oluyormuş, renkli kağıtlarla birlikte çalışıldığında güzel ürünler çıkıyor, sergilemişler. Japon ev ortamında orta avluda zen bahçesi var.

 

Metroyla Inari tapınağına gittik. Metro bambaşka bir deneyim, Sayga Tur her birimize IC Card (Istanbul Kart gibi)  hazırlamış, içlerine para yüklemiş, koşa koşa binip koşa koşa indik :) Inari Şinto tapınağı, bağış sahipleri için yüzlerce Tori hazırlanmış, kırmızı renkte, önden bakıldığında hepsi aynı, arkadan bakıldığında ayaklar üzerinde bağışçıların isimleri kazılmış. Şinto ve Budist tapınaklarında tütsü-arınma ile giriş sessizlik gibi ritüel motifler korunmuş ama turist eğlencesine (uzaktan kase içine para atacaksın, girerse dileğin gerçek olacak; para atarsan bugünkü falını yazılı olarak teslim alabilirsin; para atarak dua edebilirsin; ...) yer verilmiş. Her birinde hediyelik eşya, sokak lezzeti satışı var.

 

Japon hızlı trenine Shinkansen deniliyor, sahiden 300km hıza ulaşıyor ve içeride ivmeden dolayı rahatsızlık duymuyorsunuz. Aynı rayda ileri ve geri gidiyor, 16 vagonla manevra yapması zaten zor olurdu :) Fazla bagajınız varsa bagaj yeri satın almanız gerekiyor, koltuklar 2+3 formatında, birer pedal eklenmiş, basarak ileri-geri döndürebiliyorsunuz.

  

  

Fuji Dağı Kami olarak anılan önemli bir figür. Etkileyici görünüyor, sönmüş volkan. Etrafında göller var, seyir teraslarından foto çekiliyor, hediyelik eşya satışı var.