https://www.fashionrevolution.org/
web sitesini izliyorum. 2017 senesinden bu yana her sene büyük moda
perakendecileriyle organize ve kapsamlı bir anket düzenleyerek raporluyorlar.
Bu yazıda 2023 yılında 250 markayla çalışılarak hazırlanan rapor hakkında biraz
ayrıntılı bir paylaşım yapmak istedim.
Raporda 5 ana başlık altında
258 indikatör sorgulanıyor. Başlıklar Politika ve Taahhütler (Policy &
Commitments), Yönetişim (Governance), Tedarik Zinciri İzlenebilirliği (Supply
Chain Traceability), Yapabilirlik (Know, Show & Fix) ve Vitrindekiler
(Spotlight Issues) şeklinde belirlenmiş. Vitrindeki konular insana yaraşır iş,
cinsiyet ayrımcılığı, sorumlu tedarik ve hammadde, aşırı üretim-iş
modeli-döngüsellik, su ve kimyasallar, iklim krizi olarak seçilmiş.
Şeffaflık, temel bir konu
olarak ele alınıyor, perakendecilerin katılımı ve cevapları bu anlamda ölçüt
niteliği taşıyor. Raporun sunumu önemli bulguların özeti ve detaylı başlık
analizi şeklinde yapılmış.
Önemli Bulgular
Bu sene de önceki senelerde
olduğu gibi değişen performansa rağmen ortalama skorlarda küçük (sadece 2 puan)
bir iyileşme var, ortalama skor %26 olmuş, bunu “ifşa edilmenin” olumlu etkisi
olarak değerlendiriyorlar. İlk defa iki marka %80 barajını aşabilmiş. İlk defa
lüks perakendeciler, diğerlerinden daha büyük gelişme göstermişler.
Her sene olduğu gibi markalar
politika ve taahhütleri hakkında, elde ettikleri sonuçlardan daha fazla
konuşmuşlar. Politika başlığı ortalaması %53 iken, vitrindekiler başlığı
ortalaması %18 de kalmış.
İlk defa markaların %52 si
Tier1 (birinci seviye; konfeksiyon üreticileri) tedarikçilerini ilan etmiş. Bu
kötü performans aslında tedarik zinciri boyunca yaşanan sıkıntıların “sümen
altı” edilebildiğini gösteriyor. “Görmediğimizi düzeltemeyiz!” uyarısı yapılıyor.
Markalar sosyal uygunluk sorumluluğunu “tedarikçilerine yıkıyorlar”.
Markaların sadece %11 i
satınalma sözleşmelerinde tedarikçilere 60 günde ödeme taahhüdü veriyor. Yine
sadece %12 sinde satınalma etiği (responsible purchasing code of conduct) var.
Tedarikçiden doğrudan son tüketiciye (B2B-Business-to-Business değil,
D2C-direct-to consumer) sevkiyatlarda vergi ve regülasyondan kaçınma avantajı
oluşuyor. Moda perakendecilerinin CEO ları aşırı zenginleşirken giysileri
üretenlerin adil ücret ihtiyacı yeterince gündeme gelemiyor. Markaların %99 u
tedarik zincirindeki çalışanların yaşam ücreti alan oranını paylaşmıyor.
Markaların sadece %15 i sendikalı tedarikçilerini listeliyor.
Aşırı üretime kayıtsız
kalınıyor, markaların %99 u “koleksiyon sayısını veya model sayısını azaltma
taahhüdü vermiyor. Gündemde döngüsellik var ancak markaların %95 i bu dönüşüm
esnasında adaleti sağlamak üzere tedarik zinciri çalışanlarının nitelik geliştirilmesi/eğitimi
konusunda net bir yaklaşımı yok.
Ormanları koruma konusunda
terminli-ölçülebilir taahhüt verebilen markaların oranı %12. 250 markadan iklim
kriziyle mücadele için büyümeme (degrowth) taahhüdü veren marka sayısı sadece 2
adet.
Markaların sadece %7 si
tedarikçilerinin atık su analizlerini paylaşıyor. Çevre sorunları hakkında
tutum beyan edenlerin oranı %49. İnsan hakları ihlallerine karşı tutum beyan
edenlerin oranı %66.
Markaların %51 inde sorumlu
hammadde kullanım hedefi var ancak %44 ü sorumlu hammaddenin ne olduğunu
belirtmiş.
Genel ortalama %26; politika
%53, yönetişim %36, izlenebilirlik %23, yapabilirlik %25, vitrindekiler %18
çıkmış. 18 marka sıfır skor yapmış, %84 ü yarı skora ulaşamamış, 4
marka (H&M, Kmart, Target, Benetton) %70-80 ve 2 marka (Gucci, OVS) %80+
skor elde etmiş. Endeks çalışmasına daha uzun süredir katılan markalar daha
yüksek skorlara ulaşmış, endeksi iyileştirme fırsatlarını belirlemek için
kullanıyor olmalılar…
250 marka arasında tanıdık
olanlar var: H&M, M&S, Next, Bestseller, Inditex, LPP, Mango,
Carrefour, John Lewis, LC Waikiki, Puma, Nike, Adidas, Primark, Benetton,
C&A, Kiabi, Pimkie, Patagonia, ….
Markalar, sonuçlardan ziyade
politikalar hakkında konuşuyor. İnsan haklarından ziyade çevresel konulara daha
ilgililer. Markaların %30’ dan fazlası sürdürülebilirlik iddialarının
desteklenmesi için üçüncü partilerle çalışıyor.
Mevzuatın çevre ve insan
hakları taleplerindeki artışa rağmen yönetim kurullarındaki sorumluluk henüz
şeffaf şekilde paylaşılmıyor. Markalar, tedarikçilerini daha yüksek
standartlara uymaya zorluyor. 28 AB ülkesinin 18 inde çalışanların yönetimde
söz hakkı vurgulanırken İngiltere’ de FTSE All share listelenen 585 firmanın
sadece 6 firmasında çalışan temsilcisi var.
“Moda perakendecilerinin yönetim kurulları çok zenginleşirken
çevre-insan hak ihlallerinden sorumlu tutulmalıdır” deniliyor.
İzlenebilirlik
Siparişin kaynağı olan
Markanın bilinmesi sendikaların elini güçlendiriyor. AB mevzuatının ilerleyişi
bu konudaki farkındalığı ve gayreti de artırıyor. Open Supply Hub ID
listelendiğinde doğru tesisi açık erişimle görmek mümkün hale geliyor. T1
konfeksiyon üreticiler, baskı-nakış vb yapanlar; T2-T3 dokuma, örme, boya,
emprime yapanlar; T4+ iplik, çırçır, hammadde, … şeklinde tanımlanıyor.
Yapabilirlik
AB mevzuatına paralel olarak
Markaların Özen yükümlülüğü çabası artıyor. Markaların yayınladığı bilgiler
genellikle T1 düzeyinin ötesine geçmiyor.
Vitrindekiler
İnsana
yaraşır iş ve satınalma pratikleri
·
Planlama ve tahmin
o Marka uygulaması- sipariş miktarında ani değişimler,
sipariş/numune onaylarında pazarın eğilimine yakın kalabilmek amacıyla
gecikmeler, son dakika değişiklikleri, Pazar eğilimine uygun olarak ani ve
“hemen teslim” siparişler
o
Tedarikçi reaksiyonu- Çalışanlar için “makul” çalışma planı
hazırlayamamak (fazla mesailer), çalışanların “daha iyi – daha hızlı – daha
çok” çalışmaya zorlanması, su-tuvalet-hafta tatili vb dinlenme aralarının
kısıtlanması, yevmiyeci gibi sigortasız-iş güvencesiz çalışanların sürece dahil
edilmesi
o Çalışanlara etkisi- aşırı çalışma saatleri, verimsizlik, düşük
kalite, hastalık - iş kazası risk artışı, aile hayatının aksaması
·
Maliyet baskısı
o
Marka uygulaması- daha ucuz baskısı, indirim istekleri
o
Tedarikçi reaksiyonu- daha küçük, daha ucuz atölyelere fason
iş çıkışı
o Çalışanlara etkisi- parça başı ücret türevleri gibi olumsuz kazanç
biçimleri, kaçak atölyelerle beraber denetimsiz ve kötü şartlara açık iş
ortamlarının oluşması
·
Ödeme şartları
o
Marka uygulaması- daha ucuz baskısı, indirim istekleri
o Tedarikçi reaksiyonu- yangın veya iş emniyeti veya mevzuata
ilişkin iyileştirmeler için yatırımdan sakınma eğilimi
o Çalışanlara etkisi- emniyetsiz veya yasal uygunluğu olmayan
işyerlerinde kaza-ölüm riski
·
Satınalma süreç
yönetimi
o
Marka uygulaması- sipariş iptali, çeşitli sebeplerle reklamasyon,
indirim istekleri
o Tedarikçi reaksiyonu- çalışanların ve diğer tedarikçilerin
ödemelerinin gecikmesi, kredi yükünün artması, kredi limiti dolduysa iflas
riski
o Çalışanlara etkisi- stres, tedirginlik, günlük temel ihtiyaçlar
için borç bulma sıkıntısı, eğitim-sağlık vb servislere erişimde aksamalar
Cinsiyet
ayrımcılığı
Hazır giyim sektöründe doğal
olarak çalışanların çoğu kadındır ancak yönetici kadrolarında eşit temsil
genellikle yoktur. Ücret farklılıklarına da rastlanılmaktadır.
Sorumlu
tedarik ve hammadde
AB mevzuatında Kurumsal
Sorumluluk Özen Yükümlülüğü, Kurumsal Sorumluluk Raporlaması, Sürdürülebilirlik
İddialarının Dayanağı, Atık Yönetimi, Eko-tasarım, Döngüsel Ekonomi, Artırılmış
Tedarikçi Sorumluluğu konuları gündemdedir.
Aşırı
üretim – iş modeli - döngüsellik
Markalar döngüsellik uygulamaları hakkında
konuşuyor ama sonuçları hakkında bilgi vermiyorlar. Yıllık raporlarında sebep
oldukları atık miktarlarını göstermiyorlar. Yeni model sayısı, koleksiyon
sayısı azaltılmadıkça aşırı üretim devam edecektir. Neredeyse hiçbir Marka
tedarik zincirindeki çalışanlara nitelik kazandıracak yaklaşımlardan söz etmiyor.
Kaynak: Sipliciano, L.; Barry, C.; Williot, D.; Dobles, Y.M.; Luglio, I. Fashion Revolution, Laudes Foundation, June 2023
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder